Meclis olağanüstü toplanacak mı ?

Başbakan Ahmet Davutoğlu, muhalefet partilerinin Meclis'in olağanüstü toplanması çağrılarına yönelik, "Olağanüstü oturum üzerinden Türkiye'de birileri terörizmin propagandası diğeri de şehitlerimizin istismarı için Meclis'i bir şov alanı haline dönüştürme

Meclis olağanüstü toplanacak mı ?

Başbakan Ahmet Davutoğlu, muhalefet partilerinin Meclis'in olağanüstü toplanması çağrılarına yönelik, "Olağanüstü oturum üzerinden Türkiye'de birileri terörizmin propagandası diğeri de şehitlerimizin istismarı için Meclis'i bir şov alanı haline dönüştürmek isterlerse bu doğru değil. Ne bilgi isterlerse veririz" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Ahaber canlı yayından gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'yi 1 Kasım'da seçime götürecek geçici hükümette Başbakan olarak görev yaptığını hatırlatan Davutoğlu, "Böyle bir anayasal zorunluluk hükümeti içinde değişik partilerden bakanlar var. Hepimizin görevi Türkiye'yi demokratik seçimlere götürmek. O çerçevede de o normal akış içinde AK Parti kongresi yapılıyor ve yapılacak. Çünkü biz teröre boyun eğmeyiz. Terör istedi diye Türkiye'de olağanüstülük varmış gibi bir tabloya izin vermemiz doğru olmaz" ifadelerini kullandı.

"SEÇİMLER ZAMANINDA YAPILACAK"

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "seçimlerin erteleneceği" yönündeki iddialarına yanıt veren Davutoğlu, "Seçimler de doğru ve zamanında yapılacak. Bu konuda tereddüt oluşturmak isteyenler işte tam da hani Demirtaş'ın açıklamaları... Hayır, seçim zamanında yapılacak, Türkiye bir demokrasi. Biz hepimiz günlük hayat akışını devam ettirirsek teröristlere en büyük zaafı orada verdiririz. Teröristlerin mevcut olduğu yerlerde mücadele kararlı bir şekilde sürecek ama onun dışında olağanüstü hallerle sıkıyönetimlerle Türkiye'nin değişik bölgelerinde sanki normal hayat akışı yokmuş gibi intiba doğmaz. Şuana kadar verdiğimiz mücadele demokratik hukuk kuralları içinde doğru ve etkin bir mücadele" açıklamasında bulundu.

HDP'NİN CİZRE'YE YÜRÜYÜŞÜ

Davutoğlu, Cizre'de yaşananların seçim güvenliğiyle de alakalı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Cizre'nin Nur Mahallesi'nde -adı da güzel, Nur Mahallesi- biz sokakların her birine, oradaki her bir kardeşimize muhabbetle bakarız. Öyle bir hava estiriliyor ki sanki orada mayınlar yoktu, silahlar yoktu, terörist yoktu da devlet bir gün karar verdi, buraya bir operasyon yapmaya. Sanki hayat normal akıyordu da. Oradaki suç unsurlarını ortadan kaldırmak devletin görevi, hayatı normalleştirmek devletin görevi. Niçin hendek kazılıyor, niçin barikatlar kuruluyor, neden yollar mayınlanır, neden damlarda, değişik yerlerde uzun namlulu silahlarla bulunulur? HDP'nin buna cevap vermesi lazım. Cizre'ye yürümek kolay. Yürüyorlar çünkü Türkiye demokrasi. Niçin aynı şekilde Kandil'e yürüyüp de "durdurun bu terörü, bu şeyi durdurun" diye yürüme cesareti gösteremiyorlar. Tek bir sivil kayıp olmayan Cizre'de feryat figan içinde sanki büyük bir kayıp varmış gibi yansıtıyorlar da kızının yanında babası şehit edilen polisimizin kızının çektiği travmayı ya da Dağlıca şehitlerinin olduğu yerlerde "barış istiyoruz" diye seslenmiyorlar, niye teröristlere herhangi bir şey söylemiyorlar? Çünkü burada temel mesele Cizre'deki durumu öğrenmek değil Cizre'deki operasyonun üzerine gölge düşürmek ve oradaki teröristlerin aynen silahlı bir şekilde orada mevcut olmalarına zemin hazırlamak."

"CENAZELERİMİZİ ALAMIYORUZ" İDDİASI

Cizre'dekilerin "cenazelerimiz var, alamıyoruz" iddialarına yanıt veren Davutoğlu, "Küçük bir bebek cenazesinden bahsediliyor. Her bir bebek bizim yüreğimizdir. Bir operasyonda değil normal ölümle ölen... Oraya hastaları, yaralıları almayan giden ambulanslara ateş açılırsa nasıl alınır onlar? Yangın söndürmek için giden araçlara ateş açılırsa nasıl alınır? Cenaze araçları gönderiliyor, ateş açılıyor. Belediye kendi iş makinalarıyla vaktinde o hendekleri kazdıran belediye, cenazeleri almakla da yükümlü. Cenazelere neden alınamıyor? İstanbul'da cenazeyi kim kaldırır, polis mi kaldırır, asker mi kaldırır? Belediye kaldırır. Hangi belediyenin cenaze arabası engellenmiş" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, yaralı teröristlerin bile yakalandıktan sonra tedavisinin yapıldığını ve adalet karşısına çıkarıldığına dikkat çekerek, "Kimseye yargı ve adalet dışında bir davranış sergilenmez ama Cizre Belediye Başkanı'nın işi sağlık ya da yol hizmetine yardımcı olmak değil de iş savaş başlatmaksa "dur orada" denir. Bu ülkeyi kan gölüne çevirtmeyiz. Onun da hukukta hesabı sorulur. Demirtaş önce bunun hesabını versin" dedi.

"SORUŞTURMALARIN HEPSİ AÇILACAK"

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Cizre Belediye Başkanı Leyla İmret hakkında soruşturma açılmasını değerlendiren Davutoğlu, "Hepsi açılacak. Çünkü her gün savaş çığırtkanlığı yapacaklar sonra da terör destekçiliği yapacaklar sonra da sureti haktan görünüp bazı açıklamalar yapacaklar. Bunlar kabul edilebilir şey değil" diye konuştu.

Demirtaş'ın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hakkında açtığı davayı "hukuki değil siyasi" olarak yorumlamasını eleştiren Davutoğlu, "Eğer hukuk saygısı varsa Türkiye'de terörist mevcudiyete karşı bir şey yapması lazım. Demirtaş 6-7 Ekim'de ne yaptıysa onu yapmak istiyor. Aynı kışkırtıcılık. Ama bu sefer -6-7 Ekim'de Başbakanlığımızın ilk günleriydi- orada yaşanılanlara bir daha izin vermeyeceğiz. Daha önce de etkin tedbirler alındı. Daha sonra İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'nda yaptığımız toplantıların hepsinde öyle bir eyleme karşı hangi ilçelerde yeni bir kalkışma olabilir, neler olabilir diye planlamalar yapıldı. Yani tesadüf değil Cizre, Nusaybin, Silvan ve Yüksekova'nın seçilmesi. Bizim de oralarda kamu düzenini sağlamak bir borçtur" ifadelerini kullandı.

"O GÜN ANLADIK"

Selahattin Demirtaş'ın, "Bu savaşın başlamasında, bitmesinde, karar alma sürecinde biz yokuz. Kararlar tamamen Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından alınıyor" yönündeki sözlerini değerlendiren Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:

"O yok ama ona da talimat veren Kandil var. Ona da ne yapması gerektiğini, 7 Haziran'dan sonra Demirtaş'ın yaptığı her açıklama Kandil tarafından düzeltildi, ayar verildi, "sen öyle konuşma böyle yap" denildi. Aynı Kandil, Ceylanpınar'da iki polisimizin şehit edilmesi talimatını da verdi. Aynı Kandi, Adıyaman'da askerimizin şehit edilmesi talimatını da verdi. Aynı Kandil, sırf sakallı diye sıradan vatandaşları DEAŞ diye öldürülmesine neden oldu. Bunlar 7 Haziran'dan itibaren yapılan çağrılara Demirtaş sessiz kaldı, Figen Yüksekdağ destek verdi, "silahlanma vaktidir" dedi, silahlı ayaklanma çağrısında bulundu. Kim başlattı bu savaşı, Cumhurbaşkanımız mı başlattı, ben mi başlattım? Eğer iki polisimiz Ceylanpınar'da şehit edilmeseydi bu kararı alır mıydık? O gün biz DEAŞ'a karşı ne yapılacağı kararını almak için Güvenlik Zirvesi'ni çağırdım. O gün Ceylanpınar'dan bu haber geldi. Anladık ki bu terör örgütleri birbirine düşman gibi gözükseler de Türkiye'de zaafiyet oluşturmak için neredeyse koordineli faaliyet yöneliyorlar."

MECLİS'İN OLAĞANÜSTÜ TOPLANMASI ÇAĞRISI

Başbakan Davutoğlu, siyasi partilerden gelen Meclis'in olağanüstü toplantıya çağırılması çağrısına ilişkin, "Daha önce bu konuda Meclis'te görüşme yapıldı. Şu anda böyle bir ihtiyaç yok. Meclis'ten tezkere alındı. Sayın Kılıçdaroğlu ile mesela biz, kendisinin talebi üzerine Çankaya'da görüştük ve ben kendisine bütün detaylı bilgiyi verdim. Şunu da söyleyeyim, "koalisyon ortağı olmuş olsaydık zaten bunlara vakıf olacaktınız" dedim, anlattım. Ama eğer MHP ya da HDP, olağanüstü oturum üzerinden Türkiye'de birileri terörizmin propagandası diğeri de şehitlerimizin istismarı için Meclis'i bir şov alanı haline dönüştürmek isterlerse bu doğru değil. Ne bilgi isterlerse veririz" dedi.

"Buna MHP ve HDP dahil mi?" sorusu üzerine Davutoğlu, "HDP bilgiyi bizden daha önceki dönemlerde eğer demokratik bir davranış içinde olsa alırdı. Onun herhalde bilgi talep edeceği yerler farklı yerlerdir. Ama MHP madem ki böyle bir ihtiyaçta biz bunların hepsini sağlarız. Nitekim operasyonların başladığı gün ben Sayın Bahçeli'yi de aradım, Sayın Kılıdaroğlu'nu da. Gönderdik, heyetler de gitti, bilgilendirdi. Bu konuda biz hiç çekinmeyiz, her türlü paylaşırız. Ama Meclis üzerinden toplumsal anlamda bir olağanüstülük algısı oluşturmak doğru değil" değerlendirmesinde bulundu.

"CEZAYI YARGI VERİR"

"Teröre tepki yürüyüşleri" kapsamında HDP Genel Merkezi ve bazı basın yayın kuruluşlarına yapılan saldırılarla ilgili konuşan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Hemen o gece uzun bir tweet açıklaması yaptım. Buradan bir kez daha vatandaşlarıma seslenmek istiyorum, Türkiye bir demokratik, hukuk devletidir. Demokratik, hukuk devletinde cezayı yargı verir. Yargıya da suçluyu güvenlik birimleri teslim eder. Eğer herkes kendi cezalandırmasını kendi yapmaya kalkar hele hele kolektif bir suç algısıyla, bütün bu olaylarda hiç suçu olmayan Doğulu ya da Kürt diye bir vatandaşlarımıza saldırı gerçekleşirse işte o zaman teröristlere en büyük yardım yapılmış olur. Bizim Doğulu Batılı, Kuzeyli Güneyli, Kürt Türk, Alevi Sünni bütün vatandaşlarımız eşittir, eşit haklara sahiptir. Bu çerçevede herhangi bir provokasyona katılınmaması çağrısında bulunuyorum."

Basın organlarına yapılan, Sabah'a Hürriyet'e yapılan saldırılar doğru değil. Her anlamda eleştiri getirilebilir ama basın, sivil toplum, parti binaları, kamu binaları, yol emniyeti... Bunlar hiçbir şekilde ihlal edilemez" dedi.

Başbakan Davutoğlu, anamuhalefet partisi CHP'nin "sağduyu" çağrısını olumlu bulduğunu, herkesin bu çağrıda bulunması gerektiğini belirtti.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler