Bahçeli grup toplantısında Tarkan'ın "Geççek" şarkısıyla ilgili konuştu

Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.

Bahçeli grup toplantısında Tarkan'ın "Geççek" şarkısıyla ilgili konuştu

Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Artan Ukrayna ve Rusya gerilimine de değinen Bahçeli önemli açıklamalarda bulunurken, Rusya'nın Donbass bölgesine girmesinin de yanlış olduğunu belirterek "Ukrayna'nın siyasi toprak bütünlüğüne saygı duyulmaldır." ifadelerini kullandı.

"ELBETTE GEÇECEK, SORUNLAR BİTECEK"

Bahçeli, "Tarkan bir şarkı sözü yazmıştır. Tarkan geçecek diyor, bunu da Anadolu'ya yakın bir şiveyle söylüyor. Elbet geçecek, sorunlar bitecek, salgın geçecek, dertler bitecektir. Mesele bakmak değil görmektir. Yuvarlak masa çevresinde kurulan tuzaktır, kumpastır. Türkiye'nin sırtına bindirilmek istenen ağır külfettir" dedi.

"TARKAN KORONAYI KAST ETTİĞİNİ SÖYLÜYOR"

Tarkan'ın söz konusu şarkıyla koronavirüsü kast ettiğini belirten Bahçeli, "Tarkan şarkı sözleriyle Covid-19'u kastettiğini söylüyor. Hayır diyorlar sen iktidarı kastettin. Bu saptırmanın kime ne faydası vardır. İktidar şarkıyla kurulmadı. Velev ki iddialar doğru olsun iktidar bir şarkıyla yıkılamaz. Bir şarkı sözünden yeni bir kutuplaşma sağlamanın bir faydası yoktur" ifadelerini kullandı.

"TARKAN'DAN MUHALİF DEVŞİRMEYE ÇALIŞANLAR KIL OLDUM ŞARKISINI DİNLESİNLER"

MHP lideri Bahçeli, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "İhanetin sızısı geçmez, şehitlerimizin acısı geçmez, davaya bağlılığımız geçmez. Türk ve Türkiye sevdalılığımız geçmez. Buradaki konuşmamı geçen hafta taklit edenler şimdi dağılabilirler. Karga bülbülü taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırır. Tarkan'dan muhalif devşirmeye çalışanlar önce Kıl oldum abi şarkısını dinlesinler. Tarkan'dan zilletin Tarzan'ı çıkartılamaz."

MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:

''Bu haftaki Meclis grup toplantımıza başlarken hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi Allah'tan niyaz ediyorum. Toplantımızı yurt içinden ve yurt dışından takip eden aziz vatandaşlarımızı, gönül ve kültür coğrafyalarımızda varlık ve birlik mücadelesi veren muhterem kardeşlerimizi gönülden selamlıyorum.

Şiddet, vahşet ve kaba güç gösterisi genel olarak psikolojik tükenmişlik yaşayan aciz ve kompleksli insanların harcıdır. Sorunların konuşarak değil de kavgayla, hatta kan dökerek çözüme kavuşacağını zannedenler derin bir yanılgı ve yanlışın pençesinde olan hasta ruhlulardır. Şiddet, aklın dağılması, vicdanın duyarsızlaşması, kalbin durağanlaşmasıdır.

Şiddetin olduğu yerde hayır yoktur, huzur yoktur, hulus yoktur. Özellikle kadınlarımızı, kızlarımızı, çocuklarımızı, masum insanlarımızı hedef alan saldırı ve şiddet dalgası herkesin, hepimizin ortak şikayet konusudur. Bu dalganın kırılması, bu dalganın göğüslenmesi insanlık onuruna karşı en büyük hizmet ve görevdir. Geçen hafta maalesef yaşı henüz 16 olan bir kız çocuğumuz hunhar bir cinayetle hayattan koparılmıştır.

İnternetten tanıştığı katil ile önce nişanlanıp sonra da ayrılan Sıla isimli kızımız ilerleyen süreçte teferruatla anlatmaya dilimizin varmadığı vahşet dolu bir saldırganlık türüyle katledilmiştir. Esasen kelimelerin boğazımıza düğümlendiği, cümlelerin hükmünü kaybettiği bir aşamaya geldiğimiz malumlarınızdır. Beyaz gelinliğiyle evinden çıkması gereken bir kız çocuğu kefene sarılarak bu dünyadan göçmüş, arkada bıraktıkları yakınlarını da kedere boğmuştur. Şiddetin muhakkak önüne geçmek mecburiyetindeyiz. Kadınlarımıza, kızlarımıza, çocuklarımıza kast eden, yumruk atan, kurşun sıkan, bıçak sallayan alçakları en ağır şekilde cezalandırmak adalet ve hukukun temel görevi, hepimizin takibini yapması gereken başlıca konudur. Şiddete tolerans gösterilemez, iyi niyet hali uygulanamaz, pişmanlık hükümleri tatbik edilemez. Aksi olursa şiddet teşvik edilmekle kalmayacak, bir bakıma ödüllendirilmiş olacaktır. Kadına yönelik saldırılar maneviyat ve medeniyet ilkelerimizin çiğnenmesi, haklı yere övündüğümüz değerlerin gölgelenmesi demektir.

KADINA ŞİDDETE 6 MADDELİK ÇÖZÜM ÖNERİSİ

Hatırlarsanız 16 Kasım 2021 tarihinde yapmış olduğumuz Meclis grup toplantımızda kadına yönelik şiddete karşı görüşlerimizi paylaşmıştım. Parti olarak, kadına şiddetin engellenmesi, mütemadiyen yaşanan cinayetlere bir son verilmesi hususunda 6 maddeden teşekkül eden tekliflerimizi kamuoyunun dikkatine sunmuştum.

Bu tekliflerimizi özet halinde tekrar ifade edecek olursam şunları söylemek mümkündür:

⦁ 26'ıncı dönemde TBMM'ye sunmuş olduğumuz ve uzun bir hazırlığın mahsulü olan Ruh Sağlığı Yasa Teklifi'nin bir an evvel görüşülüp yasalaşmasını,

⦁ Çocuk istismarı, kadın cinayetleri, tecavüz suçlarında caydırıcı, kalıcı ve kapsayıcı sonuçlar alabilmek için gerekirse idam cezasının bile tartışmaya açılmasını,

⦁ Medyada kadınlara yönelik cinayetlerin tekrar tekrar gösterim ve ifşasına kesinlikle son verilmesini, şiddeti özendirip teşvik edecek her türlü yayın ve haberden kaçınılmasını,

⦁ Bizi bize anlatan, değerlerimizle beslenen, aldatmanın, cinayetin, şiddet dilinin gösterilmediği dizi filmlerin hazırlanmasını,

⦁ Üniversitelerin sosyoloji, psikoloji, psikiyatri, felsefe, ilahiyat gibi bölümlerinde görev alan değerli akademisyenlerin öncülüğünde ülkemizin şiddet haritasının çıkarılmasını, şiddetle mücadelede ufuk ve yol açıcı çalışmaların yapılmasını,

⦁ Son olarak da insanlığa ve istikbale bakış vizyonumuzu belgelendiren "İnsanlığın Huzuru Projemiz"in her yönüyle tanıtılmasını, tartışılmasını ve toplumun her kesimine ulaştırılmasını önermiş, bu düşüncelerimi sorumluluk bilinciyle gündeme getirmiştim. Bugün de aynı çizgideyiz, aynı görüşteyiz, somut önerilerimize kulak verilmesini temenni ediyoruz.

İnsan huzurunu tescillemeden, insanlık huzuruna saygın destekler vermeden gelişme, kalkınma, büyüme, zenginleşme, yükselme ümitleri ne yazık ki boşluğa düşecek, bu mücadele sürecinin bir ayağı da topal kalacaktır. En başta 16 yaşındaki Sıla kızımız olmak üzere, cinayete maruz kalan bütün kadınlarımıza, kızlarımıza ve insanlarımıza Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum. Kadınlarımızı hedef alan şiddeti bütün gücümle lanetliyorum. Bu dünyanın, bu hayatın, dışarıdaki güneş ışığının azılı katillere zindan edilmesini yürekten diliyor, kalbimizin masum ve mazlumlarla bir attığını kararlılıkla vurguluyorum.

Biz, içine kapanmış, yüksek gayelerden mahrum, kabuktan dışarı çıkamamış, vizyonu kısıtlı, misyonu kırılgan bir hareket değiliz, çok şükür hiç olmadık, hiç de olmaya niyetimiz yoktur.

Nihai hedefi İ'la-yi Kelimatullah olan kutlu bir davanın soluğunun kesilmesi, mücadelesinin kesintiye uğraması, ufuk ötesindeki ufku görebilen bir kavrayış sırrından uzak olması tabiri caizse hayalin hayalidir.

Milliyetçi Hareket Partisi pergelin çivili ucunu başkent Ankara'ya koyup hareketli ucuyla da dünyayı 360 derecelik açıyla tarayan, tahayyülüyle buluşturan, tarihin alacakları yeri ve zamanı geldiğinde tahsil etmek için hazırda bekleyen Türklüğün zafer nişanesidir. Muhterem ecdadımızın "Dünyanın Allah tarafından tasarrufumuza tevdi edildiğini" söylemesi, hakimiyet ve hükümran mazimizin omuzlarımıza yüklediği devasa bir sorumluluğun aynı zamanda tarihsel itirafıdır. Küçük düşünenlerin gölgesiyle beraber gelecekleri de küçüktür. Türklüğün jeopolitik alanında küçük düşünmek geride kalmaktır, yem olmaktır, yutulmaktır. Biz ne geride kalacağız, ne yem olacağız, ne de yutulacağız. Allah'ın izniyle yürüdük mü tozumuza bile yetişemezler; ayağa kalktık mı yükselişimizin hızını idrak bile edemezler. Kim bizi yutmaya kalkarsa boğazına dururuz, hepsinin birden nefesini keseriz, bununla da kalmayız cüretkar hezeyanlarını çok ağır şekilde ödetiriz. Bilmeyen varsa hatırlatayım, kabulde zorluk çeken varsa açıkça ifade edeyim, bizim adımız Türk milletidir.

Biz medeniyetlere beşiklik, milletlere bilirkişilik yapan bir yönetim kudretinin, bir tarih kuvvetinin, bir kültür kucaklaşmasının varisiyiz, büyük bir ecdadın bugünkü ahfadıyız.

Bugün 3 kıtada, 34 ayrı ülkede manevi anıtlarımız olan 80 şehitliğimiz izimizin ne kadar derinlerde, ismimizin ne kadar geniş coğrafi alanlarda yankılandığının ispatı ve ilanı değildir de nedir?

"Bir Türk dünyaya bedeldir" inancı öylesine söylenmiş, hamasetle sözleşmiş bir beyan değil, hakikatin beşeriyete ve cihana tebliğidir.

Doğal ve doğru olacağı üzere, nerede bir soydaşımız, hangi coğrafyada bir din kardeşimiz varsa gözümüz oradadır, gönlümüz oralarla ve onlarla birliktedir. Karabağ'dan Kırım'a, Kaşgar'dan Kerkük'e, Kıbrıs'tan Kudüs'e, Keşmir'den bütün Türk ve İslam yurtlarına varıncaya kadar üç hilalin anıları vardır, ayak izleri vardır, halen sızlayan acıları vardır, silinemeyecek adı ve şanı vardır. Mesela Hocalı bunlardan yalnızca birisidir.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Gündem