TS'li eski yöneticiden çarpıcı şike açıklaması!

Trabzonspor eski Başkan Yardımcılarından Muammer Saka'dan şike konusunda basının sorularına çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şike olaylarının patlak verdiği 3 Temmuz 2011'de Turkish Fair Play Platform’un kurucularından olan Saka, Yavuz Saltık, Avukat Er

TS'li eski yöneticiden çarpıcı şike açıklaması!

Trabzonspor eski Başkan Yardımcılarından Muammer Saka'dan şike konusunda basının sorularına çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şike olaylarının patlak verdiği 3 Temmuz 2011'de Turkish Fair Play Platform’un kurucularından olan Saka, Yavuz Saltık, Avukat Erdem Egemen ve Avukat Eda Lermi'nin de içinde bulunduğu grupla beraber şikeyi hiç bir zaman unutturmadılar. Saka CAS'ın ve UEFA'nın Fenerbhçe hakkındaki kararlarının Trabzonspor'u tamamen haklı kıldığını belirtirken basına şu cevapları verdi:

 

MUHABİR: TS denince akla ilk gelen isimlerdensiniz. Yönetimde veya yönetim dışında TS camiasına sürekli destek veren isimlerden oldunuz. 3 Temmuz şike sürecinde de yine siz vardınız. Camianın akla ve lobiye ihtiyacı olduğunda kurmuş olduğunuz TurkishFair Play Platform sayesinde de WOW Otelde başlayan toplantının ardından büyük bir kampanya başlattınız. Trabzonspor camiasının bir çoğunu bilmediği bir çok önemli işe imza attınız. Camianın yaptıklarınızı öğrenmesi açısından şike sürecinde neler yaptınız?

MUAMMER SAKA: Teşekkür ediyorum. 3 Temmuz 2011’de Türkiye’de başta FB ve BJK’nın karıştığı bir şike operasyonu yapıldı. Devletin polisinin yaptığı bu operasyon sonucu elde edilen belge ve deliller ortadayken bizim düşüncemiz olayın gayet net olduğu ve sorumluların gereken cezalara çarptırılacağını düşünmüştük. Zaman içerisinde yapılan şikenin yapanın yanına kar kaldığını ve Trabzonspor camiasının hakkı göz göre göre yenildiğini görünce sessiz kalmamız düşünülemezdi. Aslında bunu sadece Trabzonspor meselesi olarak değil Türk futbolunun da bir meselesi olarak gördük. Konuyu beraber istişare ettiğimiz Yavuz Saltık, Avukat Erdem Egemen ve Avukat Eda Lermi’nin de içinde olduğu bir gurup arkadaşlarla bu sorunun giderilmesi adına bir arama konferansı düzenleyip neler yapmamız gerektiğini konuşalım istedik. Camianın önde gelen isimlerini davet ettiğimiz bu arama konferansına katılım çok yoğun oldu ve bu arama konferansı sonunda şike sürecinde camianın izlemesi gereken yol haritasını belirledik. Bunu bir basın açıklaması ile Türk kamuoyu ile paylaştık. Şike filmleri, ilanlar, Avrupa’daki eylemler, dünya spor kamuoyuna yazılan mektuplar, fax ve mailler ve 74. Haftasını bulan Temiz Futbol Eylemleri de dahil olmak üzere işin anayasasını buradan belirledik.

MUHABİR: Bu eylem planında neler vardı biraz onlardan bahseder misiniz?

MUAMMER SAKA: Arama konferansın ardından başlattığımız hak arama ve hukuk mücadelemize iki ana söylemi rehber yaptık. “Gücün doğrusu olmaz, doğrunun gücü olur”ve “Büyük balık küçük balığı yutamaz”

Arkamıza haklı olmanın gücünü ve hukuki mekanizmaları alarak önce kurduğumuz TurkishFair Play Platform’u televizyon ekranlarında tanıttık. Platformu kurduğumuz zamana denk gelen UEFA zirvesine gelen başta Platini olmak üzere delegasyonun tamamına kaldıkları otelde elden 6 sayfalık bir mektup vererek şike sürecini anlattık ve süreç ile ilgili bilgilenmelerini sağladık. Yine aynı gün Türkiye’nin en çok okunan gazetelerine Türkçe, İngilizce ve Fransızca ilanlar vererek Türk ve Dünya kamuoyunun dikkatinin örtbas edilmeye çalışılan şike davasına çekmeye çalıştık. Bu mektuplar ve ilan kamuoyunda çok büyük yankı buldu.Türkiye’de spor konusunda mağduriyete uğramış tüm camialara destek olacağımızı belirttik. Başvuru olmadı ama bazı takımların yönetici ve taraftarları bizleri arayarak teşekkür ettiler.

Ardından Temiz Futbol’a da bir şans tanınması çağrısını yaptığımız mektubu UEFA’ya üye 52 ülkenin Spor Bakanlarına, Futbol Federasyonu başkanlarına, Kulüpler Birliği Başkanlarına, dünyadaki 1900 spor Kulübü’nün başkanına da gönderdik. Kısa metrajlı iki tane Temiz Futbol filmi çekerek UEFA VE FIFA’ya gönderdik. Sosyal medyada bu filmi milyonlarca kişinin izlemesini sağladık.

Şike filmlerinin haricinde Türkiye’deki şike olayına dikkat çekmek ve süreci canlı tutmak için 74 haftadır İstanbul, Bursa ve Trabzon başta olmak üzere 10’a yakın ilde TEMİZ FUTBOL EYLEMleri gerçekleştirdik. Bu eylemler 76. Haftayı buldu ve her Cumartesi Saat:15:30’da İstinye TFF binası önünde hala devam ediyor. İstanbul dışında Ankara, Bursa, Trabzon ve Antalya’da yapıldı.

Avrupa’da da 8 ülkede 30’a yakın Temiz Futbol Eylemleri gerçekleştirdik. Bu eylemlerden UEFA ve FİFA önünde yapılanlarına Türk ve Avrupa kamuoyu oldukça ilgi gösterdi. FIFA önündeki eyleme Türkiye’den bir uçak dolusu arkadaşımız giderek destek verdi.

Özellikle Avrupa’daki eylemlerimiz Avrupa basınında farklı gazetelerde yer buldu. Bu oldukça ses getirdi ve şikeden mağdur olmuş diğer ülkelerdeki sporseverler de özellikle bu girişimlerimizden memnun oldular. Sürecin kapanmamasında bu sporseverlerin baskıları da etkili oldu. Ama Türkiye ve dünyadan bazı özellikle Fenerbahçeliler bize hakaret dolu mesajlar atarak “Boşuna uğraşmayın o iş bitti, UEFA, Platini ayarlandı. Yormayın kendinizi” dediler ama sonuç onların dediği gibi olmadı. Hukukun üstünlüğünün galip gelmesi ve yapanın yanına kar kalmaması önemli idi.

MUHABİR: Bir tarafta FB gibi lobisi çok güçlü bir camia, diğer yanda ise Trabzonspor camiası. Herkes bu iki gücün lobi mücadelesini FB’nin kazanacağını düşünüyordu. Ne oldu da iş herkesin beklediği gibi sonuçlanmadı?

MUAMMER SAKA: Türkiye’deki futbol kamuoyu ve özellikle de medya bu işin kapatılması için epeyce uğraştı. Ama kurduğumuz TurkishFair Play Platform’un yaptığı çalışmalar, çekilen filmler, gazete ilanları ile dünyadaki spor kamuoyunu ve futbol otoritelerini bilgilendiren mektuplar bu süreci unutturmadı. Kısacası zor oyunu bozdu. Bu süreci TurkishFair Play Platform’un yönettiği akılcı irade oldu. Camia büyüklüğüne gelince elbette FB de büyük bir camiadır ama dünyada bir başka takımın şampiyonluğunun kutlanmadığı ender şehirlerden biri olan Trabzon şehrinin takımının büyüklüğü bir başka anlam taşır. Trabzonspor camiasını kimse küçümseyemez. Nitekim biz İstanbul dükalığını 6 kez yıktıktan sonra 2010-2011 de bir kez daha yıkarak bu büyüklüğümüzü dünyaya göstermiş olduk.

MUHABİR: Bu arada TFF ve değişen kurullara da kısaca değinebilir miyiz?

MUAMMER SAKA: Gelinen sürece baktığımızda Türk futbolunun ne kadar da acınacak halde olduğunu rahatlıkla görmüş oluruz. Tüm kulüplerin oy birliği ile çıkardığı şike ile mücadele kanunu güçlülerin menfaatlerine dokunduğunda hemen ayağa kalkarak bunu değiştirmişlerdir.

Sayın Aydınlar bu işin kolay kapanmayacağını anladığından ve ne yapması gerektiğini bildiğinden bu işe imza atamam FB yi küme düşüremem ama bu işi de kapatamam diyerek bırakmıştır. Bu işi kapatmayı ve gereken cezaları vermemeyi taahhüt eden biri başkan olmuştur. Öyle birisi başkan oldu ki kendi başında olduğu kulübünün UEFA’ya yalan beyan vermek sureti ile cezaya çarptırılmasına neden olmuş biri. Bu durum bile Türk futbolunun başlı başına nasıl bir garabet içinde olduğunun kanıtıdır. Bu insanlardan adalet beklemek bir hayal olurdu. Öyle de oldu. Dünyada eşi benzeri olmayan değişiklikler ile suçu örtbas ettiler. Şike sahaya yansımamıştır diye komik bir gerekçe üreterek bugün Türk futbolunun içine düştüğü durumunda sorumlusu oldular. Avrupa şampiyonasına gidemedik, Dünya şampiyonasına da büyük ihtimalle gidemeyeceğiz. Hak etmeden bazı görevlere gelen kişilere Allah başarıyı da nasip etmedi. Buna federasyon başkanı kadar görevi bırakan eski teknik adam Abdullah Avcı ‘da dahildir.

Bugün Türk futbolunu yönetenler şike süreci sayesinde iş başına geldiği için şu anda bu sorunları yaşıyoruz. Düşünsenize öyle bir futbol federasyonumuz var ki Türkiye’de sadece FB stadına gidebiliyor. Başka bir yerde maç izleyemiyor. Futbolun da bir adaleti vardır ve bunun tecelli etmesi kaçınılmazdı. Gücün doğrusu olmaz, doğrunun gücü olur demiştik öyle de oldu.

Mızrak çuvala sığmaz

MUHABİR: Futbolun adaletini UEFA’nın sağlaması bir Türk sporseveri olarak sizin ağırınıza gitmedi mi?

MUAMMER SAKA: Kendi içimizde bu işi çözememek ve çözümü Avrupa kapılarında aramak elbette ağırımıza gitti. Ama bu ülkede futbolu adil yönetsin diye iş başına getirilenlerin bu suçu örtbas etmesi nedeni ile buna mecbur kalmamızın sorumlusu biz değiliz. Bizimkisi adaletsizliğe itiraz idi. Türkiye’de süreci kapatanların Avrupa’da da bunu örtbas etmek istemeleri oldukça manidardır. Türk futbolunda şike konusunda adı en çok zikredilen Ali Şen bir demecinde “Siz lobiyi otel lobisi mi zannettiniz” diyerek ben olsaydım bu işi Avrupa’da da kapatırdım demiştir.

MUHABİR: Süreçte Trabzonspor camiasından destek alabildiniz mi?

MUAMMER SAKA: Elbette özellikle o dönemki Şener yönetiminin maddi manevi her türlü desteği verdiğini biliyoruz. Vermesi gerekiyordu tabii. Trabzonspor camiasından bazı kanaat önderleri de bize destek verirken bazıları da destek vermekten imtina ederek sürece destek vermemişlerdir. Bazı kesimlere şirin gözükmek için sesini çıkarmamış insanları da gördük bu süreçte. Ama bunu söylerken kimseyi suçlamak istemiyorum. Bunlar geride kalmıştır ve süreç sona ermiştir. Önemli olan sonucu almaktı ve bana göre de sonuç alınmıştır. Burada altı çizilmesi gereken konu sürecin bu aşamaya gelmesine en büyük katkıyı veren özellikle 75 haftadır yağmur çamur yaz kış demeden haftalarca Türkiye’nin hatta dünyanın dört bir yanında demokratik gösteriler yapan insanlardır. Bu insanların emekleri ortadayken bazılarının “Süreci biz yönettik” “Kupayı ben alır getiririm” gibi söylemlerle ortaya çıkması ve tek başına sahiplenmesi doğru değildir. Süreci buraya kadar taşıyan bu taraftarlardır. Bu ve benzeri söylemler ile bu insanların emeklerine haksızlık etmiş oluruz.

MUHABİR: Şu andaki yönetim iş düzlüğe çıktıktan sonra göreve geldi. Göreve gelen yönetimin CAS sürecinin ardından neleri yapması veya neleri yapmaması gerekiyor?

MUAMMER SAKA: Öncelikle şunu ifadeyi etmeliyim Ki şu anda yönetimdeki arkadaşlar “Bu kupayı biz getirdik” havasında olurlarsa çok büyük bir yanlışa imza atarlar. Trabzonspor’a çok büyük zarar verirler bu süreci buraya taşıyan arkadaşların emeklerine de yazık ederler. Mızrak çuvala sığmaz. Kimin ne yaptığı yapmadığı ortadadır. Zaten her aşaması geçilmiş, konuşulmuş, yaşanmış bir sürecin sonuna gelinmişti.Ortaya konmuş aylarca süren bir emek var. Ben bir Trabzonsporlu olarak u çalışmaları çok önemsiyorum. Bunca emek görmezden gelinmemelidir. Süreci canlı tutan taraftarların bu çalışmalarıdır. Yönetim önce bunu bilmeli ve tüm camiayı kucaklamalıdır. Kupa bizim eserimiz dememelidir. Zaten süreç bitmiştir. Bu saatten sonra gelen kupa sadece semboldür. İçerde bunu yaparken FB camiasını da düşman olarak görmemelidir. Sağduyulu FB’liler de ne olduğunu biliyor. Onlarda bunu sorgulamaya başlamıştır. Yoksa günü kurtarmak için demeçler verilmemeli, taraftarların hoşuna gitsin diye sözler söylenmemelidir. Trabzonspor her daim Türk futbolunu ileriye taşıyacak söylemlere destek olmuştur. Bu yaşananların bir daha tekrar etmemesi için Kulüpler Birliği ile birlikte hareket ederek ileriye bakması gerekmektedir. Göz önünde olan süper lig olduğu için dikkatler bu tarafa çevrilmiştir ama PTT ligi ve daha alt liglerde yaşanan adaletsizlikler ve kıyımlara da dikkat çekmemiz gerekiyor. Bu anlamda bu sorunları da gidecek yeni bir yönetime ihtiyacımız vardır.

Kaldı ki mevcut TFF yönetimi yaptıkları ve yapmadıkları ile yok hükmündedir. Trabzonspor her daim TFF’deki kurullarda en yüksek seviyede temsil edilmiştir. Trabzonspor’un yeni federasyonda da bu temsili sağlayacak gücü vardır. Unutmamak gerekir ki TFF de Yetkili ve etkili olmak TFF yönetimine verdiğin insan sayısı ile ilgili değil kaliteli ve üretken insanlarla mümkün olur.

MUHABİR: Şike sürecinin ardından Trabzonspor’da önce şampiyon kadro dağıldı. Sonra hoca ve onun da ardından başkan gitti. Kısacası şike sürecinden Trabzonspor dağılarak çıktı. Şikeye vurgu yapan bir yönetim bu söylem ile iş başına geldi. Giden ve gelen yönetimi bu anlamda nasıl yorumluyorsunuz?

MUAMMER SAKA: Şayet şike süreci adaletli yönetilip Trabzonspor’a hakkı verilseydi yönetim geleceğin takımını kurarak, eksiklerini tamamlayacaktı ve geleceği daha iyi planlayabilecekti. Eldeki futbolcular Avrupa’da şampiyonlar liginde oynayacaklarından hiçbir yere gitmeyeceklerdi. Şike sürecinden sonra takım kadar yönetim de dağıldı. Hocası ayrı başkanı, as başkanı ayrı telden çaldı. Burada çok büyük bir manevi kayıp oldu. Kısacası Trabzonspor krizi yönetemedi. TFF adil kararlarını verseydi ne bu yönetim giderdi ne de şimdiki yönetim ortaya çıkardı. Eski yönetim daha güçlü bir liste ile seçimi normal zamanda yapar yoluna devam ederdi.

MUHABİR: Sayın Hacıosmanoğlu geçtiğimiz günlerde CAS kararından sonra yaptığı bir açıklamada biz TFF’na başvurmayacağız. FB kupayı iade etsin diye bir sözü var. Sonrasında bunu tekzip etmek zorunda kalan ifadeler de kullandı ama gelinen süreçte Trabzonspor yönetimi bir dilekçe ile TFF’na başvurmuş değil. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

MUAMMER SAKA: Dilekçe vermeyeceğiz söylemi kesinlikle doğru değildir. Gerekenin yapılması için dilekçeyi vermeyip “Kupa buraya gelsin” demek belli başlı baskılara boyun eğmenin sonucu söylenmiş bir sözdür. Bu süreçten sonra TFF’nun CAS kararının ardından 2010-2011 yılı lig tescilini bozarak hakkı hak sahibine teslim etmelidir. Şayet bunu yapmaz ise adaleti sağlayamaz ise bu süreç bu şekilde devam eder. Şike yapanın yanına kar kalır ama sanırım UEFA veya FIFA bu sürece daha fazla seyirci kalmayacaktır. Trabzonspor’un kaç kez şampiyon olduğu önemli değil ama Türk futbolunun temizlenmesi adına bu adalet sağlanmalıdır. TürkFutbolunun içine düştüğü durum ortada. Düşünsenize emekleri çalınan futbolcular, emeklerini çaldığını düşündükleri takımın futbolcuları ile milli takımda beraber omuz omuza mücadele ediyor. Birbirlerine pas atıyorlar. Kalplerinden bir şey geçmez mi? Milli Takımda birbirleri ile yan yana oynayan futbolcuların kalbini temizlememiz gerekiyor. Bu sahaya yansıyor ve onun için bir başarıya ulaşamıyoruz. Şimdi bizim şampiyon takımımızı kuranlardan biri de Ersun Yanal’dır ve o şu anda FB’de hocalık yapmaktadır. Onu yakından tanıyorum. Bu konuda onun da mutlu olmadığını biliyorum.

 

MUHABİR: Trabzonlular kollektif çalışmaya uygun insanlar değildir. Krizi kolay yönetemezler diye bir kanı var. Siz bu süreçte kurduğunuz TurkishFair Play olarak dışardan profesyonel bir aklı bu sürece dahil ettiniz. Bu şike süreç şayet yönetilmemiş olsa idi bu sonuçlar alınır mıydı? Ve Gönül rahatlığı ile şunu söyleyebiliyor musunuz kurduğunuz platform olmasaydı süreç buraya gelmezdi.

MUAMMER SAKA: Kesinlikle bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Bu süreçte çalışan arkadaşlarımızın iyi niyetli çalışmalarının karşılığıdır bu. Bu uğurda emek sarf eden arkadaşlarımız çalınan emeklerinin hesabını sormak için uğraştılar. Herkes umutsuz olduğunda bile Platform bu işin peşini asla bırakmadı. Gelinen nokta onların bu çalışmasını bereketidir. Buna gönülden inanıyorum. Haksızlığa karşı duruşumuzun da bir karşılığı olmalıydı. Biz inançlı insanlarız ve inandığımız şeylerin peşinden samimiyetle koştuk.Cenabı Allah da bizi ödüllendirdi.

MUHABİR: Son sözünüzü alabilir miyiz?

MUAMMER SAKA: Trabzonspor camiası çok büyük bir camiadır. Bu şehrin vetakımın kıymetini bilmemiz gerekiyor. Küçük şeylerin hesabını yapmamamız gerekiyor. Biz temiz bir şehir, temiz bir takımız. Şahsi egoları bir kenara bırakarak Türk futboluna daha nasıl iyi hizmet ederiz diye düşünmemiz gerekiyor. Trabzon köklü geçmişi ile bir spor şehridir. Türk futbolundaki yönetici kalitesinin düşmesinden Trabzonspor’da kendine düşen payı almıştır. Trabzonspor her branşta nitelikli spor adamları yetiştirerek Türk sporuna hizmet etmelidir. Başarılı kulüplerin modern yönetim anlayışlarını örnek almalı ve kendi değerlerimizle yoğurarak geleceği planlamalıyız. Trabzon’a, Trabzonspor’a ve Trabzonsporlu’ya da yakışan budur.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Spor