Ahmet Külekçi

Ahmet Külekçi

2 Aziz’den hangisi gerçek!

Malum sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz.

Korona virüs hayatımızı inanılmaz etkiledi.

Gün geçmiyor ki bir yakınımızı kaybetmeyelim.

Dünya virüse karşı adeta diz çöktü.

Yine de umudumuzu kaybetmeden kurallara uyarak bu zor dönemi birlikte atlatacağız inşallah.

Çok fazla kafanızı takmadan mutlak suretle güzel olan şeyleri düşünmek gerek.

Boşlukta olmayın.

Ben bu dönem her fırsatta kitap okumaya çalışıyorum.

Okuduğum her kitap eksiklerimi görmeme neden oluyor beni hayata bağlıyor

Bir cümle daha fazla öğrenmenin ne kadar kıymetli olduğunu anlıyorum

Önceki gün kitaplar arasında okumakta yarım kaldığım “Aziz Sancar ve Hayat Bilimi” kitabı tamamladım.

2 Aziz’den hangisi gerçek!

Ülkemizi yurt dışında en güzel şekilde temsil eden Aziz Sancar il ne kadar gurur duysak az.

26 yaşında Amerika’ya giden Aziz Sancar bilimsel çalışmaları, araştırmaları, yazıları ve söyleşileri ile örnek bir kişilik oldu.

Dünya onu 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü ile tanınmış olsa da o hayatının her anını başarıları ve bitmek bilmez azmi ile sürdürdü.

Halen de ilerlemiş yaşına rağmen aynı şevkle aynı heyecanla çalışmakta.

8 Eylül 1946’da Mardin’in Savur ilçesinde Sancar ailesinin 7 çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Aziz Sancar gençlik yıllarından beri beynini ve bedenini insanlığa hizmet olarak adadı.

Aziz Sancar’ın hayatını okurken bizim Aziz Yıldırım aklıma geldi.

2 Aziz’den hangisi gerçek!

Fenerli Aziz..

Hani şikeden “aklanan” Aziz..

Türk futboluna nasıl hükmettiğini nasıl yönlendirdiğini bilenler çok iyi bildiği için vicdanlarda aklanmadığını da hepimiz iyi biliriz.

Keşke Türkiye yıllarca Aziz Yıldırım’ı değil de Aziz Sancar’ı konuşsaydı anlasaydı  rol modeli olarak tanımlasaydı.

Keşke “asarım-keserim” naraları atan Aziz Yıldırım yerine “daha çok çalışın daha çok mutlu olun” öğütlerini veren Aziz Sancar her gün gazete ve televizyonlarda haber olsaydı.

Ah Ah..

Ne demek istediğimi nasıl bir mesaj vermek istediğimi anlıyorsunuzdur değil mi değerli okurlarım.

Ülkemizde pırlanta gibi gençlerimiz var..

Gelin hiç değilse onlara sahip çıkalım.

Onların önünü açıp bilim-ilim irfan adına her türlü desteği verelim.

Beyin göçü deyip geçiyoruz.

Peki dert yandığımız bu konu üzerine ne yapıyoruz?

Ben diyeyim..

Kocaman bir HİÇ..

Bir örnek daha vereyim..

Korona virüse karşı dünyaya umut olan aşılardan birini yerine getiren Türk kökenli bilim insanları Prof.Dr.Uğur Şahin ve Dr.Özlem Türeci Almanya’da şu anda el üstünde tutuluyor.

Büyük değer görüyor.

Ülkenin en kalabalık eyaleti Kuzey Ren-Vestfalya’nın Başbakanı Armin Laschet bu iki Türk doktoruna övgüler yağdırırken şu anlamlı sözleri söylüyor;

“4 yaşındayken fabrikada çalışan babasının yanına gelen bir Türk’ün bugün bizlere umut olmasından mutluyuz. Aşırı sağcılar bunu iyi görmeli. İyi ki ülkemize gelmişler”

Bilim insanlarının haksız yere mağdur olduğu, Ergenekon-balyoz sürecinde fişlendiği, liyakatın değil torpilin esas alındığı süreçleri görmedik mi?

Hala aynı sıkıtılar devam etmiyor mu?

Hiçbir bilimsel başarısı tek bir makalesi olmayanlar üniversitelerde rektörlük yapabiliyorsa oturup bunu iyi düşünmek gerek?

Bizde koltuğa güç vermek yerine koltuktan güç almak moda olmuş..

Ne emek var ne gayret ne de samimiyet..

İşini iyi yapanları bilime sahip çıkanları elbet ayırıyorum

Onların başımızın üstünde yeri var..

Bu işin iktidarı-muhalefeti yok..

Bizim  Prof.Dr. Aziz Sancar’lara bizim Prof.Dr.Uğur Şahin ve Dr.Özlem Türeci’lere ihtiyacımız var.

Boş konuşanlara değil.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR