Karadeniz insanının en temel özelliklerinden biridir inat.

Bir diğeri de soruya soruyla cevap vermek.

Bana sorarsanız asıl sorunumuz duygusallığımızdır. Sevgimiz her zaman mantığımızın önünde gelir, futbolda olsun siyasette olsun özel yaşamda olsun.  

Duygusaldır bizim insanımız.

Bizler bir siyasetçiyi ya da futbola dönelim mesela Mustafa Reşit Akçay’ı önce duygularla değerlendiririz. Sonra bütün fikirlerimizi duygularımız üzerine inşa ederiz.

En baştan onu sevmişsek Akçay her şeyi doğru yapmıştır, ama kanımız ısınmamışsa asla doğru yapma şansı yoktur.

Akçay’ı seviyorsak onu eleştirenler yazarı, çizeri kim olursa olsun Trabzonspor düşmanıdır. Yok eğer  biz sevememişsek bu defa da onu savunanlar Trabzonspor’un kötülüğünü isteyenlerdir.

Halbuki Akçay kararlar verir,  bu kararların tümünün doğru ve başarılı olması mümkün değildir. En azından futbolun doğruları kişilere göre değişir. Bazıları savunma iyidir derken bazıları da hücum futbolu ister.

Etrafınıza bakın sporla veya siyasetle ilgili tartıştığınız herhangi birinin fikrinin değiştiğini gördünüz mü? Sizin hiç yanılmışım dediğiniz oldu mu?

Taraftar işin başında duygularıyla karar vermiş ve taraf olmuştur. Artık tüm çabası kendi tarafının doğrularını karşı tarafın yanlışlarını anlatmaktır.

Etrafınıza bakın, Trabzonsporludan çok;

Şenerciler var,

Hacıosmanoğlucular,

Özakcılar,

Güneşciler,

Akçaycılar.

Olcancılar

Yusufcular,

Maloudacılar

Bu listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.  Tabi bir de bunlara kayıtsız şartsız karşı olanlar var.  

Siyaseten de durum aynı.

Bu yaklaşım maalesef köşe yazarları için de geçerli.

Adam birine takmışsa takmıştır. Beğenmediği kişi ağzıyla kuş tutsa fark etmez.

Ya da bir kere savunmuşsa tamamdır. Asla toz kondurmaz.

Tabi bir bölümü de değişen şartlara, çalıştığı medyaya, şahsi menfaatine göre öyle bir döner ki hayret edersiniz.

Bir süredir yazılarımıza ara vermiştik.

Yazıyorsak dertleşmek için yazıyoruz.

Yazdıklarımız;

Ocu bucu değil gerçek Trabzonsporlu olanlara.

Kişilerin değil, düşüncelerin savunucusu olanlara.

Birilerine yamanmak, birilerinden taraf olmak gibi bir derdi olmayanlara.

Kimsenin kimseden daha fazla Trabzonsporlu olmadığını, çözümler konusunda görüşlerin farklı olabileceğini ve hatta böyle de olması gerektiğini bilenlere.

Anlatmaya değil anlamaya çalışanlara.

Akıl öğretmeye değil, beraber öğrenmeye çalışanlara

Saha sonuçlarının değil Trabzonspor’un menfaatlerinin peşinde olanlara.

Farklı görüşlerden doğru sonuçlar üreterek Trabzonspor’umuza katkı sağlayabilir miyiz diye düşünenlere.

Biz;

Hiç kimseci değil Trabzonsporluyuz.

Lütfen inatlarımızdan vazgeçerek birbirimizi anlamaya çalışalım.

*****

twitter.com/osmankanber

Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi.

Biri düşünmek, diğeri oturmak için.

Başarı hangisini kullandığınıza bağlı                             

                                    Ann Landers