Hıncal Uluç hepsini bombaladı

Hıncal Uluç Fenerbahçe’yi hakemleri ve Lig TV’yi bombaladı.İşte Sabah gazetesine verdiği röportaj;Hıncal Uluç; "Aziz Yıldırım her maçın soyunma odasında Fenerbahçe'nin lehine değilse skor hakem fırçalamaya koridora iniyor. Bunu hala federasyon önleyemedi.

Hıncal Uluç hepsini bombaladı

Hıncal Uluç Fenerbahçe’yi hakemleri ve Lig TV’yi bombaladı.

İşte Sabah gazetesine verdiği röportaj;

Hıncal Uluç; "Aziz Yıldırım her maçın soyunma odasında Fenerbahçe'nin lehine değilse skor hakem fırçalamaya koridora iniyor. Bunu hala federasyon önleyemedi. Şimdi Fenerbahçe maçını yöneten hakemlerin artık tarafsız olabileceğine inanabilir misin? Ama tekrar söylüyorum; Yetmez! Fenerbahçe bütün maçlarını kazansa bile şampiyonluğa yetmez. Trabzon'un kaybetmesi lazım. Aykut Kocaman ne diyor "Trabzon'un puan kaybedeceğine eminim. Biz şampiyon olacağız" Bu, şu demek; Trabzon'un puan kaybedeceğini bildiğim gibi bizim kaybetmeyeceğimizi de biliyorum" diyor. Bu sözleri yorumlayan hiç kimse yok Türkiye'de. "Hoca neden bu kadar eminsin?" diyen yok" dedi.

Fenerbahçe, Gaziantepspor'u 1-0 mağlup etti ancak maç sonunda futboldan çok hakem konuşuldu. Alex'in ve Niang'ın verilmeyen penaltısı, Lugano'nun üstünden çıkan forması, Emre Güngör ve Lugano'ya verilmeyen kırmızı kartlar. Maçın ardından Fenerbahçe camiası, MHK ve federasyonu hedef alan açıklamalarda bulundu. Siz bu maçı nasıl buldunuz?

Fenerbahçe, geri kalan maçlarda federasyonu ve hakemi etkilemek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Fenerbahçe-Gaziantep maçında hakemden zarar gören bir taraf varsa bu Fenerbahçe değil Gaziantep olur.

 

Yani, iyi bir hakem, tarafsız bir hakem daha birinci yarı bitmeden Emre'yi ve Lugano'yu oyundan atmalıydı. Tartışılmaz yani. Tartışılmaz net durumlardı. Emre'ye bir sarı kart çıkardı, ikinciyi çıkaramadı. Lugano'nun açık seçik iki kırmızıdan birini görmezden geldi, öbürüne sarı gösterdi. Ve de durup dururken, maç 0-0 iken Murat Ceylan'ı oyundan attı. Karşılaşmayı Gaziantep'ten alıp Fenerbahçe'ye hediye etti. Bu hakeme rağmen Fenerbahçe saldırıyor. Niye saldırıyor? Fenerbahçe çünkü 2 puan geride Trabzon'dan.

Geri kalan maçlarda kendisinin bütün maçları kazanması yetmiyor. Trabzon'un da maç kaybetmesi gerekiyor.

Bu yüzden Fenerbahçe ve Trabzon'un gelecekteki maçlarını yönetecek hakemleri şimdiden baskı altına almaya uğraşıyor. Suçlu iken, güçlü durumda olup, bas bas bağırmalarının sebebi bu. Ama Fenerbahçe bu bağırtısında, gürültüsünde yalnız değil ne yazık ki.

1-Yayıncı kuruluş Lig TV gerek maç yayınları gerek maçtan sonraki yorumları ile Fenerbahçe Televizyonugibi çalışıyor. Sebebi de açık. Galatasaray'ın neredeyse küme düşme haline gelmesi yüzünden büyük decoder kaybına uğradılar. Galatasaraylıların pek çoğu kutularını iade etti. Lig TV aboneliğinden vazgeçti. Şimdi bunun üstüne bir de Fenerbahçe'yi kaybetmeyi göze alamıyorlar.

2- Medya... Ertesi gün gazeteler "Fenerbahçe hakemi de yendi" başlığı ile çıktı.

İnsanda utanma olur. Emre'yi ve Lugano'yu atmayıp Murat Ceylan'ı atan bir hakeme sen teşekkür etmen gerekirken bir Fenerli olarak "Fenerbahçe hakemi de yendi" diye anlattıkları pozisyonun hepsi tartışmalı, bana göre.

 

Devre arasında Aziz Yıldırım, koridora inip hakemi fırçalamayı adet haline getirdi. Yine hakemi fırçalıyor. Yetmiyor, Emre hakemi hakaretle dolu fırçalıyor. İkinci yarıda bu hakemin dengeli maç yönetebileceğini tahmin edebiliyor musun? Sarı kartı olan Emre soyunma odası yolunda hakeme küfür ediyor, hakaret ediyor ve ikinci yarıya çıkıyor. O Emre'yi soyunma odası yolunda ikinci sarı kartı gösteremeyen hakemin artık tarafsız olduğu söylenebilir mi artık? Aziz Yıldırım her maçın devre arasında Fenerbahçe'nin lehine değilse skor, hakem fırçalamaya koridora iniyor. Bunu hâlâ federasyon önleyemedi. Şimdi Fenerbahçe maçını yöneten hakemlerin artık tarafsız olabileceğine inanabilir misin? Ama tekrar söylüyorum; Yetmez! Fenerbahçe bütün maçlarını kazansa bile şampiyonluğa yetmez. Trabzon'un kaybetmesi lazım. Aykut Kocaman ne diyor "Trabzon'un puan kaybedeceğine eminim. Biz şampiyon olacağız"Bu, şu demek; "Trabzon'un puan kaybedeceğini bildiğim gibi bizim kaybetmeyeceğimizi de biliyorum" diyor.

Bu sözleri yorumlayan hiç kimse yok Türkiye'de. "Hoca neden bu kadar eminsin?" diyen yok.

Ceyhun, Trabzon'daki en yetenekli adamlardan biri. İlk 11'e yerleşmesi gereken adamlardan biri. Onu da yok edecek. Dua etsin Burak müthiş bir formda.

Trabzonspor ile Bursaspor karşılaşması Burak Yılmaz'ın attığı golle 1-0 bitti. Bu maçı nasıl buldunuz?

İki takım da çok puan kaybedebilir. Şu ana kadar kaybetmeyişleri şanstır, tesadüftür, hakemdir. Her şey olabilir.

 

Ama bütün ibreler Fenerbahçe'yi gösteriyor. Çünkü; 1- Fenerbahçe'nin silahı çok. 2- Hakemler müthiş baskı altındalar. Çünkü Aziz Yıldırım bu işleri idare etmeyi çok iyi biliyor. Çünkü medya Fener'in organı gibi. Çünkü yayıncı kuruluş, Fener Televizyonu! Bütün bunları bir araya getirince Fenerbahçe avantajlı gözüküyor.

Galatasaray tam 6 hafta sonra Manisaspor deplasmanında 3 puan ile tanıştı. Maçın yıldızı attığı iki golle Arda Turan oldu.

Ben Bülent Ünder'in maçı seyretmediğine kanaat getirdim. Çünkü kendisini yakından tanıyorum. "Bülent hoca futbolu bilmiyor, seyrettiği maçı anlamıyor" diyemem.

Ama yaptığı değişikliklere bakıyorum... Bir adam, takımın en iyi iki oyuncusundan birini mi kenara alır? Maçın sonunda 3-2 iken sahada kalan G.Saray "Kazmaspor!" Topa basan, top tutan bütün adamları kenara aldı. Hakikaten inanamıyorum. Kaybedecek neyin kalmış artık. "3-2'nin üstüne yatacağım" diye bu kadar zavallı bir görüntü vermenin âlemi var mı? Başından sonuna topa vurmayan Stancu ile oynamaya devam ediyor.

Orada Anıl gibi bir genç var. Bırak Anıl dökülsün, Stancu döküleceğine. Ondan sonra adam "Galatasaray'da oynadım" der. Gelecek senelerde faydası olur. Birini kazanırsın.

Onda niye ısrar ediyorsun? Galatasaray'ın orta sahasından top çıkmıyor. Top çıkaran adam yok! Aydın, Arda top taşıyor. Aydın'ı oyundan alıyor. Aydın'ı oyundan aldığın zaman orada oynayacak adam Emre Çolak. Başkası yok. Cana'yı sokuyor. İyice takımı geriye çekmek için. Geçen hafta da böyleydi. Oyuncu değiştirmekte geç kalıyor, değiştirdiği zaman da yanlış değiştiriyor.

O zaman bu hoca bu maçı seyretmiyor mu yoksa hayalinde başka bir maç mı seyrediyor hayretler içinde kalıyorum. Ama yani Galatasaray bittiği için bunları konuşmak da gereksiz yani. Biliyoruz ki gelecek sezon A'dan Z'ye teknik direktöründen başlayarak başka Galatasaraygöreceğiz. Manisa'dan 5yeseler de 5de atsalar fark etmez.

Galatasaray'da kongre hazırlığında belirsizlik sürüyor. Ünal Aysal'ın listesinde ikinci başkanlık krizinin sürdüğü öğrenildi. Adnan Öztürk, Ali Dürüst ve Hayri Kozak'ın 2. başkan olmak istedikleri ama Aysal'ın kimi seçeceği merak konusu! Polat'ın listesindeki durum ise net değil. Böyle bir kongreden çıkacak yönetim Galatasaray'ı bu zor durumdan kurtarabilecek mi?

Ünal Aysal'ın listesindeki sorun Adnan Öztürk, Ali Dürüst ve Hayri Kozak sorunu değil! Öyle bir sorun olduğunu hiç sanmıyorum. Öyle bir istihbaratım da yok zaten. Ali Dürüst'ün öyle bir iddiası da yok. Ben ikinci başkan olayım diye! Çünkü ikinci başkanlık Galatasaray'da önemli değil. İkinci başkanlık protokoler bir makam. Bunlar Galatasaray'ı bilmiyorlar. Galatasaray'da önemli başkanlıklar, asbaşkanlıklardır.

 

Aktif başkanlıklardır. Yani bir kabineyi düşün. Başbakan var, adalet bakanı var, dışişleri bakanı var. Bir de başbakan yardımcısı var. Sen hangisini olmak istersin?

İçişleri bakanı oldun mu, adalet bakanı, dışişleri bakanı oldun mu kadron var, sorumlulukların var! Kim başbakan yardımcısı? Ne iş yapar?

Kırk yılda bir başbakan bir yere gidecek de vekalet edecek. Başbakan yardımcılığı sandalyesiz bakanlık gibi bir şey. Başbakan hangi işi verirse onu yaparsın.

Adalet bakanı oldunmu bütün adalet sana bağlı olur. Dış işleri bakanı oldunmu tüm dış işleri sana bağlı olur. Galatasaray'da önemli olan asbaşkanlıktır. O ikinci başkanlığın bir sorun olacağını sanmıyorum.

Galatasaray'daki asıl sorun şu; Ünal Aysal'ın listesinde tamamen liselilerin hakim olması eğilimi var. Yani Adnan Polat'a karşı yapılan harekat şimdi bir liseciler hareketine dönüşüyor, bu büyük tehlike! Ünal Aysal yönetimi, Adnan Polat yönetiminden daha tehlikeli olabilir Galatasaray'da.

Eğer Ünal Aysal bu liseci sorununu çözemezse. Adı geçen adamlara bak hepsi liseli. Kim var liseli olmayan Ünal Aysal'ın listesinde, durumu kesinleşmiş? Alp Yalman'la neredeyse el sıkışmışlardı, niye ayrıldılar? Ünal Aysal, Alp Yalman'a "Gel futbolun başına geç futboldan sorumlu asbaşkan ol" dedi de Alp Yalman "Hayır" mı dedi? Alp liseli değil! Mesele bu değil. Ya Ünal Aysal bu oyunun içinde. Çok az ihtimal veriyorum.

Benim tanıdığım Ünal bu oyuna gelmez. Ya da çok fena baskı altında. Bunu yaparsa kongre liseciler, lisesizler savaşına döner. O zaman Adnan Polat güç kazanır.

Mesala ben o zaman Adnan Polat'ı desteklerim.

Çünkü Galatasaray'ı bekleyen en önemli tehlike bu lisecinin dazlak kafası. Bunların bütün hayalleri Galatasaray Kulübü'nü Galatasaray Vakfı'na bağlamak.

Yani vakıf liselilerin vakfı. Lisenin bir organı haline getirmek. Yani Ünal Aysal bunlara dikkat etmeli. Aysal'ın listesindeki bütün isimler liseli. Ünal'a "Liseli olmayanları listeye alamazsın" diye şiddetli bir itiraz da var liseci kafalardan!

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler