"Kulüp başkanlarına ceza veriliyorsa MHK Başkanı Sarvan’a niye verilmiyor? O niye ihraç edilmiyor?”

Futbolun 1. derecede kaderini etkileyen unsur hakemler. Kulüpler Birliği’nde de canı yanan feryat ediyor. Şahsen federasyonla ilgili bir şeyler söylemek gerekirse, kesinlikle güvenmiyorum. Federasyona da Merkez Hakem Kurulu’na da. Cumhurbaşkanı, Başbakan eleştiriliyor. Federasyon başkanı veya kurullar eleştirildiğinde hak mahrumiyeti diye bir şey çıkarmışlar, onu veriyorlar. Doğru bir sistem mi bu? Başkanlara ceza veriliyorsa Oğuz Sarvan’a neden ceza verilmiyor? O niye ihraç edilmiyor? Veya federasyona 2 ay girmeme gibi bir ceza niye verilmiyor? Başkanlara ceza veriliyorsa ona da verilsin. Böyle şey olabilir mi? Ben, ‘Federasyona güvenmiyorum’ diyorum, hak mahrumiyeti veriyorlar. Güvenmek zorunda mıyım? Eleştirebilmeliyim. Biz niye eleştiriliyoruz o zaman. Güvenmediğim kişi veya kurum için güveniyorum mu diyeceğim? Susacak mıyım? Benim arkamdaki 20-25 milyon taraftarımda ‘kulübümün hakkını koruman gerekir’ diye talepte bulunuyor, bunun dillendirilmesini istiyor. ‘Demokrasi yoktur kurallar vardır’ diyorsan ve kurullar da herkese aynı mesafede durmuyorsa, o zaman bunun bir eleştirisi gelmeli. Futbolcu sahada hakeme tacizde bulunuyorsa karşılığı kırmızı. Ama benim futbolcuma kırmızı kart gösteriliyor başka oyuncuya aynı pozisyonda aynı ceza uygulanmıyor. Bunu dile getirme hakkım yok mu?

BEN BİLİRİMLE YÜRÜMEZ

Mahmut Özgener’le 3 aydır bir araya gelmedim. Kendisi ile yaptığım toplantılarda tek isteğim oldu. Kuralları herkes için aynı uygulasınlar. Kimseyi kayırmasınlar, büyük-küçük ayrımı yapmasınlar. Olmuyor bir türlü. Bu kadar aleyhime hata olmasa belki ben bu kadar eleştiri almazdım, takımın durumu başka olurdu. Federasyon başkanına ve MHK başkanına ciddi güven erozyonum var, güvenmiyorum. İnanmıyorum bu yönetime. Gerçekten kuralların uygulandığı bir yönetim yok, ben de bundan rahatsızım. Bu tutumu devam ettiği müddetçe Özgener’e güvenmem söz konusu olamaz. Bu işler ‘Ben bilirim ben yaparımla’ yürümez. Federasyon futbolu iyi yönetse, bize kulak verseydi, Milli Takım da burada olmazdı. Değişim olmalı. Ama kim gelmeli şu anda bunu bilmiyorum. Çünkü henüz aday yok. Gelişim için eleştirili olmalı. Arka arkaya 10 maça bakıyorum, hepsinde aynı hatalar var. Geçen sene de aynı olaylar vardı. Sivas’ta başladı. Raporu değiştirdiler. MHK raporu değiştiriyorsa, neyine güveneyim. Hakemlere belki telkin yok ama yanlış yönlendiriyorlar. Organize var mı bilemem. Bilsem tedbirini alırım. Eski hakemler, ‘hakemler mesajı alır’ diyor. Ne demek istiyorlar?

‘YAYINCI AĞLAMASIN’

Hakem atamalarına bakıyorum. F.Bahçe’nin maçlarına 9-10 hakem atanmış. Bize hep ayrı, genç, tecrübesiz hakemler. Vur abalıya örneği. Yayıncı kuruluşun da ağlamaması lazım ‘Decoder satamıyorum’ diye. Lig TV’de Denizli, Merk’in yorumlarını dinliyorum,

sanki başka maç izliyoruz. Onlara sorarsanız hakemler mükemmel yönetiyor! Son örnek F.Bahçe maçı. Özer’in hareketi kırmızı kart değil mi? Baros’un pozisyonuna bakıyorum, kendim taraflı olurum düşüncesiyle hakem hocalarına soruyorum, hepsi de ‘Bariz gol’ diyorlar. 44’te Özer kırmızı görmüyor, kırılma noktası. Nizami golü de saymıyor. Karabük’te 60. saniyede penaltı... İnce kıyım yapılıyor. Bu anlayış Türk futbolunu nereye götürüyor?

‘ÖLÜMCÜL BİR ŞEY’

F.Bahçe’nin son anda kaçırdığı şampiyonluklar ölümcül bir şey. Biz ya kafadan kaybediyoruz ya şampiyon oluyoruz. Aziz bey de ne yapsın gerçekten. Çok ağır bir travma. Bu takımları oluşturmak, mücadeleyi sürdürmek, buralara getirmek büyük özveri gerektiriyor. İnsan hayatının ömründen alıyor. Düşünsenize tam yerinize oturacaksınız, birisi altınızdan sandalyeyi çekiveriyor. Tam felaket. F.Bahçe 2 kez yaşadı bunu.

‘F.BAHÇE’YE KART ÇIKARAMIYORLAR’

Tamam sakatlıklar yaşadık, hakem hataları belimizi büktü, kötü futbol oynadık. Özellikle Rijkaard döneminde o sezonun hazırlığını yapamadık. Şans da yardım etmedi. Rakibin topu direğe çarpıp içeri giriyor, sen vuruyorsun direğe çarpıp dışarı çıkıyor. Ama hakem hataları da hep bize mi denk gelir, arka arkaya mı olur bu hatalar? Düşünmek zorunda kalıyorsun. Soru işaretleri oluşuyor aklında. Birkaç maçta hata olsa anlayabilirim. Bu kadar çok bariz hatayı anlayamam. Kural diyor ki, hakeme vurduğun taktirde cezası kırmızı karttır. Ama hakem çıkaramıyor F.Bahçe maçında. Ne diyeyim, ben nasıl tanımlayayım bunu? Türkiye’de başarılı olmak için o kadar iyi olman lazım ki, hakemleri de yenmelisin. Şimdi de Trabzon maçını seyirsiciz oynayacağız. Aslında seyircisiz oynama ceza limitinde değildik. Biri şişeyi attı diye cezayı biz görüyoruz. G.Saray’a karşı çok kolay cezayı verebiliyorlar.

‘BIRAKMAM İÇİN DAHA 20 YIL VAR!’

Bu sezon kollanan var mı?

-G.Saray doğranıyor. Ligin 1. yarısında Trabzon aleyhine öyle hayati hata olan maç pek hatırlamıyorum. F.Bahçe aleyhine 1-2 tane oldu. 2. yarıda biraz tersine döndü iş. Trabzon aleyhine ciddi hatalar yapıldı. 2. devreki tepkilerinde haklılar.

Aziz Yıldırım Kulüpler Birliği Başkanlığı’nı bırakmalı mı?

Sadri beyin görüşüdür, pek bir şey diyemem. Ama Kulüpler Birliği toplanıp öyle bir sıkıntı

varsa çözer. 4 büyük kulüp başkanından yarısı olmazsa o Kulüpler Birliği çok etkili çalışamaz zaten.

Aysal-Helvacı atışmasını nasıl yorumluyorsunuz?

G.Saray’a gönül veren 2 kişi. Herhalde kulüp menfaatlerini düşünerek kendi aralarında

tartışıyorlardır.

Ünal Aysal kulüpten 10 milyon dolar kazandı mı?

Mehmet Helvacı’nın belgelerini bekleyelim, görelim. Belge vardır, fotokopisini almıştır.

Başkanlığı bırakmayı düşündüğünüz bir tarih var mı?

Bir 20 sene daha geçmesi gerekiyor (Gülerek).

Bu sezon kimin şampiyon olmasını istersiniz?

Bu sorunun cevabı belli.

Hakan Şükür siyasete atılıyor. Düşünceniz?

Hakan akıllı adamdır. Hayırlı olsun, iyi şeyler yapar. Bir de Hakan Şükür dönemini

görürüz. Bakarsınız iyi şeyler olur, negatif yaklaşmamak lazım.

Basınla aranız nasıl?

3-4 kişi G.Saray’ı yönetmeye çalışıyorlar. Eskiden kalma alışkanlıkları var. Buna izin vermedik, vermeyiz. Basın haberciliğini yapsın, eleştiri getirsin ama hiç olmazsa correct davransın, bizle ilgili bari bir tane pozitif haber yazsın. Belki değişiklik olur! Hiç pozitif yön yok mu?