Antalya'da TÜFAD ile Avrupa Futbol Antrenörleri Dernekleri Birliği'nin (AEFCA) ortaklaşa düzenledikleri, ''Futbolun Gelişimi: Bugün ve Yarın'' konulu 32. AEFCA Sempozyumu'nda ''Futbolun Gelişimi'' başlıklı sunum yapan TÜFAD Onursal Başkanı Özkan Sümer, futbolda atakların çok tartışıldığını söyledi.

Savunmada kazanılan topu elverişli bir biçimde aktarmanın önemine değinen Sümer, atakların bir kişinin becerisine terk edilmemesi gerektiğini kaydetti.

Günümüz futbolunda baskının çok önemli olduğunu belirten Sümer, şöyle konuştu: "Takımların oyun içinde yaptığı baskı, durumsal değil, takımsal değer olarak yerleşmeye çalışılmalı. Baskıda dağılım ve sıkıştırma çok önemli. Baskının etkisizleştirilmesinin en önemli yolu ise, baskıya baskı ile karşılık vermek.

Bir diğeri de baskıda devamlılıktır. Baskı kesintiye uğrarsa rakibin işine yarar. Baskının oluşturulmasının şekli de önemli unsurlardan biridir. Bana göre taktiksel olarak üç değer var: Sayısal, biçimsel ve eylemsel yeterlilik. Bunların bir tanesi olmazsa sorun yaşanır.''

Futbolun dinamik bir yapı kazanmasının oyuncuların rollerini de değiştirdiğini anlatan Sümer, oyunculara top kazanmak, top kullanmak ve gol atmak gibi roller verildiğini, futbolcuların artık çok yönlü olması gerektiğini ifade etti.

-''Oyun felsefesini değiştirmek gerekir''-
Takımların, oyunun gidişatına ve sonuç ihtiyacına göre oyunun kurgusunu değiştirdiğini, ayrıca oyuncu değişiklikleri ile de geçişleri ve uygulamaları etkinleştirmeye çalıştığını belirten Sümer, ''Bazen en etkili oyuncunuzun bile bazı maçlarda etkisiz kaldığı oluyor. Bu durumda yapılan değişiklikle oyun felsefesini değiştirmek gerekir'' diye konuştu.

Bazı takımlarda duran toplarda savunma oyuncularının topa sırtlarını döndüklerini ve topu takip etmediklerini anlatan Özkan Sümer, bu nedenle de duran toplarda gol olma olasılığının arttığını, iyi bir çalışma ile bu sorunun ortadan kalkabileceğini söyledi.

Sümer, futbolda çok uygulanan çizgi savunmasının iyi organize edilmiş hareket zamanlaması karşısında oldukça sorun yaşadığını da vurgulayarak, ''Bir takımda atak ve savunmadaki etkinliğinin en yüksek değeri takım bütünlüğüdür. Takımsal bütünlük aynı zamanda her durumda yardımlaşmanın da değişmez değeridir'' dedi.

Bir takımın atak yaparken güvenliğini zaafa uğratmasının, gol atmasını değil, gol yemesini kolaylaştırdığını belirten Sümer, savunmada kazanılan topların uzaklaştırma değil de atağı yapılandırmak için kullanılması gerektiğini ve oyuncuların bu yönde de kendilerini geliştirmesi gerektiğini kaydetti.

Futboldaki sorunları sıralayan, ayrıca taraftar, futbolcu, yönetim ve teknik direktörün ne istediğini anlatan Sümer, şöyle devam etti:
''Günümüz futbolunda kurumsallaşma, denetim, transfer, üretim, eğitim, kaynak, özerklik, fiziksel altyapı, coğrafi farklılıklar, kültürel aykırılıklar gibi sorunlar mevcut. Günümüz futbolunda müşteri, yani seyirci, sportif başarı, agresif oyun, yeni oyuncular, yüksek tempo, izleme rahatlığı, söz hakkı, ürün zenginliği ve gol istiyor. Yöneticiler, sportif başarı, taraftarın katılımı, müşteri memnuniyeti, gelirlerde yükselme, statların yenilenmesi için devlet katkısı, vergilerin düşürülmesini istiyor. Futbolcular, sportif başarı, alacaklarının aksatılmaması, kariyer, güvenli bir ortam, abartılı bir değer, takımın sponsor değerlerinden yararlanmak, sosyal ve kültürel farklılıklarda sorun yaşamamak istiyor. Teknik direktörler ise, sportif başarı, transferde isteklerinin karşılanması, destek, kariyerini yükseltmek, sorunsuz bir ortam, alacaklarının düzenli ödenmesi ve devamlılık istiyor. Bu değerlere göre, sportif başarı mali güçtür, müşteri mutluluğudur, bütünlüktür, prestijdir, yatırımdır.''

Sportif başarının olması için transferin olması gerektiğini kaydeden Sümer, bir yönetimin transferi bilmediği takdirde diğer bildiklerinin işe yaramayacağını söyledi. Sümer, ''Transferi belirleyen faktörler, ekonomik güç, taraftar beklentileri, medya etkileri, teknik direktör istekleri, başarı heyecanlarıdır. Plansız bir uygulama bir kulübü başarıya değil felakete götürür'' dedi.

Sunumun ardından AEFCA Başkanı Jozef Venglos, Özkan Sümer'e plaket verdi.