Adli Tıp 'Cinayet' dedi

 Eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz'ün de aralarında bulunduğu 5'i tutuklu 8 sanığın yargılandığı davada, mahkeme kararıyla geçen yıl Cizre'de açılan mezardan alınan kemik örneklerinin 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra öl

Adli Tıp 'Cinayet' dedi

 

Eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz'ün de aralarında bulunduğu 5'i tutuklu 8 sanığın yargılandığı davada, mahkeme kararıyla geçen yıl Cizre'de açılan mezardan alınan kemik örneklerinin 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra öldürüldüğü iddia edilen Ramazan Elçi'ye ait olduğu ortaya çıktı.
 
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava dosyasına göre, 1990'lı yıllarda Cizre'de ''terörle mücadele ediliyor'' görüntüsü altında ''korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan oluşturulan bir grubun süreç içinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK'ya yardım ettiğinin değerlendirildiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladıkları ve bu kişilerden bir kısmını öldürdükleri'' iddiasıyla sanıklar Cemal Temizöz, Adem Yakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ, Burhanettin Kıyak, Kamil Atağ, Tamer Atağ ve Kukel Atağ'ın yargılandığı dosyadaki maktullerden Ramazan Elçi ile ilgili Cizre Kimsesizler Mezarlığı'nda açtırılan bir mezardan alınan kemik parçalarının Adli Tıp Kurumu'ndaki incelemesi tamamlandı.
 
KEMİKLER, ELÇİ'YE AİT ÇIKTI
 
Mahkemenin kararı üzerine 2 Mart 2012 tarihinde Cizre Kimsesizler Mezarlığı'ndaki Ramazan Elçi'ye ait olduğu düşünülen mezar açtırılarak, alınan kemik parçası örnekleri, maktulün oğulları Mehmet Elçi ve Mesut Elçi'nin DNA'sı ile karşılaştırılmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilmişti.
 
İncelemesini tamamlayan Adli Tıp Kurumu, hazırladığı raporu davanın görüldüğü Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Raporda, maktul Ramazan Elçi'nin oğulları Mehmet ve Mesut'dan alınan DNA örnekleriyle kemiklerin karşılaştırıldığı belirtilerek, ''İddia edilen hüviyeti meçhul şahsın Mehmet ve Mesut Elçi'nin yüzde 99.99 ihtimalle biyolojik babası olabileceği tespit edilmiştir'' denildi.
 
KALP KRİZİ DEĞİL, CİNAYET
 
Raporda, nüfus kaydında ölüm sebebi ''kalp krizi'' olarak yer alan Ramazan Elçi'nin ''Kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafatası kırıkları ile birlikte kafa içi değişimler sonucu meydana gelmiş olduğu'' ifadesi yer aldı.
 
Davanın duruşmalarına mağdur tanık sıfatıyla katılan Ramazan Elçi'nin eşi Kerime Elçi, verdiği ifadesinde, eşinin öldürülmesi olayını görmediğini belirterek, kaynının eşinin cenazesini mezarlıkta bulduğunu söylediğini aktarmıştı.
 
Aynı duruşmada, sanık Temizöz de Ramazan Elçi'nin ölüm olayının nüfus kaydında ''kalp krizi'' olarak geçtiğini, 1999'da emniyet müdürlüğünün de bu durumu kaymakamlığa bildirdiğini anlatmıştı.
 
Müdahil avukat Tahir Elçi ise ailenin o tarihte yeşil kart almak için başvuruda bulunduğunu, ölüm nedeninin de görevliler tarafından yanlış kaydedildiğini ifade ederek, ''Çünkü, öldürüldüğünde kimliksizdi. Onu öldürenler kimliğini almıştı. Bu nedenle ölüm kaydı yapılmamış. Bu durum maktulün yaşlı annesinin yeşil kart başvurusu sırasında ortaya çıkmıştır'' diye konuşmuştu.
 
''Rapor, tanık beyanlarıyla örtüşüyor''
 
Diyarbakır Barosu Başkanı ve davanın müdahil avukatı Tahir Elçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Adli Tıp Kurumu raporunun, Cemal Temizöz ve diğer sanıkların, söz konusu cinayetle ilgili savunmalarının gerçeği yansıtmadığını kanıtladığını söyledi.
 
Ramazan Elçi'nin öldürülme şeklinin, aynı zamanda gizli tanık ''Tükenmez Kalem'' olan sanık Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) dosyadaki beyanlarıyla örtüştüğünü belirten Elçi, şöyle dedi:
 
''Gizli tanık, beyanında, 'Örgüte yardım ettiği iddiasıyla Yavuz, Tuna ve ben Ramazan Elçi'yi araçla aldık. Yaklaşık 10 kilometre gittik. Güzeller Karakolu'nu geçtik yaklaşık 4 kilometre daha gittikten sonra sol tarafta lokanta gibi çalıştırılmış fakat terk edilmiş bir yerde durduk. Sonra Tuna araçtan inip Ramazan'ı kolundan çekip aşağıya indirdi. Duvarın kenarına götürdü. Duvarın arka kısmından bir el silah sesi geldi sonra Tuna tek başına elinde silah olduğu halde gelip aracın önüne bindi. 'Pezevenk gitti' dedi. Sonra Yavuz aracı hareket ettirip birlikte ilçe jandarma komutanlığına gittik. Yavuz, İlçe Jandarma Komutanı Cemal Temizöz'ün yanına çıktı, giderken kimlik de elindeydi. Sonra inişte hiçbir şey olmamış gibi günlük faaliyetimize devam ettik' demişti.''
 
Maktulün ailesinin, cenazenin defnedildiği yeri tesadüfen öğrendiğini anlatan Elçi, ''Ramazan Elçi'nin kardeşi, adliyenin önünde beklerken, biri ona 'Hastane morgunda kimliksiz birine ait cesedi mezarlığa defnediyorlar. Gidip bir bak. Belki ağabeyindir' demiş. Bunun üzerine mezarlığa giden Elçi'nin kardeşi, defin esnasında görevlilerden rica ederek, tabutu açıp yüzüne bakınca kardeşi olduğunu öğrenmiş. Uzun bir süre sonra aile yeşil kart için başvuruda bulunduğunda, görevliler ölüm sebebini kayıtlara 'kalp krizi' diyerek geçmiş. Ama, gerçek olan müvekkilimin kalp kriziyle değil, silahla öldürülmesidir. Bu rapor, tanık beyanlarıyla örtüşüyor. Maktulün öldürüldüğü iddialarını doğrulayan tıbbı ve bilimsel bir belgedir'' diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Yaşam