AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, partisinin Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünden 2,5 yıl sonra bu konuyu gündeme getirerek, bu yolla siyaset yaptığını iddia eden tezlerin gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, "Yazıcıoğlu'nun ölümünün aydınlatılması demek, Türkiye'de darbecilerle hesaplaşmak demektir" dedi.

Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının başına gelen talihsiz kaza sonrası AK Parti iktidarının bu konuyla ilgili araştırma komisyonu kurduğuna ve bu konunun aydınlanması için ısrarla konu üzerinde çalışmalar yürüttüğüne dikkat çeken AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, "Vahim kazanın üzerinden 2,5 yıl geçti. AK Parti iktidarı bu konunun tüm detaylarıyla aydınlanması için meydana gelen kazanın başından bugüne kadar çalışmalarını sürdürüyor. Ben de zaman zaman bu yaşanan vahim kazayla ilgili değişik

televizyon programlarına katıldım. Bunlardan birisi Can Dündar'ın programıydı" dedi.

2009 referandum süreci ve sonucunun Türkiye açısından bir milat teşkil ettiğini belirten Özdağ, "Referandum süreci Türkiye açısından kilometre taşıdır. Referandum sürecinde evet oyu kullananlar Türk tarihinin şerefli sayfalarında şerefli şekilde yerlerini almışlardır. Bu evetler çok önemliydi. Türkiye demokrasi ile tanışıyor, ileri demokrasiyle taçlanacak, insan hakları ve özgürlükler konusunda hızla yükselecek, fikir-teşebbüs-inanç noktasında da zirveye çıkacaktı. Referandum bunu sağlamıştır. Ben de bu

referandum sürecinde Sayın İrfan Sönmez'le birlikte başta rol oynayanlardan birisiydim" diye konuştu.

Referandum süreciyle birlikte kapalı kapılar ardındaki hesapların ortaya çıkmaya başladığını aktaran Özdağ, "Benim de bir dönem genel başkan yardımcılığını yaptığım Büyük Birlik Partisi'nin lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümü de aydınlığa kavuşturulacaktır. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölüm nedeni ve kapalı kapılar ardındaki hesaplaşmalar ortaya çıkarsa Türkiye'de aydınlanmayı bekleyen diğer faili meçhuller de ortaya çıkmış olacak. Türkiye'de siyasi cinayetlerin failleri ilk defa ortaya çıkarılmış olacak.

Türkiye'de tüm siyasi cinayetler faili meçhul olarak kalmıştır. Esas üzerinde durulması gereken husus budur" dedi.

"Muhsin Yazıcıoğlu ölümünün aydınlatılması demek, Türkiye'de darbecilerle hesaplaşmak, Türkiye üzerinde kirli emelleri olanlarla hesaplaşmak demektir" diyen Özdağ, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün yaşandığı sıralarda radarların neden çalıştırılmadığını sordu. Özdağ, "Şayet orada bulunan radarlar çalıştırılmadıysa, bu radarlar bozulmadı, bozuldu gibi gösterildiyse, İncirlik üzerindeki radarlarla bu konu aydınlatılmalıdır. Aydınlatıldığı an zaten Muhsin Yazıcıoğlu'nun nasıl ve niçin öldürüldüğü de ortaya

çıkacaktır. Yazıcıoğlu cuntacılar ve darbeciler tarafından, demokrasiyi sindiremeyenler tarafından öldürülmüştür" iddiasında bulundu.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun Türk siyasi hayatının yüz akı olduğunu ifade eden Özdağ, "Yazıcıoğlu ve arkadaşları Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığında çekiç güç uygulamasında hayır oyu vermiştir. Çünkü çekiç gücün altında başka bir suni devlet kurulacağını çok iyi biliyordu Yazıcıoğlu ve arkadaşları. O yüzden Sayın Erbakan ve Çiller'i iktidara taşımışlardır. Kürt raporu hazırlayan kişi, 'Türkiye'de başbakan olamaz' ifadesini kullanmış. 'Türkiye İran olamaz, Cezayir olamaz ama Suriye'de yaptırmayacağız'

diyerek darbecilere mesaj yollamıştır. Muhsin Yazıcıoğlu başkanlığında Büyük Birlik Partisi belki yüzde 1,5 oy almış ama özgür ağırlığı fazla olan bir siyaset adamıydı. AK Parti iktidarı 10 yıldır milletin değerlerine sahip çıkmış, millette AK Parti iktidarına sahip çıkınca Türkiye demokrasiyle tanışıyor, şeffaflığın en doğru yol olduğu ortaya çıkıyor" şeklinde konuştu.