Ligin mimarları!
Mevzu "kötü futbol" oynamak olduğunda, Fenerbahçe maçlarında her zaman yeterli kanıtlar vardır Trabzon’da. Sistemin üretmeye çalıştığı bir takımın! kendini tüketmeye, ne kadar izin vermemek konusunda, gönüllü olanları bu çise yağan gecede bir kez daha gördük.
Medıcal Park’ta haftalar sonra, özellikle ilk yarıda kötü oynarken, kazanamamanın normal bir açıklaması vardır elbet. Ama aslında burada asıl konu bu değil. Halbuki böyle geniş bir kadrosu olan Fenerbahçe’nin, ne Yaşar Kemal Uğursuz’una! Pardon Uğurlu’suna, ne çocuklarının adı Oğuz ile Aykut olan yan hakemi Erdinç Sezertam’a, ne de VAR’ın başında ‘var’ olmayan Cüneyt Çakır’a! ihtiyacı var.
Abdullah Avcı ile 17 maça çıkan Trabzonspor’un tek mağlubiyetine bir yenisinin eklendiği bu soğuk gecede, ilk 45 dakikaya hakim olan taraf, hiç kuşkusuz var ile yok çizgisinde olan ve uçurumdan dönen konuk ekip idi. Ağırlığını ve isteğini ortaya koydu. Yönetimini daldan, teknik adamını ipten aldı! Sıkıntı bunu Trabzon’da sahnelemesiydi.
Caner’in geçen hafta oyundan alınırken, kendisine ağır söylenmesini koz alarak kullanan, Alaman patentli Erol Bulut, Trabzon’a gelirken Caner’i kadroya almayarak, diğer oyuncularına gözdağı verdi ve motivasyonu sağladı. Custavo ve İrfan Can’ın sakat oluşları devam eden Sarı lacivertlilerde iç manzaranın değişmesi için "bir kelleye" ihtiyaç vardı. Bu hafta sehpadaki sultan, Caner oldu!
*****
Trabzonspor'un harika yükselişi sürerken, Galatasaray gibi üst üste sekizinci galibiyet kendisine bu sefer nasip olmadı. Abdullah Avcı, bu çocuklara önce yüreğini açmıştı, sonra hak edene forma verilmenin kapısını.
Abdülkadir Ömür ile Trodsen’in sakatlığına yine Kamil Ahmet’in eklenmesi, Safa’nın covid tedavisine alınması, bordo mavililerin ilk 11’ini tabi ki etkilemedi. İlk yarıda üç, ikinci yarıda üç, rakibin toplam altı net gol pozisyonunu nefis kurtarışlarla ellerinde eriten Uğurcan, bana göre kendi cephe hattında gecenin alkışını aldı.
İlk yarı oyuna hakim olamayan ev sahibi, ikinci yarıda evinde olduğunu hatırlayınca, misafir takıma bir kaç kez soluk kestirdi. Mesela: ilk yarının son dakikasında skor 0-0 iken, Nwakaeme’nin, Fener kalesiyle net bir şekilde karşı karşıya kalacağı bir anda faul yok iken, bir faul yaratan kemalsiz Yaşar! Bu dakikaya kadar saman altındaki suyunu, ilk kez yüzeyden yürütmek için dışarı çıkardı. Halbuki bir orta hakem, maçın önüne geçmemeli.
Özellikle Berat, Marlon, Edgar’ın da gününde oluşları, Fenerbahçe’nin for hattına fren yaptırdı ama genelde durgun oynayan ve istenilen bunaltıcı baskıyı kuramayan bordo mavililer, filmin senaryosunu Fenerbahçe’ye yazdırdı. Konuk ekip daha iyi oynadı, doğrudur. Ama son 10 dakikaya girildiğinde konuk ekip ceza alanı içerisinde, Bakasetas’ın yüzüne patlayan Valencia’nın dirseğinden, gelecek olan penaltı da, VAR’a bile gitmenin gerek görülmemesi, lige yine mimarların el attığını mı gösterdi?
Halbuki; bu Fenerbahçe takımının ne Yaşar’a, ne de Kemal’a ihtiyacı var. Ama masa üstü oynamak alışkanlık yapmış!
*****
Soğuğun ısırdığı sette, adaletsizlik sahnelerinin çekimleri bu 90 dakikada da sürdü.
Oyunun üçte ikilik bölümü bittiğinde, yürüyen Fener takımına el atan Erol hoca, Mesut, Thiam, Samuel ve gecenin çok çalışanı ve tek golünü yazanı, Pelkas’ı dışarı alıp, sahaya Valencia, Samatta, Ferdi ve Ozan’ı sahaya sürmesi, ona galibiyeti getirdi.
Özellikle gol pozisyonunda Ferdi’nin iki-üç kişinin arasından çıkıp gol atağını başlatması kenar yönetimlerine, kulübedeki kışkırtıcı ustası Volkan hariç, alkış aldırdı… Parmak, Yunus, Afobe ve Yusuf’u ikinci 45 dakika içerisinde zamanla sahaya süren Avcı, bordo mavili takımın özellikle uzatmalarda altı pas içinde kaçırdığı pozisyonlar, magazine kapak olacak cinstendi. Önünden geçen topa önce Afobe, ardından Hugo ıskalayınca, sanırım en çok ligi yine dizayn etmeye başlayan iç mimarları sevindi. Desenize, Kapıkule’den dışarı çıkmayı hak edenler değil de, hak etmeyen Türk takımları, Avrupa futbolunda yine ilk turdan elenip, geri gelecekler.
Yine uzatmanın son dakikasına girilmek üzere iken, Djaniny’in vurduğu kafa, kale direğinin köşesinden geri gelince, bu anlık ganimet "Gerçek adalet, ganimeti reddetmekle başlar." sözü geldi aklıma.
Lider ile Trabzonspor’un arasında 9 puan fark var. Ligin bitimine de koca bir 14 hafta var. Fenerbahçe, Trabzon'a nispeten bu gece galibiyete daha yakın oynadı, doğrudur. Ama her zaman hatırlatmakta da fayda var. Bizlerin yazdıkları da bu soğuk rüzgarlı gecede uğultudan başka bir şey olmayacaksa, bırakın sahadaki takımları, varlarıyla, yoklarıyla, tüm güçleriyle oynasınlar ve özgür kalsınlar.
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Beşiktaş | 34 | 72 |
2. Fenerbahçe | 34 | 69 |
3. Galatasaray | 33 | 65 |
4. Trabzonspor | 34 | 59 |
5. Hatayspor | 34 | 53 |
6. Alanyaspor | 34 | 52 |
7. Gaziantep FK | 33 | 51 |
8. Sivasspor | 34 | 51 |
9. Karagümrük | 34 | 50 |
10. Göztepe | 35 | 47 |
11. Rizespor | 34 | 42 |
12. Antalyaspor | 35 | 42 |
13. Konyaspor | 34 | 41 |
14. Malatyaspor | 33 | 37 |
15. Ankaragücü | 33 | 37 |
16. Kasımpaşa | 34 | 37 |
17. Kayserispor | 34 | 35 |
18. Başakşehir | 33 | 33 |
19. Gençlerbirliği | 34 | 32 |
20. Erzurumspor | 34 | 31 |
21. Denizlispor | 33 | 26 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Giresunspor | 31 | 63 |
2. Adana Demirspor | 31 | 61 |
3. Samsunspor | 31 | 61 |
4. Altay | 31 | 57 |
5. İstanbulspor | 31 | 57 |
6. Altınordu | 31 | 53 |
7. Ankara Keçiörengücü | 31 | 49 |
8. Ümraniye | 31 | 47 |
9. Tuzlaspor | 31 | 47 |
10. Bursaspor | 31 | 43 |
11. Bandırmaspor | 31 | 39 |
12. Boluspor | 31 | 38 |
13. Balıkesirspor | 31 | 35 |
14. Adanaspor | 31 | 34 |
15. Menemenspor | 31 | 31 |
16. Akhisar Bld.Spor | 31 | 26 |
17. Ankaraspor | 31 | 23 |
18. Eskişehirspor | 31 | 8 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Man City | 32 | 74 |
2. M. United | 32 | 66 |
3. Leicester City | 31 | 56 |
4. West Ham | 32 | 55 |
5. Chelsea | 31 | 54 |
6. Liverpool | 32 | 53 |
7. Tottenham | 32 | 50 |
8. Everton | 31 | 49 |
9. Arsenal | 32 | 46 |
10. Leeds United | 32 | 46 |
11. Aston Villa | 30 | 44 |
12. Wolverhampton | 32 | 41 |
13. Crystal Palace | 31 | 38 |
14. Southampton | 31 | 36 |
15. Newcastle | 32 | 35 |
16. Brighton | 31 | 33 |
17. Burnley | 32 | 33 |
18. Fulham | 33 | 27 |
19. West Bromwich | 31 | 24 |
20. Sheffield United | 32 | 14 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Atletico Madrid | 31 | 70 |
2. Real Madrid | 31 | 67 |
3. Barcelona | 30 | 65 |
4. Sevilla | 31 | 64 |
5. Villarreal | 31 | 49 |
6. Real Betis | 31 | 48 |
7. Real Sociedad | 31 | 47 |
8. Granada | 30 | 39 |
9. Levante | 31 | 38 |
10. Celta de Vigo | 31 | 38 |
11. Athletic Bilbao | 30 | 37 |
12. Osasuna | 31 | 37 |
13. Cádiz | 31 | 36 |
14. Valencia | 31 | 35 |
15. Getafe | 31 | 31 |
16. Deportivo Alaves | 31 | 27 |
17. Huesca | 31 | 27 |
18. Real Valladolid | 30 | 27 |
19. Elche | 31 | 26 |
20. Eibar | 31 | 23 |
kadıda onu hapseder ancak bu hırsız huyundan vazgeçmez. Herkesi bimbir türlü numarayla
dolandırır. Ceplerindeki kuruşları araklar. Öteki mahkumlar düşünürler taşınırlar ve
kadıya varırlar. Kadı ötekileri kurtarmak için hırsızı salı vermeye karar verir.
Hırsız seviniceğine itiraz eder, "aman, kadı Hazretleri," der..."Bu zindan benim
cennetim... ekmek kapım, beni buradan atarsanız, ben nasıl yaşarım," der. Derkan kadı
bunu salı vermekle kalmadı bu HIRSIZI, UĞURSUZU AHALİDE BİLSİN, tanısın, duysun diye...
on dilde çığırtmaç tuttu. O devirde, bu adamı bir deveye bindirip şehirde dolaştırdılar gün boyu.
Deveci ise şimdiden alacağı saman parasının hayalini kurmaya başlamıştı. Çığırtmaçlarda on ayrı dilde
adamın müflis bir tüccar, dolandırıcı ve hırsız olduğunu dile getirdi. Deveci ise
bir an önce akşam olsada saman parasını alıp gitsem diye düşünürdü. Akşam olunca deveci
"yeter artık, benim saman paramı ver" diye çıkışınca adam " Be gafil on dilde ilan ederler.
Ben müflis bir adamım, ne samanı, ne parası? Herkesin duyduğunu sen duymaz mısın?"
İşte bu hikayede, bu Kokuşmuş Futbol Hegemonyası haydut bir müflistir. Buradaki On dilde
futbol kamuoyuna durumu çığıran çığırtmaçlar parmaklarıyla ahlaksızlığı işaret eden kimselerdir.
Hırs sahibi kulüp başkanlarıda saman hırsı ile duyduğunu duymaz, gördüğünüde anlamaz hale gelen
hikayedeki deveci gibidir. Deveci gibi puan hırsıyla kalbi kararmış olan spor çevreleri o adaletten
yana haber getiren çığırtkan elçileri asla duymazlar. Müflis bir hayduttan başka bir şey olmayan
spor ahlaksızlığımız; makamlarına, mevkilerine, servetlerine kendilerini kaptıranların belirleyici karakteri
olmuş durumdadır. Artık bu müflislik öyle bir kısır döngüye girmiştir ki; Bir hataya düşüldüğünde,
onu telefi edeceğim derken daha büyük zararlara uğramak kaçınılmaz bir son olmuş durumdadır. Türk hakemliğinin
ve dahi spor kamuoyunun müşterek müflisliği onu devamlı olarak hatasını düzeltiyim derken daha büyük zararlar
açan konumda bırakmaktadır. İşte buda emin olalım ki, müflislikten vazgeçmedikçe asla değişmeyecek bir devrandır.
saygılarımla,
Kemal SAKA