Sadri Şener dünyanın en dürüst adamıdır

 Sadri Şener’e yönelik eleştirilere kendisini tanıdığım için üzülüyorum, Dünyanın en dürüst adamıdır.  En zor gününde kendisi  8 milyon dolar diyor ama 20 milyon doları Trabzonspor’a bağışlamıştır. Belki de ondan ayrılma nedenimdir, Ve ondan sonra on yıl

Sadri Şener dünyanın en dürüst adamıdır

 Sadri Şener’e yönelik eleştirilere kendisini tanıdığım için üzülüyorum, Dünyanın en dürüst adamıdır.  En zor gününde kendisi  8 milyon dolar diyor ama 20 milyon doları Trabzonspor’a bağışlamıştır. Belki de ondan ayrılma nedenimdir, Ve ondan sonra on yıl çok ciddi sıkıntılar çekti. Belki o kendini anlatamaz.

 Sadri Şener ve yönetimi ile ilgili eleştireceğim tek yön bu sene futboldaki başarısızlıktır. Ondan önce kesinlikle Trabzonspor şampiyon olmuştu,r Türkiye Kupasını ve Süper Kupa’yı almıştır ve Trabzonspor çok büyük başarılara imza atmıştır.  Ama bu sene futbolda başarısız olmuştur. Bir şekilde artık takımın iyi oynaması gerektiğine inanıyorum.

23 ülkeden 50 bin çalışan.. Dünyanın çeşitli yerlerinde 12 havalimanı işletmesi, 5 havalimanı inşaatı. Yılda 53 milyon yolcu… 2000 yılında İstanbul Atatürk Havalimanı’nda başlayıp bugün Kafkaslar’dan Avrupa’ya geniş bir coğrafyada faaliyet gösteren TAV büyük bir başarı öyküsü. 10 yıllık hedeflerini çoktan aşmış bir şirketin CEO koltuğunda, uluslar arası başarılara imza atmış Dr. Sani Şener, Trabzon’u, Trabzonspor’u, TAV’ı, gelecek konusundaki öngörülerini, fırsatları ve işin inceliklerini kısacası başarı öyküsünü günebakış’a anlattı. Bizi davet ettiği ofisinde oldukça samimi bir karşılama ile gerçekleşen röportajımızda bam teline dokunmadan da geçmedik. Şener’in bam teli de Trabzonspor Kulübü Başkanlığı görevi yapan abisi Sadri Şener’e yönelik eleştiriler hakkındaydı. Ve yine aynı sıcakkanlı, samimi yaklaşımıyla cevaplandırdı sorularımızı. İşte sizlere keyifli bir röpartaj daha…

 

Trabzonlu bir işadamı olarak Trabzon’a nasıl katkı sağlıyorsunuz?

Bugün istihdam ettiğimiz 50 bin çalışanın 5 bini Trabzonludur. Trabzon aile olarak bize her zaman destek olmuştur, biz de Trabzon’a çok büyü destek olduk. Babamız KTÜ’nün, ablamız da KTÜ Tıp Fakültesi’nin kurucularındandır. Babamız Trabzon’da bakanlık yapmış ve Trabzon’a çok büyük hizmetleri olmuştur. Abim Trabzonspor Kulübü’nün uzun yıllar başkanlığını yapmıştır. Ben de kendi çapımda memleketimizde annemle babamın adına bir ilköğretim okulu yaptırdım. KTÜ sağlık Bilimleri Fakültesi’ni yaptırdım. Elimizden geleni şehrimize yöremize yaparak destek olmaya çalışıyoruz.

Bir röportajınızda, ‘Ben bir yetenek avcısıyım’ demişsiniz, bunu anlatır mısınız?

Evet kesinlikle öyle olduğuma inanıyorum. Ben bir yetenek avcısıyım, Trabzon’dan da ciddi yetenekler çıkıyor. KTÜ’den bende çok iyi mühendisler var. İnsan kaynaklarına çok önem veriyoruz. Yeteneği bulmaya, onu eğitmeye, onu kaptırmamaya çok değer veriyoruz. Havcılık sektörünün önemli isimlerinden Mısır asıllı Amerikalı  Dr. Waleed Youssef gazetede çıkmıştı ve çok gururlanmıştım. Dr. Youssef’i özellikle Abu Dabi’den transfer edip İstanbul’a getirdim ve “Strateji Direktörü” yaptım. Buna verebileceğim bir başka örnek ise, geçtiğimiz senelerde eğitim programımız çerçevesinde gittiğim MIT’de, kompleks sistemleri üzerine doktora yapan Gökhan Doğan adında bir Türk genciyle tanıştım ve onu hemen akşam yemeğe davet ederek TAV Ailesi’ne transfer ettim.. Ben zaman zaman böyle bir iki transfer yapıyorum ancak, bu iş  tabikii insan kaynakları direktörlüğü tarafından yapılıyor. Ama yine de bir CEO’un en önemli görevi yetenek avcılığı. Ben hep yetenek avcılığı peşindeyim.

Son dönemlerde Trabzon şehrini nasıl görüyorsunuz, büyükşehir statüsü sizce Trabzon’a bir hareketlilik kazandırır mı?

ALTYAPI GELİŞTİ ANCAK SANAYİ GELİŞEMEDİ

Trabzon’da gerçekten son dönemlerde büyük gelişmeler görüyoruz. Özellikle altyapı olarak büyük gelişmeler yaşanırken ne yazık ki sanayi olarak baktığımızda ne yazık ki göremiyoruz. Maalesef arazi darlığından dolayı Trabzon’da ciddi büyük yatırımlar yapılamadı bu olmayınca da şehrin ekonomik gelişmesinde büyük bir farklılık görülemedi. Ve Trabzon’un en önemli sorunlarından göç yazık ki göz halen devam ediyor. İstanbul ve Türkiye’de 4 milyon Karadenizli var bu çoğu çok önemli yerlerde. Trabzon’un gücü de buradan geliyor. Avukatı, profesörü, doktoru, mühendisi sanayi odası başkanı subayı, astsubayı var.  ‘Bize her yer Trabzon’ bu anlamda doğru bir slogan.

BÜYÜKŞEHİR STATASÜ FAYDA GETİRİR

Büyükşehir statüsünün ve Kentsel Dönüşümün Trabzon’a çok büyük faydası olacağına inanıyorum zira çarpık yapılaşma önlenecektir. Çünkü Trabzon’da hakikaten çok büyük çarpık yapılaşma var, kısa zamanda bunun değişmesi zor. Ama bence en önemlisi Trabzon iyi bir üniversite şehri oldu, bunu iyi becerdi. Ayrıca çok iyi bir turizm şehri olma yolunda da gidiyor. Suudi Arabistan’da iş yapıyoruz, Medine Havalimanı’nı işletiyoruz. Cidde Havalimanı’nda iş yapıyoruz. Buralardaki arkadaşlarımıza dostlarımıza ‘İstanbul’a bekliyoruz’ dediğimizde, benim Trabzonlu olduğumu bilmemelerine rağmen, ‘Ya bırak İstanbul’u bizi Uzungöl’e Trabzon’a götürür müsün?’ diyorlar. Bu o kadar önemli bir hadise ki. Ortağım Novoteli açtı. Araç Muayene İstasyonu’nu ilk olarak Trabzon’da açtık. Ona da büyük katkımız oldu. Trabzon’da beş yıldızlı otellerin sayısının artması İran yada Arap dünyasından gelen turist sayısında artışı da beraberinde getiriyor. Trabzon’da arsa almak isteyenler oluyor. Araplar Trabzon’un havasına hasretler, bu ciddi bir şekilde Suudi Arabistan’da moda oldu. Bununla birlikte Trabzon’un üniversite kentinden turizm şehrine dönüşeceğini düşünüyorum. Sanayi şart değil turizm bacasız bir sanayidir zaten. Trabzon turizm açısından da gelişirse ekonomisinin çok iyi olacağına inanıyorum.

TRABZON’UN GELECEĞİ TURİZMDE

Trabzon ekonomisinin daha iyi yerlere gelebilmesi için ileriye dönük neler yapılabilir?

Trabzon Havalimanı’nı biraz daha genişletip bir pist daha ilave edilirse Trabzon’a çok ciddi turist geleceğine inanıyorum. Ben Trabzon’un geleceğini turizmde görüyorum. Çok büyük sanayi yatırımlarının yapılacağına inanmıyorum. Trabzon’a yapılacak şey; Limanın’ın genişlemesi sınır ticaretinin yani Rusya ve İran’a yönelik olarak artırılması, üniversitenin daha da büyümesi, üniversite ile birlikte turizmin gelişmesi Trabzon’un geleceği olarak görüyorum. İşadamları da her biri kendi çapında destek olmaya mecburdur diye düşünüyorum.

Peki ya Trabzonspor, sizce şehre katkısı ne yönde?

TRABZONSPOR, TRABZON’UN AYRILMAZ YOL ARKADAŞI

Trabzonspor da Trabzon ekonomisinden ayrıl düşünülemez. İkisinin paralel bir yol arkadaşlığı var. Trabzon’da çok daha büyük ekonomiler ve işler kurulması gerekiyor. Trabzonlu işadamlarının memleketlerine sahip çıktığına inanıyorum. Bu Trabzonluluğun karakteri ama Trabzon’a yatırım yapılması gerektiğini düşünüyorum. En azından ben 5 bin Trabzonluya iş verebiliyorum. Medine’de terminalimi tamamen Trabzonlular yapıyor. Şantiyede çalışanların büyük çoğunluğu Trabzonlu. Mühendislerden çok Trabzonlu var. Biz elimizden gelen desteği yapıyoruz. Gelip yatırım yapamasak da göçmen Trabzonlular’a iş vererek destek olmak gerektiğine inanıyorum.

Abiniz Trabzonspor Kulübü Başkanı ve siz Trabzonspor’la ne kadar ilgilisiniz?

Trabzonspor ile ilgim taraftarlık düzeyinden öte değil. Ama bir sıkıntıları olduğunda her zaman Trabzonspor’a destek olan işadamlarından birisiyim. Trabzonspor’da yönetimsel hiçbir işe karışmıyorum ama her zaman destek olan işadamlarından birisiyim.

Trabzonspor Kulübü Başkanı abiniz Sadri Şener’e yönelik zaman zaman gelen eleştirileri geldiğinde neler hissediyorsunuz, haksızlık yapıldığını düşünüyor musunuz?

Aslında bu eleştirilere Sadri Şener’in kendisini tanıdığım için üzülüyorum, Dünyanın en dürüst adamıdır.  En dar gününde o 8 milyon dolar diyor ama 20 milyon doları Trabzonspor’a bağışlamıştır. Belki de ondan ayrılma nedenimdir, Ve ondan sonra on yıl çok ciddi sıkıntılar çekti. Döndü tekrar Trabzonspor’un başına geçti ve orada olmayacak şeyler yaptı. Belki o kendini anlatamaz. Ben bunun parasal yönünü anlatayım, çok yanlış yapılmış bir halka arzı çok akıllı bir şirket birleşmesiyle Trabzonspor’un 200- 250 trilyona gidebilecek bir parasını kurtardı ki, bu yönetimin her şeyine değer bu Trabzonspor için. Sadri Şener ve yönetimi ile ilgili eleştireceğim tek yön bu sene futboldaki başarısızlıktır. Ondan önce kesinlikle Trabzonspor şampiyon olmuştu,r Türkiye Kupasını ve Süper Kupa’yı almıştır ve Trabzonspor çok büyük başarılara imza atmıştır.  Ama bu sene futbolda başarısız olmuştur. Bir şekilde artık takımın iyi oynaması gerektiğine inanıyorum, 1461’i çok destekliyorum çünkü onlarda eski Trabzonspor’un ruhunu görüyorum. İnşallah çok daha başarılı olurlar, tabiî ki Trabzonspor da inşallah başarılı olur.

Ve röportajımızın Trabzon kısmından çıkıp, TAV’a ve önümüzdeki dönem için projelerine dair sorularımızı yönelttik Sani Şener’e.

GÜN BAZINDA BİTİRME TARİHİ VEME CESARETİNİ GÖSTERDİK

TAV’ın hikayesini öğrenmek istediğimizde, Şener, Atatürk Havalimanı'nın özelleştirilmesiyle işe başladığını dile getirerek, "Yapının en önemli unsuru değişik düşünce. Biz de havaalanı için ihaleye katıldığımızda kimse gün vermeyi düşünmemişti. İhaleye katılan diğer firmalar komisyona ay ve yıl bazında tarih veriyordu. Biz değişikliğe cesaret ettik ve gün bazında bitirme tarihi verdik. Bu şekilde ilk ihalemizi kazanmış olduk." dedi. Başarıya ulaşmadaki diğer önemli noktanın ise zamanı yakalamak olduğunu dile getiren Şener, kendilerinin de özelleştirme akımını yakaladıklarını ve değişik düşüncelere açık kalarak başarılı olduklarını söyledi. Yönetimde sürdürülebilirlik anlayışının da önemine dikkat çeken Şener, "Bir proje için işi zamanında ve projeye uygun bitirmek gibi klasik anlayış vardır. Bunlar yine önemli ama artık hepsinden önemlisi sürdürülebilirliği sağlamak." ifadelerini kullandı.

Evet gelelim TAV’ın hikayesine, bunu bir de sizden dinleyelim, nasıl başladı ve buralara nasıl geldiniz?

HİKAYE 1997 YILINDA BAŞLADI

TAV'ın hikayesi 1997 yılında devletin yaptığı bir ihale ile başladı. Devletin yaptığı ihaleye katıldık. İnanın 1997 yılında ihaleye katılırken yap-işlet-devret bilmiyorduk. Yapacağız, işleteceğiz, devredeceğiz. Havalimanı işinde para nereden gelir. İşte 300 milyon dolar para lazım ki 1998 yılında Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri 300 milyon dolar parayı IMF'den alamıyorlardı. Biz gidip bir havalimanı için bunu nasıl bulacağız diye düşünürken yola çıktık ve biz bu ihaleye girdik. İhale şöyleydi, ihalede bize devlet diyor ki, 30 ay içinde bitirecek ve parayı bulacaksın. Bize işleteceğin günü ver. İhaleye 11 firma girdi. Bu firmaların içinde bir tek biz gün attık. 3 yıl 8 ay 20 gün işletir ve sana devrederiz dedik. Diğerleri sonra farklı tarihler verdi. Biz 10 günle aldık. Erken bitiririz dedik. Biz öyle bir odakladık ki 8 ay önce bitirdik. Deprem olmasına rağmen biz havalimanını 22 ayda bitirdik."

SEKTÖRDE BÜYÜK İŞ VAR DEVAM ETMELİYİZ

TAV’da devam etme ve büyüme kararı aldık. Zamanında önceden bitirdik. Başarılı bir şekilde yaptık. Gidebilirdik ama gitmeyelim devam edelim dedik. Sonra sektörü incelemeye başladık. Sektörde baktık ki bir uçak üreticileri var. Dünyada üç tane. Havaalanları var. Havayolu işletmecileri var. Baktık bu üçü birbirini tamamlayan aynı zamanda rakipler. Çünkü havayollarının gideri benim gelirim. Bunlarla rekabetçiyiz ancak birbirimizin olmazsa olmazıyız. Bu sektörleri incelemeye başladık. Baktık ki dünyadaki havacılığın geleceği nedir. Baktık ki dünyada 20 bin tane uçak var. 5,4 milyar yolcu var. 2 bin tane havalimanı ve havayolu var. 2027 yılına kadar Airbus ve Boeing diyor ki ben 40 bin uçak yapacağım siparişini aldım diyor. Yani iki katına çıkaracağım siparişlerini aldım diyor. O zaman siz ne yapıyorsunuz 9 milyar yolcu olacağını öğreniyor ve görüyorsunuz yolcu artacak uçak sayısı artacak. Havalimanları da çok ciddi bir şekilde lazım. Uçak üreticileri de havayolları işletmecileri özel firmaları olduğu için, devlet tarafından belediyeler tarafından işletilen havalimanlarının çok önüne geçmiştir. Yepyeni havalimanları lazım. Biz sektörde çok büyük iş var biz burada devam etmeliyiz."

Önce 10 yılda 10 havalimanı dediniz. İkinci 10 yılda da 100 milyon yolcu hedefiniz vardı. Ama bu hedefleri daha kısa sürede yakalayacaksınız. Yeni yol haritanız nasıl olacak?

İzmir Adnan Menderes İç Hatlar Terminali ve Suudi Arabistan’ın ilk havalimanı özelleştirmesi olan Medine Havalimanı ihalelerini alarak yolcu sayımızı 70 milyona ulaştırmış olacağız. Havalimanı işletmeciliğinin her alanını kapsayan entegre iş modelimizle bugün dünyanın her yerinde iş yapabilme yeteneğine sahibiz. DHMİ ve THY başta olmak üzere tüm paydaşlarımızla uyum içerisinde sivil havacılık endüstrimizi geliştirmek üzere 7/24 çalışıyoruz. Yerel ekonomiye katkı sağlıyoruz, iş insanlarımızın önünü açıyoruz, ülkeler arası ilişkilerin gelişmesini sağlıyoruz. İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya-Gazipaşa’nın yanı sıra Makedonya, Gürcistan, Tunus, Letonya, Suudi Arabistan’da varız. Kısa süre önce tüm hisselerini aldığımız HAVAŞ ile Almanya’da en büyük havayolu şirketlerine hizmet veriyoruz. Havalimanı inşaatında dünyanın ilk üçü arasında yer alan TAV İnşaat’la Körfez Bölgesi ve Afrika’da dev projeler yürütüyoruz.

Gündemde üçüncü havalimanı var. Bu projede nasıl bir strateji izleyeceksiniz?

DÜNYANIN SAYILI HAVALİMANLARI ARASINA GİRECEK PROJELER YAPTIK

Ana üssümüz İstanbul'da gerçekleşecek bu dev proje için iddialıyız. 2021’e kadar bizim DHMİ ile anlaşmamız var. İhale şartnamesini bekliyoruz. Tüm gücümüzle bu ihaleyi almak için uğraşacağız. Tüm dünyadaki ihalelerde yarıştığımız rakiplerimiz burada da olabilirler. Ana üssümüzü kimseye kaptırmayı tabii ki düşünmüyoruz ancak biz her zaman akıllı büyümeden yanayız. Yanlış fiyatlandırma yapılan özelleştirme projelerini gördük. Bizim böyle bir hata yapmamız da mümkün değil.

Bu projede yanlışa yer yok çünkü İstanbul’un geleceği. Kim alırsa alsın işi çok iyi bilenin alması lazım. TAV bu güne kadar yaptıklarıyla dünyanın sayılı havalimanları arasına girecek bu boyuttaki bir projenin finansmanı, tasarımı, inşası ve isletmesi için en önemli adaydır.

Bir sözünüz var, ‘Avrupa’dan dünyaya havada günlük 150 bin tane yol var’ bunu biraz açar mısınız?

BİR MİLYAR İNSAN UÇUYOR

Evet, Avrupa’dan dünyaya havada günlük 150 bin tane yol var. Bu 150 bin yolda 20 bin uçak uçuyor. Bir milyar yolcu uçuyor. Bunun yerine geçecek dünyada bir ekonomi yok. İnternet bile bunun yerine geçemedi. Geçseydi bugün biz burada olmazdık. Çünkü uçaklarla bir yere uçup gitmeniz gerekiyor. " ifadelerini kullandı. Coca Cola'nın Ceo'su Muhtar Kent ile aralarında geçen bir görüşmeyi aktaran Şener, şunları kaydetti: "Muhtar Kent ile beraberdik. Onlar dünyada insanların demografik yapısını çok iyi takip ediyorlar. Şimdi diyor ki bundan sonraki 10 yıl içinde bir milyar kişi orta sınıfa geçecek. Orta sınıf demek yılda 20 bin dolar kazanç demek. Bu kazanca geçen kişi Coca Cola içmeye başlayacak. Biz de diyoruz ki aynı zamanda uçmaya başlayacak. O 1 milyar kişinin çok büyük bir kısmı Asya Pasifik'te Çin tarafında olacak.

Genç nüfusu çok önemsiyorsunuz, neler söyleyeceksiniz?

AYRUPA YAŞLANDIĞI İÇİN SIKINTI BAŞLADI

Yani bugün ben iş almak için doğuya gidiyorum ama para almak için halen batıya uçuyorum. Ancak Avrupa yaşlandı Türkiye nüfusunun yüzde 60'ı halen 30 yaşının altında. Başbakan 3 çocuk yapın diyor, doğru 2047'de Türkiye nüfusu azalmaya başlayacak. Avrupa yaşlandığı için sıkıntı başladı. Genç nüfus doğuda. Türkiye ve Asya Pasifik'te. Onun için genç nüfusun olduğu yerlerde orta sınıfa geçmeler olacak. Dünyada ekonomi bu şekilde canlanacak. Biz bunu öngördük. Biz bölgemizi seçelim dedik. Bölgemiz bizim Osmanlı sınırları dedik. Osmanlı sınırları gerçekten bizim için çok uygun yer. Uçuş eğilimini inceledik bakın Amerika'da 4,49 Çin'e bakıyorsunuz 0,32 daha Çin beşe kadar çıkabilecek. Yani Çin'de 2 milyar yolcu olabilir. 100 tane havalimanı planlıyorlar. Türkiye'de 1,59 yani 250 milyon yolcuya kadar çıkarabilirsiniz. Devamlı araştırıyoruz. Biz bu projeyi yaptık ama bizim bir bölgeyi seçmemiz lazım dedik. Biz Osmanlı sınırları diye tarif ettiğimiz bölge… Neden Osmanlı sınırları orada kültürel, idari ve coğrafi yakınlığımız çok önemli."

EN ÖNEMLİ SERMAYE BİLGİ VE SOSYAL ÇEVRE

Şener, küreselleşmeden sonra dünyada üç tane ana sermayesinin bulunduğunu kaydederek, "Biri fiziksel sermaye, ikincisi bilgi sermayesi, üçüncü sosyal sermaye" dedi. Şener, şöyle devam etti: "Bizim TAV'ın fiziksel sermayesi sıfırdır. Benim buraya geldiğim araba kiralıktı. 2 milyon metrekare binamız var hiçbiri bizim değil. Hepsi günün birinde devletlere devredilecektir. Çünkü yaptığımız yerleri yap-işlet-devret yapıyoruz. Günün birinde devredeceğiz. Arsamız yoktur. Hiçbir şeyimiz yoktur. İnşaat şirketimiz dünyanın havalimanı inşaatında üçüncü en büyük şirketidir. Bir tane kule vinci yoktur. Bir tane dozeri yoktur. Değişik sistem uyguladık. Çünkü dedik ki biz bunları kiralayabiliriz, halledebiliriz. Ama bizim bilgi sermayemiz ve sosyal sermayemiz çok güçlü olmalı dedik. İnanın işte biz Fransızlar dünyanın en büyük hava şirketlerinden biri 6 ay önce yüzde 38 hissemizi 2,3 milyar doları aldı. Yani arsası yok binası yok hiçbir şeyi yok bir şirketi 2,3 milyar dolardan satın aldı. İlk anlaşmayı benle yaptı."

"Sürekli kendinizi yenilediğinizi her fırsatta dile getiriyorsunuz, neler yapıyorsunuz bu anlamda?

KENDİMİ YENİLEMEKTEN KAÇINMAM

Ne yaptım, mesela birkaç yıl önce şirket tarafından eğitim için Amerika'ya gönderildiğini vurgulayan Şener, "Tam 58 yaşındayken iki hafta boyunca öğrenci gibi sabah sekizden akşama kadar derslere girdim.

İş hayatında başarının yolu değişime ayak uydurmaktan geçiyor. Uzun yıllardan gelen iş tecrübemize rağmen kendimizi yenilemekten kaçınmıyoruz. Yıllardır yöneticilik yapıyorum. Birkaç yıl önce şirketim beni eğitim için Amerika'ya gönderdi. Tam 58 yaşındayken iki hafta öğrenci gibi sabah sekizden akşama kadar derslere girdim. Eğitmenin sorularını cevapladım. O kadar yöneticinin arasında yanlış cevap verir miyim diye öğrenci stresine bile girdim. İş hayatında kariyer her sabah yeniden başlar bana göre. Çalışan veya yönetici için bugün iyi olan şartların yarın ne getireceği bilinmez. Risklerden kaçmanın ve büyümeyi devam ettirmenin yolu ise kendini güncellemekten geçer

Bilginin önemini sürekli vurgulayan işadamlarından birisisiniz, üniversiteli gençlere bu anlamda neler önereceksiniz?

Türkiye’deki işadamlarına düşen en önemli görev istihdamı artırmak diye düşünüyorum. Ancak bu arada gençlerin bizim kadar şanslı olmadığını da düşünüyorum. Çünkü sadece Türkiye’de ki üniversitelerden mezun olan öğrencilerle yarışmıyorsunuz. Sizin artık Hintli rakipleriniz var. Küreselleşmenin katılımcısı olmazsanız kurbanı olursunuz. Kendinize iş bulamayabilirsiniz. Paranın yerini artık bilgi alıyor. Üniversitedeki teori ile sanayideki pratiğin birleşmesi gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden KOU Sivil Havacılık bölümüyle ciddi işbirliği yapıyoruz” dedi. Diplomaları kredi kartına benzeten Şener, “İçlerini bilgiyle doldurmazsanız hiçbir işe yaramaz. Üniversiteden sonra yaşamın öğrencisi olacaksınız. Hayat yolunda tozu dumana katan insanlar ve tozu dumanı yutan insanlar vardır. Siz tozu dumana katanlardan olun” dedi.

SANİ ŞENER KİMDİR?

1955 YILINDA Trabzon’da dünyaya geldi. 1977 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Daha sonra İngiltere’de Sussex Üniversitesi’nde master yaptı. Aynı üniversitede akışkanlar mekaniği üzerine yaptığı çalışmalarla lisans üstü derecesini yaptı. 1980’den itibaren özel sektörde baraj, bina, tünel, havalimanı gibi ulusal ve uluslar arası projelerin gerçekleştirilmesinde yönetici olarak, proje müdürlüğü, genel müdürlük, yönetim kurulu üyelikleri yaptı. 1997’de TAV İnşaat ve TAV Havalimanları Holding CEO’su oldu.

 

Şener, Türk mühendisliğine hizmetlerinden dolayı KTÜ tarafından Onur Doktorası ile ödüllendirildi.

Kaynak" Nurgül GÜNAYDIN/ Günebakış

 

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler