Turgay Beşyıldız

Turgay Beşyıldız

Gelibolu’da Bir Nefer; CANBERK

18 Mart 1915 günü, Çanakkale Boğazını geçemeyen müttefik güçler, denizden yapamadığını karadan yapmak isteyince, 25 Nisan sabahı Gelibolu’ya yani Çanakkale toprağına ayak basmışlardı.

O günden tam 9 ay sonra, 1916’nın ocak ayında, pılını pırtısını toplayıp arkasına bile bakmadan çekip giden, İngilizler, Fransızlar, Avustralyalılar ve İngiliz sömürgesi ülkelerden olan karma 490 bin düşman askerinden, 90 bini ölü ve kayıp, 72 bini yaralı, 90 bini de değişik hastalıklar ve enfeksiyonlar nedeniyle, toplam 252 bin askerini zayiat vererek, geldikleri gibi arkalarına bile bakmadan dönmüşlerdi.

O yıllardan beri, bütün ciddi kaynakların birbirlerine çok yakın verdiği, Türk ordusunun kayıplarını ise şöyle verir; 55 bin şehit, 100 bin yaralı, 10 bin kayıp, 22 bin hastalık nedeniyle vefat, 64 bin değişik hastalıklar ve enfeksiyonlar nedeniyle toplam 251 bin Mehmetçikte müttefik güçlerine "Dur Yolcu, bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir’’ demişti.

Gelibolu’da Bir Nefer; CANBERK

İşte o sıcak, göğüs göğüse muharebelerin yaşandığı günlerden bir gün, savaş sonunda evlerine dönemeyip tümü şehit olan 17. Alay Komutanı Yarbay Hasan Bey, nezaretinde ki askerleriyle havadaki barut kokusuyla birlikte ilerlemektedir. Kilitbahir köyünün ortasındaki meydanın çeşmesine kadar gelirler. Çeşmenin önünde Hasan Bey’in dikkatini bir şey çeker. Üzeri yara bere içerisinde ve tüyleri dökülmüş bitik, bakımsız bir vaziyette bir köpek görür. Köpek su içmek için çeşmeye yanaşmaya çalışıyor, sonra birden geri kaçıyor. Ürkek bir vaziyette onun bu perişan halini gören çevreden bazıları da, taş atarak köpeği çeşmeden kovmaya çalışıyorlardı.

Hasan Bey bu duruma çok üzülür. Atından iner, köpeğe usulca ve seslenerek yaklaşır, üzerindeki yaralara aldırmadan onu kucağına alır ve çeşmenin yanına götürür. Hayvana önce su içirir, yaralarını temizler. Ardından karnını doyurur ve yanına alarak yoluna devam eder. O günden sonra köpeği yanından ayırmaz. Yıkattırır, yedirtir, içirtir. Askerlerden bu sevgiyi gören köpek, geceleri en ufak bir şüphede havlayarak, sanki nöbetçileri uyarır. Hasan Bey, cüsseli olmamasına rağmen sert duran bu erkek köpeğin adını ‘’Canberk’’ koyar.

*

Gelibolu’da Bir Nefer; CANBERKCanberk, kısa zamanda cephede tanınır ve tüm Mehmetçiklerin dostu olur. Canberk aşağı, Canberk yukarı. Türk askerleriyle birlikte siperden sipere atlar, gece karanlıklarında köşe bucak havlayarak devriye gezer! Olduğu bölgeyi sahiplenir. Düşman ayaklanmaya başlayınca, acı acı havlayarak, nöbetçilerle birlikte askeri uyandırır, toparlanmasını ve kuşanmasını yerinde duramayarak izler.

Canberk’in bakım ve sevgiyle artık tüyleri yeniden çıkmış, biraz kilo almış, yaraları ise tamamen iyileşmiştir. Bölgedeki savaş olanca şiddetiyle, yer yer, göğüs göğüse adeta sürmektedir. Yine siper savaşlarının birinde, tarih sıcak bir 11 Temmuz gününü gösteriyordu. Çanakkale'de Türk, Arap, Çerkez, Abaza, Laz, Kürt, Pomak, Roman askerlerin yanında imparatorluğu oluşturan gayrimüslim askerler, Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani ve Keldanilerde, doğdukları Anadolu’ya düşmanı sokmamak için savaşıyordu. Gelibolu meydanlarında hayatını kaybeden askerlerimizden 558'i, imparatorluğun bu gayrimüslim unsurlarındandı. Hep beraber o bölgede Fransızları püskürtmüşlerdi.

Ellerinde büyük palaları olan, Senegalli, Tunuslu askerlerle de süngüleriyle karşı karşıya gelen Mehmetler, denizden gelen Fransız savaş gemilerinin toplarıyla çok zor duruma düşünce, üstleri, yüzleri toz toprağa karışmış bir vaziyette, o sinirle emirsiz olarak siperlerinden fırlayarak, 400-500 metre kadar koşarak Fransız siperlerine saldırır. Ortalık bir anda kan gölüne döner.

Gelibolu’da Bir Nefer; CANBERK

Savaş alanı Fransız askerlerinin cesetleriyle doludur ama 17.Alay da çok zayiat vermiştir. Ortalıkta ses bir süre sonra kesilir. Mehmetçiklerimiz bir yandan şehit olan arkadaşlarının defin işleriyle uğraşıyor, diğer yandan ise yaralılara yardım ederler.

Hasan Yarbay da olayın tam ortasında askerlerine talimatlar verirken, O sırada bir Fransız askerinin yerde kıpırdadığını görür. Askerin yaralı olduğunu düşünür. Yardım etmek için Fransız askerine doğru yürür, üzerine eğilir ki, ölü taklidi yapan asker, sakladığı hançeri Hasan Bey’in tam göğsüne saplar. Hasan Bey bir anda sarsılır ve yere yığılır. Yarasından oluk gibi kan akıyordur. Her şey aniden olup bitmiştir. Yanına koşup gelen askerler, önce yerde yatan Fransız’ı bir daha yerden kalkmayacak hale getirmek zorunda kalırlar. Ardından yerde kanlar içinde yatan komutanları Yarbay Hasan Bey’e eğilirler. Hasan yarbay, fısıltı halinde başındakilere şu sözleri söyler; “Allah şahidimdir ki, bu Fransız’a iyilik etmek için yaklaştım”

Gelibolu’da Bir Nefer; CANBERKO an uzaktan acı acı bir havlama sesi duyulur. Canberk, olanca hızıyla koşup gelir ve yarbay Hasan’ın yanına çöker. Sahibinin ellerini yalıyor, kokluyor, adeta kalkması için yalvarıyordur. Yarbay Hasan Bey’in gözleri buğulanır, çehresi solmaya başlar ve şehit olur.
*

Mehmetçikler yarbayın üstüne Türk bayrağını örterler. Köpeği Canberk de bayrağın altına, Yarbay Hasan’ın ayak ucuna yatar ve bir süre sonra askerler Yarbay Hasan’ı defnetmek için gelirler. Bayrağı kaldırdıklarında köpeği Canberk’i de uyandırıp kaldırmak isterler ama bir türlü bunu başaramazlar. Canberk bir türlü uyanmaz. ‘’Canberk, Canberk’’ Canberk’de ses yok. Tam yerden kucaklarlar ki, Canberk in ayakları aşağıya doğru cansız bir şekilde sarkar, başı yana düşer. Canberk de sahibinin ayaklarında, uzandığı yerde durup dururken ölmüştür. Askerler olan bitene inanamaz, birbirlerinin yüzüne şaşkın bir şekilde baka kalırlar. Ardından Yarbay Hasan’ı defnettikten sonra, köpeği Canberk’i de ayak ucuna defnederler.

Bu yaşananlar günlerce siperden sipere, kulaktan kulağa anlatılmaya başlar, Kilitbahir’den, Sığındere’ye, Kerevizdere’ye, oradan Kanlısırt’a, Conkbayırı’na, oradan da Nara Burnu’na, Eceabat’a, Anafartalar’a ve tüm Gelibolu’ya yayılır gider.

Paşa'nın apoletlerini söktüler!

Paşa'nın apoletlerini söktüler!

Şehit Pilot Teğmen; Basketbolcu Mete ESAT

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR