Mehmet Şal

Mehmet Şal

Kıbrıs'ta stratejik oyunlar - 2

1955 sonrası Kıbrıs konusu; İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında satranç oyununa dönüştü. İngiltere'nin çifte standart anlayışı,  yeni dünya düzeninin lideri ABD'nin riyakar politikaları, Rusya'nın güneye yönelik açılım siyaseti ve soğuk savaş ortamı Doğu Akdeniz'deki jeopolitik yapıyı şekillendirmeye başladı. 

Türkiye, adada ve Doğu Akdeniz'de varlık mücadelesi verirken, diğer taraftan Kıbrıs Türk halkının yaşadığı zulme son vermek için her adımı, tehditlerle engelleniyor, Ada'daki Türk kıyımı, oluşturulmak istenen düzenin sancıları hem Kıbrıs'lı Türleri hem Türkiye'yi zora sokuyordu. Türkiye'nin adaya yönelik her adımı BM, ABD, İNGİLTERE, AB, Yunanistan tarafından boşa çıkartılıyor,  hem Türkiye hem de Kıbrıs'lı Türkler yanlızlaştırılmaya çalışılıyordu. Yunanistan'ın ; çözümsüzlük üzerine oluşturduğu sorunu çözmek için Türkiye'nin yapmaya çalıştığı askeri hamleler ABD'den gelen aşağılık "Jonhson mektubu " ile  pervasızca tehdit edilmesi her şeyin tuzu biberi oldu.

Tehditlere rağmen her şeyi göze alan Türkiye Cumhuriyeti iktidarının kararlı tutumu sonucu, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile hem Kıbrıs'ın hem Doğu Akdeniz'in  hem de Türkiye'nin kaderi yeniden yazılmaya başladı. Kağıtlar yeniden karılmış, yeniden dağıtılmış, adada ve Doğu Akdeniz'de oyun yeniden kurulmuştu.

Türkiye'nin Kıbrıs'ta elde ettiği  kazanımlar ilerleyen yıllara yeni ufuklar açmıştı.Ancak buna karşılık   arkasına ABD, AB, İngiltere ve ekürülerini alan Yunanistan, Kıbrıs'taki çözümsüzlük  siyasetinin yanında  Türkiye'yi adada işgalci göstermeye çalışmış, çalışmaya da devam ediyor.

Türkiye, 2000'lerin başında Kıbrıs'ta yanlış politik adımlar atarken, ABD adada Orta Doğu hakimiyeti, BOP siyaseti gereği  üs kurmak için piyon Yunanistan'ı devreye sokuyor, Rusya; Sovyet Rusya'nın mirasına yeniden konmak, Kıbrıs'ta diğer emperyalist güçleri devre dışı bırakmak, kendi hakimiyetini kurmak peşinde... AB, Yunanistan'ın arkasında durup şımartırken,  Güney Kıbrıs taşeron sözde devleti ile Orta Doğu enerji kaynaklarına koridor oluşturup İsrail'e ulaşmak niyetindeydi...

Bu arada Kıbrıs'ta  rahmetli Rauf Denktaş'ın cumhurbaşkanlığından indirilmesi ve Annan planının devreye sokulması, Türkiye'nin adadaki siyasi nüfuzunu azaltmıştı. Ardından Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin başına gelen liderlerin anavatana uzak, batıya yakın siyaset izlemeleri,  en başta Kıbrıs'ta zulme uğramışların aziz hatıralarını ve kemiklerini sızlatmıştı. Kıbrıs Türk yönetimlerinin, geçmişte yaşanan acıları  unutan, Kıbrıs ve halkının iradesini yanlış mecralara taşıyan, şehit ve gazilerin mücadelesini hiçe sayan akıl almaz siyasetleri,  hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin muktedirlerinin hem de Kıbrıs halkının silkenip kendine gelmesini sağlamıştır.

Türkiye'nin; son yıllardaki aslına dönen Doğu Akdeniz'de ve Kıbrıs konusundaki aklı selim politikaları, sondaj çalışmaları, Münhasır Ekonomik Alanların belirlenmesi ve bu anlamda adımlar atması, NAVTEX ilanları bahsettiğimiz emperyalist ağa babaların da  ayağa kalkmasına neden olmuştur. 

Türkiye'nin devlet aklı ve muktedirlerinin ortak hareket etmesi, muhalefet ve halkın, Kıbrıs konusunda birlik olan tutumu, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de önünü açmıştır. Mavi vatanın kalbi olan Kıbrıs'ın Türkiye eksenine sokulması Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de oyun kuran devlet pozisyonuna getirmiştir. Türkiye'nin muktedirleri, Kıbrıs olmadan Akdeniz ve ötesinde olunamayacağını anlamıştır.Türkiye Kıbrıs siyasetinde asıl olması gerekeni yapmaya başlayınca  ABD, AB, Rusya, İngiltere,Fransa, İsrail, Türkiye'nin bu politikasını bozma hamleleri yapmaya başlamıştır. Çünkü; Türkiye'nin Kıbrıs bağlantılı kıta sahanlığının ve Münhasır Ekonomik Alanlarınını belirleyen adımları hem AB'nin doğu ile irtibatını kesintiye uğratır hem de İsrail'in batı ile bağlantısını keser.Ayrıca Libya ile imzalanan anlaşma Türkiye, Kıbrıs Libya üçgeni, darbeci Mısır yönetiminin batıya açılan kapısının kapanması anlamına gelir. Bu durum Yunanistan'ın bölgedeki siyasi ,askeri, ekonomik  etkinliğini daha da minimize eder.

Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm bu girişimleri, tanımadığı Güney Kıbrıs Rum sözde piyon devletini etkisiz kılar, Rum yönetiminin bölge devletleri ile iletişimini sınırlandırır.Emperyal devletlerin, Rum yönetimi üzerindeki etkisi azalacağı gibi Kıbrıs'ta iki devlet olduğunun uluslararası areneda tanınması yolunda önemli bir aşama katedilmiş olunur.

Tüm bu kudurmuş sırtlanların şu endişelerini de görmek gerekir. Orta Doğu petrol ve doğalgaz rezervlerinin, Doğu Akdeniz'deki rezervlerin,  İsrail- Güney Kıbrıs-Yunanistan yoluyla Avrupa'ya aktarılmasını Türkiye'nin engelleme ihtimali var.Bu nedenle kuduz emperyalist sırtlanlar amacı, düşünülen güzergahın emin ellerde olması için Türkiye'nin Kıbrıs'ta garöntörlüğüne son vermek, Rum yönetiminde hukuken ve resmen Kıbrıs Devletini kurup, AB'ye tümüyle katılımını sağlamaktır. Yukarıda bahsettiğimiz kazanımları yok etmek, kendilerine mahkum kılmak, jeostratejik, jeopolitik kontrolü elde tutmak, ayrıca  Türkiye'nin güneyden çevrelenmesini sağlamak, hayat sahasını daraltmak, ekonomik, siyasi ,askeri açıdan Türkiye'yi baskılamak amacındadırlar.

18/10/2020 itibariyle Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin başına anavatanın desteklediği Ersin Tatar'ın cumhurbaşkanı seçilmesi; Türkiye'nin, Kıbrıs ve hinderlantında potansiyel gücünün artmasına ve bölgesel güç olmasının önünün açılmasına, Doğu Akdeniz'in jeopolitik ve stratejik gücünü ele geçirmesine, doğalgaz ve petrol rezervlerini kullanabilme kapasitesinin artmasına, buna bağlı olarak dışa bağımlılığın azalmasına, Türkiye'nin tam bağımsızlık yolunun önündeki engellerden birinin kalkmasına,  sonrasında küresel devlet olma yolunda   önünün açılması anlamına gelebilir.

Kıbrıs'ın Türkiye eksenine girmesi  için muktedirler, Kıbrıs'ın siyasilerini kanatlarının altında bulundurmalı, eski hatalara düşülmemeli, Kıbrıs halkının Türkiye'ye gönül bağlarını güçlendirilmeli, kıta sahanlığından ve Münhasır Ekonomik Alanlardan taviz verilmemeli, Kıbrıs'ta ki askeri varlığımız güçlendirilmeli, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda meşruluğunun  tanıtılması için dış politikada daha etkin olunmalıdır. İlan edilen NAVTEX'lerden geri adım atılmamalıdır.Kıbrıs halkına da şu gerçek aşılanmalıdır: Türkiye'siz yaşayamayacaklarını , Anavata'nın ayrılmaz parçası olduklarını, acılı günleri unutmamalarını , Türkiye olmadan bir kaşık suda boğulacaklarını, eskisi gibi hayatlarının zulüm ve ıztırapla geçebilme olasılığının hep canlı tutulduğunu, aziz lider ve şehitlerinin hatıralarına halel getirmemeleri gerektiğini yoksa eski günleri bile mumla arayabileceklerini unutmamalıdırlar.Türkiye yoksa, Kıbrıs bir hiç olur. Kıbrıs'sız Türkiye de Akdeniz'de topal ördek gibi olur.

Kıbrıs'ın Babatürk'ü"Toros" kod adlı büyük bilge lider Rauf Denktaş, "Ağrı" kod adlı Dr. Fazıl Küçük, "Bozkurt" kod adlı Rıza Vuruşkan, Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Bülent Ecevit, başbakan yardımcısı Prf Dr. Necmettin Erbakan, harekatta yaralı halde acımasız Rumlara esir düşen işkence sonucu öldürülen pilot yüzbaşı Cengiz Topel başta olmak üzere,  498 aziz, şehit ve tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun. Mekanları cennet olsun.Rahmetli Rauf Denktaş'ın ve kahraman arkadaşlarının aziz hatırasına sahip çıkmak, unutmamak unutturmamak dileğiyle...

*Rauf Denktaş solunum cihazına bağlanmadan önce son sözü, Rum liderler Hristofya için:"Söyleyin onlara, burası bağımsız bir cumhuriyettir."

"Başaracağım” diyen başarır.

"Başarmak için cesur ve atılgan olunuz. Çekingen ve ürkek olmayınız, cesur olan kazanır, inançlı olan başarır.

Hayalinizi geniş tutunuz."                     

Rauf DENKTAŞ

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.