Trabzonlu hemşerimiz İbrahim Cevahir’in ölümü üzerine Cevahir Holding’de başlayan miras kavgası sürüyor. Annesi Elmas Cevahir’in 200 milyon dolarlık bir servetin sahibi olduğunu öne sürerek fiili ehliyetinin tam olup olmadığının tespitini isteyen kızı Aysun Cevahir Greenall’a karşı annesi ve dört kardeşi de Greenall’ın akıl sağlının yerinde olmadığı iddiasıyla vasi atanması için dava açtı.

Cevahir Kardeşler, 20 yıl önce “paranoid bozukluk” teşhisi konan Greenall’ın aileyi yıprattığını iddia ettiler. Yurtdışı yasağı konan Aysun Cevahir Greenall ise, “Beni akıl sağlığı yerinde değil diyerek vesayet altına almak istiyorlar. Şu an 2 bebeğimle sokaklarda sürünüyorum. Ya hisselerimi verin bu şirketlerden çıkarın ya da bu şirketleri kapatın.

Bitsin bu rezillik artık” dedi. İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi’ne üç hafta önce Aysun Cevahir Greenall’a vasi atanması için açılan davaya göre Elmas Cevahir’in çocukları Hamit, Yusuf, Gönül, Şerife’nin kız kardeşleri olan Aysun Cevahir Greenall’ın 20 yıl önce Balıklı Rum Hastanesi’nden alınmış bir rapora dayanılarak akıl sağlığının yerinde olmadığı öne Aysun Cevahir Greenall’ın ne dediğini, ne yaptığını ayırt edecek durumda olmadığını iddia eden 4 kardeşi ile annesi Elmas Cevahir’in avukatı, “Kendisi korunmaya muhtaçtır.

Payını nakit olarak istemesi de problemli bir ruh halinin tezahürüdür. Müteveffa İbrahim Cevahir’in mal varlığı, kardeşleriyle ortak olduğu şirketler üzerinedir. O şirketlerin bölünmesi gerçekleşmediği için hisse satışları da mümkün değildir. Payını isteyen Aysun Cevahir Greenall’ın kötü kişilerin yönlendirmesiyle malvarlığının büyük oranda zarar görmesi ihtimali mevcuttur.  Greenall’a Cevahir Ailesi’nden bir vasi atanmasını, yurtdışına kaçma ihtimali olduğundan hastaneye sevki gerçekleşinceye kadar yurtdışına çıkış yasağı konulmasını istiyoruz” dedi.

Kardeşlerinin ve annesinin açtığı davaya cevap veren Aysun Greenall Cevahir de, “Cevahirler, Alzheimer annemin serveti için anneme sağlık raporu almaya çalışıyorlar. Beni de akıl sağlığı yerinde değil diyerek vesayet altına almak istiyorlar. Şu an 2 bebeğimle sokaklarda sürünüyorum. Şimdi de Dubai’de yaşamama rağmen bana yurt dışı yasağı koydurdu. Yıllar önce komşumuzun malının yağmalanmasını engellemeye çalışırken kendimi akıl hastanesinde buldum. Şimdi yine beni akıl hastanesine atmak istiyorlar. Ya benim hisselerimi verin bu şirketlerden çıkarın ya da bu şirketleri kapatın. Bitsin bu rezillik artık” dedi.

50 ilin valisi değişti 22 il valisi merkeze alındı. Valiler kararnamesinde bir ilkte yaşandı. Ankara Akyurt kaymakamı Tuğba Yılmaz,Yalova Valiliğine atandı.Böylece aynı anda görev yapan kadın vali sayısı ilke 3’e çıktı.

Yalova Valisi 39 yaşında evli ve 2 çocuk annesi.16 yıldır meslekte. Kaymakam vekilliği, kaymakamlık ve vali yardımcılığı yaptı. Esengün Civelek ise eski Trabzon Valisi rahmetli İsmet Gürbüz Civelek’in eşi. 5 yıllık vali olan Esengün Civelek 2 yıldır Kırklareli’nde valilik yapıyor.58 yaşında 2 çocuk annesi olan Esengün Civelek’in eşi Hatay Valisi iken 2003 yılında ölmüştü.

1 yıldır Sinop Valiliği yapan Yasemin Çetinkaya ise 17 yıllık kaymakamlık ve vali yardımcılığı yaptı. Evli ve 3 çocuk annesi.81 ilde 3 kadın valimiz bir de kadın bakanımız var

26 ilin valisi kendi aralarında yer değiştirirken 24 ilin valisi ilk kez bu görevi yapacak isimlerden seçildi.Aralarında Trabzon ve Artvin’in de olduğu 22 ilin valisi merkeze alındı.

Trabzon’a atanan Gümüşhane Valisi Yücel Yavuz’un, Rize’ye atanan Manisa Valisi Erdoğan Bektaş’ın, Artvin’e atanan Personel Genel Müdürü Muhterem İnce’nin, Gümüşhane’ye atanan Mülkiye Başmüfettişi Okay Memiş’in önümüzdeki hafta göreve başlaması bekleniyor.

Valiler kararnamesinin son anda önemli bir revizyona uğradığı iddialar arasında.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bazı isimler noktasında hassasiyet gösterip değişiklik yaptığı öne sürüldü

Almanya’nın Düren kentinde olan Trabzonlular Uyum Derneği, beraberinde 6 STK ve 9 kız üniversite öğrencisiyle birlikte Federal Meclisin 2 Haziran’da  yapacağı  çirkin oylama öncesi bir deklarasyon yayınlayarak; “Almanya bu işlerden elini çek” mesajını verdiler. Düren Trabzonlular Uyum Derneği başkanı Feyzullah Yurtsever ve yardımcısı Neşe Tozun: “Herkes önce kendi evinin önünü süpürmelidir.

Türkiye’nin utanacağı bir tarihi yoktur. Ancak kendi tarihinden utanan Almanya kalkmış 2 Haziran’da sözde Ermeni iddialarını  oylama hazırlığı içinde. Açalım arşivlerimizi gelsin tarihçiler araştırıp karar versin. Bu işleri politika malzemesi yapamamalıyız. Hele hele Almanya’nın bunu yapmaya hiç hakkı yoktur” dediler. 1920’lerde  Türkiye’ye göç eden Azerbaycan-Karabağlı Suzan Sidal: “Asıl katliamcı Ermenilerdir. Çokta uzağa gitmeye gerek yok. Hocalı katliamı daha hafızalarımızda duruyor. Ailemizin yarısı hala Karabağ’da yaşıyor” dedi.

Alman Federal Meclisi, 1915-1916 yıllarındaki Ermeni tehcir ve katliamını soykırım olarak nitelendiren karar tasarısını oylandı. İktidardaki Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ile muhalefetteki Yeşiller'in "1915-1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere ve diğer Hristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması" başlıklı karar tasarı onaylandı. 

Ayın ilk 20 günü veya 50’nci günde faturalandırma dönemi sona eriyor. Henüz son şekli verilmeyen taslak çalışmaya göre elektrik faturasında 25 ila 35 gün arasında bildirim bırakma zorunluluğu getiriliyor.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) konuya ilişkin yönetmelik değişikliği önümüzdeki günlerde karara bağlanacak.

Elektrik faturalarına ilişkin mevcut yönetmelikte faturalandırmanın 30 günden az olamayacağı belirtilmesine rağmen bazı dağıtım şirketleri buna dikkat etmemişti. Sektör temsilcilerinden edinilen bilgilere göre elektrik dağıtım şirketleri yaklaşık 40 milyon elektrik abonesinin sayacını 25-35 gün arasında okuyup faturalandıracak.

Herhangi bir şekilde mücbir sebep yoksa bu dönemin dışında faturalandırılması halinde önce uyarı sonra cezai yaptırım uygulanacak. Geçmişte kış şartları ve diğer nedenler sebebiyle faturaların erken ya da geç okunabildiğine dikkat çeken bir elektrik dağıtım şirketi yetkilisi “Tüketiciler 40-50 günlük faturalarla karşılaşınca hem ödemekte zorlanıyor hem de zam geldiğine yönelik bir düşünce olabiliyordu. Şimdi hava şartları gibi mücbir bir sebep yoksa belirlenen süreler içerisinde sayaçlar okunarak faturalandırma yapılacak” dedi.

MHP'de kurultay tartışması devam ediyor. Genel Merkez, 19 Haziran’daki tüzük kurultayı için tüzüğün 64’üncü maddesini işaret ederken parti içi muhalefet ise bu hamleye Tüzüğün 62’inci maddesiyle karşılık veriyor. MHP’de yaşanan kurultay krizi, Genel Merkez ile parti içi muhalefet arasında karşılıklı hamle savaşına döndü.

Genel Merkez, 19 Haziran’daki tüzük kurultayı için tüzüğün 64’üncü maddesini işaret ederek, “Genel başkanın inisiyatifi olmadan kurultayın açılışı ve değişiklik” olamaz dedi. Parti içi muhalefet ise bu hamleye Tüzüğün 62’inci maddesiyle karşılık verdi. Adaylar, “Büyük Kongre, partinin en üst düzeyde yetkili ve sorumlu karar organıdır” diyerek, delegelerin açılışı da değişikliği de yapabileceğini savunuyor.

MHP Genel Merkezi, Çağrı Heyeti’nin 19 Haziran’da düzenlenmesini istediği tüzük kurultayına katılmayacağını açıkladı. Parti kurmayları, Genel Merkez'in katılmayacağı kurultaydan çıkan sonucun da hukuksuz olacağını savunuyorlar. Kurultaydan çıkacak olan tüzük değişikliğini tanımayacaklarını belirten Genel Merkez yetkilileri, gerekçelerini de Tüzüğünün 64’üncü maddesine dayandırıyor. Genel Başkan Adayı Meral Akşener’in avukatı Feridun Bahşi ise 64’üncü maddeye karşı tüzüğün 62’inci maddesini işaret etti. 62’inci maddede, “Büyük Kongre, partinin en üst düzeyde yetkili ve sorumlu karar organıdır. Parti teşkilâtının bütün birimleri ile her türlü Parti faaliyeti ve Parti politikası hakkında son ve kesin karar verme yetkisine sahiptir” hükmü yer alıyor.

Büyük kongre delegesinin her şeyin üstünde olduğunu vurgulayan Bahşi, açılışın da yapılıp, tüzüğün de değiştirebileceğini iddia ederek şunları söyledi:“Genel merkez ne işine gelirse onunla ilgili yorum yapıyor. MHP Genel Merkezinin mahkeme kararı karşısında herhangi bir görevi, sorumluluğu yoktur. Genel Merkez kongre yapamaz. Hele hele 10 Temmuz’da sabahtan tüzük değişikliği, öğleden sonra seçimli kongre yapmak zaten mümkün değildir. Çünkü hazirun listesini kesinleştirmeden seçime geçme imkanı yok. Bunu yapabilmek için seçimli kongrenin ilanın 15 gün içerisinde olması gerekir. Bu mümkün değil. Kafalarına göre imam arıyorlar. Bu yapılanlar abesle iştigaldir. Üç kişilik Çağrı Heyeti, tüzük kurultayının yapılması için tek yetkili durumdadır. Tüzük değişikliğini tanıyacaklar. Tanımazlarsa kendileri seçimli kongreye geçemiyor.