PFDK ve Tahkim suç işliyor

 Avukat Ergün Özşahin Tahkim kurulu kararlarını değerlendirdi. İstanbul barosu avukatlarından hemşahrimiz avukat Özşahin Tahkim kurulununun TFF Disiplin Talimatı’nın 74’ncü maddesinde hüküm altına alınan Sorumsuzluklarını düzenleyen maddeyi ihlal ettikler

PFDK ve Tahkim suç işliyor

 

Avukat Ergün Özşahin Tahkim kurulu kararlarını değerlendirdi. İstanbul barosu avukatlarından hemşahrimiz avukat Özşahin Tahkim kurulununun TFF Disiplin Talimatı’nın 74’ncü maddesinde hüküm altına alınan Sorumsuzluklarını düzenleyen maddeyi ihlal ettikleri, karar verirken ağır kusurlu davrandıklarını söyledi

Avukat Ergün Özşahin Tahkim kararlarını değerlendirmesinde Trabzonspor'un CAS  hakkını kullanması gerektiğininde altını çizdi

 

 

TAHKİM KARARLARI NE ANLAMA GELİYOR

Aslında her şey 15 Ağustos 2011 tarihinde Eski TFF Başkanı Sn:Aydınlar’ın Etik Kurulu Kök Raporu’nun Sonuç kısmını okumasıyla başladı.

 

Raporun sonuç kısmında Sn. Aydınlar “Şike ve Teşvik İtirafında” bulunmuş, ancak gereğini yapmamıştı. O günden sonra gereğin yapılmaması için maalesef baskın güç/camia bütün her şeyiyle harekete geçmişti. Siyaset, medya v.s. aklınıza gelecek tüm güçlerle bir strateji, bir orta oyunu sahnelenmeye başladı. İddianame açıklansın, gizlilik kararı kalksın, ceza yargılaması beklensin, 58 değişsin v.s. v.s. ile sürekli gündem meşgul edildi, insanlar bıkkınlığa sevk edildi, kitlelere akıl tutulması yaşatıldı ve en nihayetinde de “Şike Sahaya Yansımamıştır!” “Kişilerle Kurumlar Ayrılsın” “ Teşebbüs Aşamasında Kaldıysa Cezada İndirim Yapılsın” “5 yıl gitmesek ne olur ki” gibi son derece hukuk dışı akıl tutulmasına neden olan argümanlarla Skandala Türkiye de nokta konulmuştur. Türkiye de nokta konulmuştur da UEFA ve FİFA nezdinde bu nokta kabul edilecek midir? Asla, kabul görmeyecektir, çünkü; Platini de Infantino da yukarıdaki argümanları kabul etmediklerini açıkça ortaya koymuş, doğrudan söylemişlerdir.

 

PFDK ve Tahkim Kararları son yıllarda görülmüş olan en büyük skandala imza atmıştır. Skandal kararlardır ancak buna zemin hazırlayanlar yukarıda saydığım kişi ve kurumlardır.

 

Kararların bu doğrultuda çıkacağı ve bu kararların ısmarlama olduğu, Federasyon Başkanı’nın değişmesinden, değiştirmeyeceğim demesine rağmen kurulları değiştirmesinden, siyasetin tamamının ve belli bir camia üyelerinin şike sahaya yansımamıştır ve kişilerle kurumları ayırın, 5 yıl gitmesek ne olur söylemlerinin dillendirilmesinden ve kurullara atananların yargılananların avukatları ile ortak davalarının olmasına dikkat edilmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu kararların böyle çıkacağını hem eski PFDK, hem Etik Kurulu hem de Tahkim Başkanı’nın dost sohbetlerinde sarf ettikleri sözlerden ve duyumlarımdan biliyordum.

 

Kararlar hukuken skandaldır!

 

Çünkü; Danıştay’ın da bir kararında belirttiği gibi Disiplin Soruşturması İdari bir soruşturmadır. İdari soruşturma cezai değil hukukidir. Yani ceza yargılaması kurallarına tabi olmayıp, hukuk yargılaması kurallarına tabidir. Bundan şu sonuç çıkmaktadır: Soruşturmanın tabi olduğu talimatlar geriye doğru yürümez. Olayın ve/veya ihtilafın vuku bulduğu tarihte yürürlükteki talimat ne ise, o talimat uygulanır. Henüz karar verilmemiş halde, talimat değişikliği yapılması kamu düzeninin ve genel ahlak ilkelerinin ihlal edilmediği hallerde, yeni talimatın olaya uygulanması sonucunu doğurmaz. Yani, 2010-2011 sezonundaki meri talimat, o sezondaki ihlallere uygulanmak zorundadır.

 

Bunun aksini düşünelim ve diyelim ki; yeni talimat uygulanır; peki o halde de, bir kısım yöneticiye ve birkaç futbolcuya hak mahrumiyeti cezasını veriyorsan, bu durumda teşebbüs vardır denilemez. Bu halde yönetici ile futbolcunun bağlantısı olan maçlarda kaldı ki; futbolcu oynamışsa, artık teşebbüsten bahsedilemez, suç sübut etmiştir. Teşebbüsün olmayıp suçun sübut ettiği noktada da, kulüpler için yeni haliyle de olsa- düzenlenmiştir- kesinlikle ve kesinlikle kulüplerin küme düşme cezası ile tecziye edilmesi gerekmektedir.

 

 

 

 

 Gerekçelerden hareketle bu kararları verenlerin TFF Disiplin Talimatı’nın 74’ncü maddesinde hüküm altına alınan Sorumsuzluklarını düzenleyen maddeyi ihlal ettikleri, karar verirken ağır kusurlu davrandıkları kanaatindeyim.

 

Talimatın 58. maddesi ile 105. maddesi hem hukuk normlarına hem de UEFA ve FİFA Kriterlerine de açıkça aykırıdır. Çünkü; burada da hafif cezalar ertelenmezken ağır cezalar ertelenebilmekte, sıfır tolerans ve şikenin spor dünyasındaki müeyyidesi yasalar dolanılmak suretiyle ihlal edilmektedir. Buna yapılan itirazları da TFF’nin gölgesindeki Tahkim Kurulu maalesef reddetmiştir.

 

Tahkim Kurulu TFF’nin en üst yargı merciidir ve aldığı kararlar nihai kararlardır. Bu kararlara karşı herhangi bir yargı yoluna başvurulamaz. Bu husus; Anayasal güvence altına alınmıştır (AY md 59). Bu da absürttür! Çünkü; UEFA Tahkimi’nin kararlarına karşı CAS’a, CAS kararlarına karşı İsviçre Federal Mahkemesine, İsviçre Federal Mahkemesi kararlarına karşı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurulabiliyorken, TFF Tahkim Kurulu kararlarına karşı temyiz yolu kapalıdır.

 

Burada kötü niyetli kişiler varsa elin kolun bağlanıyor demektir.

 

Ancak, bu kötü niyetli kişilere karşı da başvurulabilecek 3 yol var:

 

Birinci yol; açık hukuksuzluk ve ihlal söz konusu olduğunda –yanlış talimat uygulanmıştır ve hatalı muhakeme yapılmıştır- yargılanmanın yenilenmesidir. Bu yol mutlaka denenmelidir.

 

İkinci yol; ağır kusur nedeniyle baroya bildirimle –kişilerle kurumları ayırmışlar, oluşan suç teşebbüs aşamasında kalmıştır şeklinde nitelendirilmiştir- Adli Mercilere suç duyurusunda bulunmaktır.

 

Üçüncü yol da şudur: TFF Statüsünün 64. maddesine dayanılmak suretiyle; “Tahkim Kurulu üyelerinin TFF Yönetim Kurulu tarafından seçildiği, TFF Tahkim Kurulu’ndaki bir üyenin yargılanan tutuklulardan birinin avukatı ile ortak bir davayı takip ettiği, Tahkimdekilerin TFF’ de ki yöneticilerin şahsi davalarında avukatlık yaptığı, Tahkim Başkanı’nın şike ve teşvikle ilgili disiplin soruşturmasına dair görüşünü Tahkim’e atanmadan evvel açıklamış olduğu, bağımsız olduğu söylenen Tahkim’in kararını ne zaman açıklayacağının basın mensupları tarafından günler öncesinden bilindiği, bir kısım camia üyeleri ile siyasetin kişilerle kurumlar ayrılsın ve şike teşebbüste kalmıştır-sahaya yansımamıştır telkinlerinin sonucunda bu telkinlerle birebir örtüşen kararların alındığı, siyasetin futbola karıştığı” gerekçeleriyle Tahkim’in bağımsız olmadığından bahisle her ne kadar statüde CAS yetkisiz gösterilmişse de CAS’a gidilebilir ve Tahkim Kurulu kararının kesinliği ortadan kaldırılabilir. Bu yol da mutlaka denenmelidir.

 

Ayrıca, UEFA bu kararların kabul edilemez olduğu ihtarında bulunabilir. Bu ihtara rağmen TFF kararlarında diretirse; ülkeye topyekun ceza verebilir. Galiba, 5 yıl gitmesek ne olur adına, TFF’ nin istediği de bu!

 

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Spor