Turan Dursun'u hatırlayan var mı?

  Gazeteci-yazar Turan Dursun, katledilişinin 22. yıldönümünde "Turan Dursun'u hatırlayan var mı?" sloganı ile anılıyor.  turandursun.com sitesinde 22 yıl önce 1990 yılı 4 Eylül'ünde çalıştığı gazeteye gitmek üzereyken evinin önünde katledilen gazeteci-ya

Turan Dursun'u hatırlayan var mı?

 

 Gazeteci-yazar Turan Dursun, katledilişinin 22. yıldönümünde "Turan Dursun'u hatırlayan var mı?" sloganı ile anılıyor. 

 

turandursun.com sitesinde 22 yıl önce 1990 yılı 4 Eylül'ünde çalıştığı gazeteye gitmek üzereyken evinin önünde katledilen gazeteci-yazar Turan Dursun'u anmak için bir çağrı yapıldı. 

 

İşte site yönetiminin çağrı metni:

 

Turan Dursun'u hatırlayan var mı?

 

Tam 22 yıl oldu sevdiklerinden, sevenlerinden koparılıp alınalı. Turan Dursun'un yokluğuyla geçen bu 22 yıl içinde hiç bir şey eskisi gibi kalmadı, her şeyden önce sevenlerinin ona olan hasreti ve yüreklerinin orta yerinde hissettikleri acı boşluk hala sürüyor. Her şeyin ilacı olan zaman bir insanın radikal inanışlar yüzünden öldürülmesi ve yedi kurşunla "faili meçhul" cinayetler serisinin bir halkası olmasının yol açtığı yaralara deva olamadı. Gidişiyle artan tek iyi şey toplumun nefret cinayetlerine karşı duyarlılığı oldu. 22 yıl önce bugün ne olmuştu?

 

"4 Eylül 1990'da Turan Dursun vurulduktan 40 -45 dakika sonra polis geliyor. Çok daha erken gelen siviller evi darmadağın ediyor. Birçok eseri ve çalışması siyah poşetlere konuluyor, onlar çıkarken de resmi giysili polisler içeri giriyor. Biz sivil polislerin götürdüğü eserleri ve çalışmaları Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak istedik. Ama 9 yıldır bu girişimimizle ilgili hiç bir sonuç alamadık. Kuran ansiklopedisinin 2000 sayfası, 'Kulleteyn' isimli kitabın ikinci ve sonraki ciltleri yok. Her şeyi götürmüşler. Bir yaşam boyu büyük emekle ortaya çıkarılan her şeyi. Bütün bunlar sivillerin eve girmesinden sonra kayboldu. Devlet içindeki bazı güçler, yasadışı devlet odakları bu eşyaları alıp gitti" (Abit Dursun).

 

Sanki vurulan değil de vuran oymuş ve evinde de işlediği suçun delillerini saklıyormuş gibi yapılan bu baskının sebebi ne olabilir? Turan Dursun’u katletmenin yeterli olmadığı ve yazdıklarının da ortadan kaldırılması gerektiğinin bilinci mi, yoksa ilk kıvılcımını çakmış olduğu aydınlanma ateşinin böyle basit ve ucuz yöntemlerle söndürülemeyeceğinin bilinçsizliği mi? Bilmiyorlar mıydı; “Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?” diyen bir insanın tarihin sayfalarında yerini alacağını, fikirleri ile yaşamaya devam edeceğini, ölümsüz olacağını? Belli ki bilmiyorlardı.

 

Bugün geldiğimiz noktada Turan Dursun iki bakımdan hala hayattadır. Hayattadır, çünkü fikirleri ile hala insanlara ulaşabilmektedir. Ve yine hayattadır, çünkü kendisine uygulanan sansür nedeniyle insanlar başına gelenlerden habersizdir. Ölen, öldürülen pek çok yazarımız için ölüm yıldönümlerinde yazılan yazılar, yapılan haberler (birkaç isim dışında) kendisinden esirgenmiştir. İşte bu nedenle, fikirlerinin bir şekilde ulaştığı kişiler tarafından kendisine hala sorular sorulmakta, hakaretler edilmekte ve hatta “ölüm tehditleri” savrulmaktadır.

 

Turan Dursun, 56 yıllık yaşamının her safhasında büyük bir özveri ile çalışmıştı. Daha çocuk yaşta pek çok din hocasından, şeyhten din konusunda eğitim almıştı. 7.- 8. yüzyıl Arapçası ile 11.- 12. yüzyıl Arapçasını, “Sarf” ve “Nahv” denilen Arapça gramer bilgisini öğrenmişti. Tüm bunlar babasının “Basra'da ve Kufe'de bile görülmeyecek bir alim” yaratma isteği doğrultusunda gerçekleşiyordu. Babasının bu isteği gerçekleşmişti de. Yaşadığı dönemde, yazdıkları ile tepki çekiyor, yazdıklarına itiraz edenler oluyordu. Ancak, “Yazıp söylediklerimi ulema geçinen herkesle tartışmaya hazırım!” demesine karşın kimse karşısına çıkma cesaretini gösteremiyordu. Bunun yerine kendi köşelerinden yazdıklarına ve kendisine saldırmakla yetiniyorlardı. Turan Dursun’dan bu kadar çekinmelerinin nedeni sorular sorması ve bu sorulara cevabı da kimsenin itiraz edemeyeceği şekilde yine kendisinin vermesiydi.

 

Peki yazılarında sorular sormasının ve eleştiriler getirmesinin nedeni neydi? Bugün kendi uydurdukları mitler ile din adı altında insanları kandıran, dini duygularını sömürerek kendilerine çıkar sağlamayı amaçlayan sözde din alimlerinin yolundan gitmeyişi, bunun yerine gerçekleri en yalın hali ile ortaya koymak için çaba sarf etmesi sırf doğruyu ben bilirim türü bir ego ile açıklanabilir mi? Turan Dursun’un yaşamını ve hayat felsefesini bilen bir kişi için elbette açıklanamaz. Onun tüm çabaları aydınlanma içindi; çocukluğunu dinsel düşüncenin en yoğun olduğu yerlerde geçirmiş ve hayatı bu yönde şekillendirilmiş olan bir insan olarak kendi ışığını bulmuş, kişisel aydınlanmasını yaşamış ve sonraki hedefini toplumun geri kalanını aydınlığa ulaştırmak olarak belirlemiştir. Bugün internet ortamının bizlere sağlamış olduğu anonimlikten uzak bir şekilde, tepkileri, sövgüleri ve tehditleri bizzat göğüslemiş buna rağmen çıkmış olduğu bu yolda geri adım atmayı bir kez olsun düşünmemiştir. Çünkü haklılığının farkında ve aydın sorumluluğunun bilincinde olmuştur.

 

Ancak, özgürlüğün eksik, insan haklarının sakat olduğu sevgili ülkemizde sonuna kadar gitmesine izin verilmemiş, 4 Eylül 1990 sabahı evinden çıkarken vurularak katledilmiştir. Bir aydının katledilişine, Türkiye’de aydınlanmanın diğer bir ismi olan “İlhan Selçuk” aşağıdaki şekilde değinmiştir:

 

"Turan Dursun, aydınlanma yolunun Türkiye'ye döşenmesi için çalışan fikir emekçilerinden biriydi. Bu yüzden öldürüldü. Eski din adamının aydınlanmasından ve çevresini aydınlatmasından korkan karanlıkçı güçler, çapraz ateşe tuttular eski vaizi...” (7 Eylül 1990 / Cumhuriyet)

 

Yaşadığı dönemde karşısına çıkamayıp da kendi köşelerinden cılız sesler çıkaran isimler de sessiz kalmamışlardı, ancak onların sessiz kalmayışı aydınlanma adına değildi. İlhan Selçuk yukarıdaki satırları kaleme alırken, Hekimoğlu İsmail ise aşağıdaki satırları karalıyordu:

 

…Bu şahıs müftülük gibi vazifelerde bulunmuş, sonra sola kaymış, oradan dinsiz olmuş ve İslam’a olan iftiralarını itim adı altında işlemiş…Sola kayınca din düşmanı olmasının altını çizmek gerek. Turan Dursun, ilmi, inkârına alet

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler