Mehmet Şal

Mehmet Şal

Eğitimde dönüşüm

Her nesil için en temel ihtiyaç eğitimdir. Eğitimsiz bir hayat düşünülemez. Ana kucağından başlayıp, aile, çevre, okul, yaşanılan coğrafya ve evrensel değerlerin etkisiyle, katkısıyla vazgeçilmez bir süreç... Eğitim sayesinde doğumdan ölüme her gün her an her saniye üstüne birşeyler koyarak yaşamımızı kıymetli, değerli, kaliteli ve yaşanabilir hale getiriyoruz. Bazen bu imkanları elde edebilen bazen de elde edemeyenler olarak, hayatı bir arada yaşayarak idrak ve idama ettiriyoruz. İnsanı insan yapan eğitimin her boyutu hem bireylere hem de bir bütün olan topluma yön veren, yarınların kapısını açan bir anahtar vazifesini ifa etmektedir.

Millet olarak her alanda sürekli dönüşüm yaşarken, eğitimde de bu dönüşümden her saniye payını almış, olumlu olumsuz yansımaları da yavrularımıza ve milletimize olmuş, olmaya devam etmektedir. Ortaya çıkan faturanın olumlu olumsuz her türlüsünü de millet ve devlet olarak ödedik, ödemeye devam edeceğizdir. Aslolan ve arzu edilen ise olumlu sonuçlar ortaya koymak, genç beyinlerin ve milletin derin hafızasına damga vuran, gelecek ufuklara yeni yollar açan bir eğitim anlayışı oluşturmak, tarihe altın harflerle yazılmış bir nesiller serisi yetiştirmektir.

Takdir edersiniz ki; dünya 2020 ile ufkunda belirsizliklerin olduğu bir geleceğe yelken açmış durumda. Türk milleti olarak bu gelecekte belirsizlikleri, yaşanabilecek sıkıntıları aşmak için şimdiden her alanda olduğu gibi eğitimde de yeni dünya düzeninde yerini alabilecek adımlar atmak durumundayız. Bu adımları atmak kaçınılmazdır. Şayet atamazsak o zaman vay bizim halimize.

Teknoloji; günden güne hayatımızda tesirini artırırken, Covid'li günler fazlasıyla hayatımıza hükmeder oldu. Teknolojinin getirdiği nimetleri daha çok kullanır olduk. Evden çalışma, uzaktan eğitim vb. hayatımızın her noktasında nüfuz etti. Özellikle eğitimde teknolojinin girmediği nokta kalmadı. Bazılarımız bundan olumlu istifade ederken bazılarımız olumsuz etkisi altında kaldık. Evlatlarımız ise; bilgisayarların, tabletlerin, telefonların tamamen içine gömüldü. Halbuki uzun zamandır evlatlarımıza teknolojiyi iyi yönde kullanmayı öğretmeye çalışıyorduk. Teknoloji kullanımının olumlu taraflarının yanında; sağlıksal sorunlar, bedensel bozukluklar, ruhsal sıkıntılar, sosyalleşememe, yanlızlaşma, içe kapanma, pasifleşme, öz güven eksikliği gibi birçok olumsuz yanları çocukları çoktan esir almış durumdadır.

Maalesef; gözümüzün nuru evlatlarımızı, eğitimlerinden geri kalmasın diye mecburiyet gereği ellerimizle teknolojik aletlerin içine bırakmak zorunda kaldık. Halbuki çocuklarımızı önemli bir kısmının kullanmayı becemediği bilgisayar, tablet, telofon gibi araçların zulmünden, esaretinden kurtarmaya çalışıyorduk. Tabi bunun yanında bir de bu imkanlardan yararlanamayıp başka sorunlar yaşayan, eğitimde geri kalan evlatlarımız ve ailelerinin durumu da ayrı bir konu.

Pandemi sürecinde ülke olarak büyük sorunlarla boğuşurken aslında en büyük sıkıntı, zorluk, acılarla karşı karşıya olanlar çocuklarımız oldu .Her şey planlanarak, çalışılarak halledilebilir ama yetişen nesilleri kurtarmak ve geleceğe taşımak çok zordur. Çocukların kaybolan yıllarını, zamanını, eğitimini, sağlığını, sosyalitesini, neşesini, eğlencesini, gelişimini geri getirmek çok zor. Kaybolan günleri ve yılı geri getirmek mümkün olmadığına göre telafisi zor sorunlarla karşı karşıyayız. Her yaş grubu göz önüne alındığında yaklaşık 20 yıllık bir nesiller grubu her yönden eksikliklerle yetişiyor.

Odalarını ev haline getirmiş, yaşam alanına çevirmiş, çocuklarımız dış dünyaya kapılarını kapatmış, dört duvar arasını yaşam alanına çevirmiş, bilgisayarla telefonla tabletle bütünleşmiş dünya ile bağlarını kesmiş durumdalar. Hareketsiz, durağan, pasif, etkisiz, sessiz, kendi halinde ruhunu kaybetmiş et ve kemikten oluşan ruhu alınmış bireyler yetişiyor. Bu nesiller hem aileleri hem çevresi hem de toplumun tümü için büyük sorun olarak karşımızda duruyor. Aileler var olan bu durumun farkında. Korkuları, endişeleri, kaygıları büyük, çaresizlikleri fazla... Evlatlarını kurtarmak, her yönüyle sağlıklı, mutlu, huzurlu birer birey olarak görmek istiyorlar ancak ellerinden fazla bir şey gelmiyor. Ne olacak diye dertlenip duruyorlar. Yani ebeveynlerin çözüm arayışında ama ellerinde çok fazla birşey gelmiyor.

Birey ve aile yapısını koruyacak olan devlet olduğuna göre; öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı evlatlarımızın geleceğe hazırlanmasında etkin görevler alıp, gençliğimizin yaşadığı bu sorunlar giderme noktasında planlamalar, projeler, etkinlikler, uygulamalar gerçekleştirmelidir. Acil eylem planlamaları uygulamaya konulmalıdır. Çözümler üretebilecek kurum ve kuruluşlarla, sivil tuplum kuruluşlarıyla ilgili her platformla işbirliği yapılıp hemen icraata geçilmelidir. Çünkü kaybedilen bu değerli zamanı geri getirmek mümkün olmadığına göre bundan sonraki süreci en verimli kullanmak zorundayız. Ayrıca çocuklarımızın sorunları en çok ailelerini çıkmaza soktuğuna göre ebeveynlerin ruhsal sağlığını, maddi ve manevi sorunları çözme konusunda somut ve acil adımlar atılmalıdır.

Diğer taraftan yeni dünya düzeninde yeni bir eğitim sistemi modeli kaçınılmaz olmuştur. Yaşanan pandemi süreci bu modeli oluştumayı kaçınılmaz kılmaktadır. Çünkü bundan sonra küresel ölçekte bu vb. olumsz gelişmelerin olma ihtimali her zaman var olacaktır. O nedenle devletin ilgili tüm kurum ve kuruluşları hazırlıklı olmalı, olası durumlarda eğitimde yaşanabilecek benzeri eksiklikklerin, aksaklıkların, sorunların önüne geçebilecek, anında çözümler sunabilecek, her an hazır alt ve üst yapı yatırımları, teknolojk donanım imkan ve sistemlerin hazır hale getirilmesi elzemdir.

Yeni düzende eğitim camiasının tüm paydaşlarına da önemli sorumluluklar düşmektedir. İdarecilerden bütün öğretmenlere kadar her kesin kendini ruhsal, bilişsel, duygusal, yöntemsel, tekniksel, eğitsel vb. açılardan yenilemesi mecburi hale gelmiştir. Yaşanan bu pandemi süreci sadece çocuklarımızı değil herkesi derinden etkiledi. O nedenle eğitimin paydaşları hem kendisini yeni düzen ve sisteme göre hazırlamalı hem teknolojinin imkanlarını kullanmada donanımlı hale getirmeli hem de evlatlarımızın yaşadığı bu travmatik duruma karşı eğitim öğretim yaklaşım yöntemlerini gözden geçirmeli, yeni teknik, yöntem vb. açılımlar geliştirme noktasında dönüşüm içerisinde olmalısı kaçınılmazdır.

Tüm bu meselelere çare olmaya çalışırken, 2020 sonrası yeni dünya düzeninde nesillerin daha kaliteli, donanımlı olması adına tüm imkanlardan adilane yararlanabilecekleri bir sistem kurulmalıdır. Çünkü, eğitimde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bundan sonraki eğitim sürecinde her duruma hazırlıklı olmak için eğitim teknolojisinde, platformunda oluşturulan kazanımların tüm eğitim paydaşlarına eşit, herkesin istifade edebileceği, erişim sağlayabileceği alt yapı, donanım, araçlar, cihazlar ve olanaklar hazır hale getirilmelidir. Bu sayede bugün yaşanan salgın gibi olası durumlara hazırlıklı olunmalıdır. Bütün eksiklere rağmen elde edilen kazanım ve tecrübeler ışığında eksiklerin giderilmesi ve üzerine koyarak çağın ileri sistem ve imkanları yakalanmalıdır. Aksi takdirde eğitimde pandemi sürecinde yaşanan olumsuzluklar yine yaşanacak. Olan, nesillere, ailelerine ve ülkenin geleceğine olacaktır. Bu sebeple ulusal ve küresel ölçekte olabilecek her duruma hazırlıklı olmak için şimdiden uyum ve dönüşümü başlatmalı, geç kalınmamalıdır.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR