Levent Ustabaşı

Levent Ustabaşı

O yumruk 5 aydır bugünü bekliyordu!

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu’nun seçim vaadi ‘yeni yönetim anlayışı’ seçildiğin günden beri, her ay bir kaç defa gündeme geliyor.

Bu defa iyi tarafından değil, yumruklu bir şekilde geldi!

TİSKİ Genel Müdürü Ali Tekataş, görevden alınan eski daire başkanı Berrin S.’nin eşi Hakan S. tarafından saldırıya uğradı. 

Makamına çıkarken yaşanan olay kamera kayıtlarına düştü.

Olay kadar kamera kayıtlarının servis edilmesi gündeme geliyor.  

“Murat Zorluoğlu neden görüntüleri servis ettirdiği soruluyor. 

Neden bunların servis edilmesine göz yumduğu sorgulanıyor. 

Neden izin vermesin ki?

Yani TİSKİ Genel Müdürü yumruk yediyi geçtiler, neden kayıtların servis edildiğini sorgulamaya başladılar!

Enteresan..

Ortada bir vandallık var.

Ortada şiddet var!

Böyle bir saldırının bahanesi olamaz!

Böyle bir saldırının savunması ve gerekçesi yoktur!

Psikolojisi bozuldu, Mobbing yapıldı diyerek şiddeti meşru zemine oturtamazsınız! 

Hiç bir şekilde geçiştiremezsiniz!

“Aman bu güne gelene kadar neler yaşadı bir bilseniz” diye laflar edebilirsiniz?

Lakin buna karşı;

“İşte bugünlere gelmeden haklılığını ispat edecek şekilde meşru yollar seçmeliydi” cevabı gelir ardından. 

Şimdi bir öfke, bir sinirle yapılan bu eylem belkide yönetici konumunda olan bir kadının bu zaman kadar olan haklılığını ortadan kaldırdı.

Ne gariptir ki;

Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu döneminde daire başkanı olarak Berrin Hanım, hiç bu kadar gündeme gelmemişti!

Hatta hiç gelmedi! 

Tek bir defa yaptığı işle manşet olmazken, Başkan Murat Zorluoğlu gelip görev yerleri değiştirmeye kalktığından beri gazete manşetlerinde yerini aldı.

Bence Berrin hanım şunu düşünmeli;

Acaba bazıları benim ismim üzerinden Başkanla kendi hesabını mı görüyor?

NORMALLEŞME SÜRECİNE GİRDİK

* Berber koltuğuna öyle bir oturdum ki, Güldür Güldür’deki Bilal gibi, ‘Aloo Engin, al şu kuaförü!’ diyesim geldi..  

* Caddede adım adım ilerlerken çevremde insanların yeniden akıp gittiğini hissettim. 

* “Gel be kardeşim özledim seni! Şurda iki lafın belini kıralım” sözünün özel ve güzel olduğunu müthiş bir bağlılıkla yeniden hissettim. 

* “Falancı şurdaydı biliyor musun?” gibi sorularla açılan fasıllar yerini, “Aman boşver be! Gördün işte trilyonun olsa ne yazar.” gibi başlangıçlara bıraktığını izlerken keyif aldım. 

* “Şu işler bir açılsa, daha bir şey istemem” temennisinin günden güne belirginleşmeye başladığını gözlemledim.

* Tarz mekanlardan çıkmayanların, “O değilde pikniğe ne zaman çıkacağız” diyerek lüks restoranları aklına bile getirmeme hallerini gördükçe, gülmemek için kendimi zor tuttum.

* “Köyün tadını, evin zevkini yaşadım, daha dışarı falan çıkmam” diyenlerin sözlerini ‘hadi ordan’ diye kesmenin hınzırlığını tattım.

* Gününü kahvehanede kağıt oynamakla geçiren Abidin abinin, burçları merak etmesini, kent sorunlarıyla haşir neşir olmasını hayretle izledim. 

* Virüsten önce kurallara uymayanların, virüsten sonra kuralları tane tane hatırlatmasını hafızama kaydettim. 

Normalleşmeye geçiş süreci ne güzel bir süreçmiş!

‘Geçiş’ sen hiç ‘geçip gitme..’ 

Olmaz mı?

BİRİ VİRÜS DİĞERİ..

BMN Ahmet Ağaoğlu ile Fatih Terim’in maskeli fotoğraflarını yan yana koyup ‘doğru tektir’ yazarak paylaştılar.

O fotoğrafları gördüğümde bende şöyle dedim;

“Biri virüs olduğundan maske takar diğeri çıkarı olduğundan maskesi düşer”

NORMALLEŞME SÜRECİNE GİRDİK

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.