Trabzon'a kurbanlıklar nereden geliyor?

Trabzon ve yöresinde besi hayvancılığının gelişmemesi nedeniyle Kurban Bayramı’nda yöredeki hayvan varlığının kurbanlık talebini karşılamadığı belirtildi.Konuyla ilgili bilgiler veren Trabzon Bölgesi (Artvin, Bayburt, Gümüşhane, Rize, Trabzon) Veteriner H

Trabzon'a kurbanlıklar nereden geliyor?

Trabzon ve yöresinde besi hayvancılığının gelişmemesi nedeniyle Kurban Bayramı’nda yöredeki hayvan varlığının kurbanlık talebini karşılamadığı belirtildi.

Konuyla ilgili bilgiler veren Trabzon Bölgesi (Artvin, Bayburt, Gümüşhane, Rize, Trabzon) Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Sebahattin Yazıcı, Trabzon ve yöresinde Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanların ortalama olarak yüzde 60'ı büyükbaş yüzde 40'ı da küçükbaş hayvanlardan oluştuğunu söyledi. Yöre insanının genellikle kurban bayramında büyükbaş hayvan kurban etmeyi tercih ettiğini kaydeden Yazıcı “Yöremizde yerli hayvanların yanında genellikle Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Kars, Ağrı, Ardahan,Van,Tokat ve Amasya yöresinden getirilen hayvanlar da kurban edilmektedir. Besi hayvancılığının bölgemizde gelişmemiş olması, dışarıdan hayvan getirilmesini zorunlu kılmaktadır. Çünkü yörenin hayvan varlığı kurban talebini karşılayamamaktadır” dedi.

Kurban’ın sosyal boyutu ağır basan dini bir olgu olduğuna dikkat çeken Sebahattin Yazıcı “Ancak, Kurban Bayramı’nda pazarlanan ve kesilen hayvanlar, hastalıkların yayılması ve halk sağlığı açısından önemli bir risk oluşturmaktadır. Kurban Bayramında, yaklaşık olarak 600 bin Büyük Baş ve 2 milyon küçük baş hayvanın nakli ve kesimi yapılmaktadır. Bu miktar, ülkemizde yıllık olarak kesilen hayvan miktarının yüzde 25’dir. Bu kadar büyük sayıda hayvanın bu kadar kısa sürede nakledilmesi ve kesilmesi, gerekli tedbirler alınmadığı ve gerekli alt yapı oluşturulmadığı takdirde, insan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre ile ilgili sorunları da beraberinde getirmektedir. Bulaşıcı hayvan hastalıklarının kurbanda yüzde 30 oranında artış sağladığı görülmektedir. Bunun yanında, kullanılamayan hayvansal yan ürünler nedeniyle büyük ekonomik kayıplar oluşmaktadır. Özellikle, veteriner hekim kontrolü dışında yetiştirilen, sevki yapılan, satışa sunulan ve kesilen hayvanlar, bulaşıcı ve salgın hayvan hastalıklarının yayılma riskini arttırmakta ve bu hayvanlardan elde edilen etler insan sağlığı açısından önemli bir risk oluşturmaktadır. Kurbanlık hayvanların, sokaklarda dolaştırılması, meydanlarda bekletilmesi, satın alınan hayvanların evlerin bahçelerinde, balkonlarda tutulmaları ve uygun olmayan yerlerde kesilmeleri tehlikenin boyutunu daha da arttırmaktadır. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için sağlık raporu, küpesi ve pasaportu bulunmayan hayvanların sevkine izin verilmemektedir” diye konuştu.

HAYVANLARDAN İNSANLARA GEÇEN 200’DEN FAZLA HASTALIK VAR

Hayvanlardan insanlar bulaşabilen 200’den fazla zoonoz karakterli hastalık bulunduğunu ifade eden Yazıcı “Hayvanlardan insanlara geçen bu hastalıkların özellikle kurban bayramlarında görülme sıklığı yaklaşık yüzde 30 oranında artmaktadır. Türkiye ve pek çok komşu ülkede Bruselloz, tüberküloz, şarbon, Kist hidatik, Sistiserkoz, gibi hastalıklar günümüzde hala görülmekte olup önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturmaya devam etmektedirler. Bilindiği gibi insanlarda görülen hastalıkların yüzde 60’dan fazlası hayvansal kökenlidir. Bunun yanında, insan sağlığı açısından gıdaların ortaya koyduğu riskin yüzde 90’ı hayvansal kökenli gıdalardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, hayvan ve hayvansal ürünlerden gelebilecek bu tehlikelerin azaltılması veya ortadan kaldırılması için öncelikle hastalıkların hayvanlarda kontrol altına alınması gerekir” şeklinde konuştu.

Sebahattin Yazıcı, iyi bir kurban için yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı:

“İyi bir kurban, ideal bir kurbanlık seçimiyle başlar. Daha sonra sağlık ve çevre şartlarına riayet edilerek kurban kesilmelidir. Hijyenik bir ortamda, hayvana eziyet edilmeden ehil insanlar tarafından kurban kesimi gerçekleştirilmelidir. Kurban kesimi sonrasında da yine çevre temizliğine dikkat etmeli, hayvanın etini, sakatatını ve derisi ziyan edilmeden hepsini kullanmalıdır. Ayrıca kesim yapıldıktan sonra kulak küpeleri atılmamalı ve bunlar il ve ilçe tarım müdürlüklerine teslim edilmelidir.”

ETLERİN MUHAFAZASI VE SAKLANMASI

Etlerin muhafazası ve saklanması ile ilgili de uyarılarda bulunan Sebahattin Yazıcı, şu önerilerde bulundu:

“Temiz bir şekilde çıkarılan kurban etleri, parçalar halinde temiz kaplara konulmalı, güneş görmeyen serin bir yerde 5-6 saati geçmeyecek şekilde bekletilerek etin sıcaklığının düşmesi sağlandıktan sonra buzdolabına kaldırılmalıdır. Etler henüz kesim sıcaklığındayken buzdolabına poşet içinde veya hava almayacak bir durumda üst üste konulmamalıdır. Bu durum etlerin iç kısımlarının soğumasına engel olur. Çok kısa sürede (2. gün) bozulma ve kokuşma hatta yeşillenme görülür. Et ve et ürünlerinde bakteriler hızlı çoğalır. Uygun koşullarda bir bakteri 15 saatte 536 milyona ulaşabilmektedir. Etin iyi muhafaza edilmediği takdirde bir gece sonra insan sağlığı açısından büyük bir tehlikeye dönüştüğünü göstermektedir. Kurbanlık etin dayanma süresi, kesim kalitesi ve et parçasının büyüklüğüne göre değişmektedir. Etin dayanma süresi normal buzdolabı koşullarında 5 veya 6 gündür. Kıymanın dayanma süresi 3 gündür. Uzun süreli muhafaza düşünülüyorsa etler -18 derecede muhafaza edilmelidir. Derin dondurucuya koyulan etler bir yemek dozu büyüklüğünde olmalıdır. Dondurulmuş etlerden pişirilecek miktarı kadar çözdürülmeli, çözdürülen etler tekrar dondurulmamalıdır. Bu durumdaki etler tekrar bekletilecekse pişirilmeli ve öylece muhafaza edilmelidirler.”

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler