Çiçek yeni yasama yılını değerlendirdi

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, bu yasama yılında TBMM Başkanlığı’na yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında 156 Başbakanlık tezkeresinin geldiğini belirterek, 23 tezkerenin istem üzerine, 135 tezkerenin ise milletvekillerinin üyeliğinin sona ermesi sebe

Çiçek yeni yasama yılını değerlendirdi
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, bu yasama yılında TBMM Başkanlığı’na yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında 156 Başbakanlık tezkeresinin geldiğini belirterek, 23 tezkerenin istem üzerine, 135 tezkerenin ise milletvekillerinin üyeliğinin sona ermesi sebebiyle Başbakanlığa iade edildiğini açıkladı.
 
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında 24. Dönem 4. yasama yılı faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çiçek, yaptığı konuşmada, esas itibarıyla Türkiye’nin gündeminin çok farklı olduğunu belirterek, TBMM olarak üzerlerine düşen görevleri yapmak durumunda olduklarını söyledi. Tüm parlamentoların üç temel görevinin olduğunu anlatan Çiçek, "Buna ilaveten bizim 4. görevimiz var. Birincisi yasa yapma, ikincisi denetim yapma, üçüncüsü parlamenter diplomasi, dördüncü gündemimiz bazı sarayların TBMM’ye bağlı olması nedeniyle bu kültürel mirasın korunması gibi bir özel sorumluluğumuz var" dedi.
 
Meclis’in yıllık faaliyetiyle ilgili kitapçığın dağıtıldığını anlatan Çiçek, 24. dönemde ’nelerin yapıldığına’ dair yasa ve denetim faaliyetiyle ilgili birçok rakamın olduğunu ifade etti. 24. dönemde bir önceki dönemlerde olmayan sıkıntıların yaşandığını belirten Çiçek, "Gündem konuları yaşadık. Meclis’in yasama ve denetim faaliyetlerini, parlamenter diplomasi faaliyetlerini sürdürebilmesi bakımından da yaptığımız çalışmalar var. Meclisimizin vatandaşla bütünleşmesi için yaptığımız bir kısım özel çaba ve gayretler var" ifadelerini kullandı.
 
"Birinci görevimiz yasama faaliyetidir" diyen Çiçek, "Ülkemizin ihtiyacı olan kanunların çıkarılması, kuralların konulması, bu alanlarla ilgili düzenlemelerin yapılmasıdır. Bugüne kadar 1 Ekim 2013 tarihinde başlayan ancak hazırlık ve baskı çalışmaları nedeniyle verilerini ancak 10 Eylül 2014 tarihi itibarıyla yapacağım 24. dönem 4. yasama yılı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en temel kurumu olan TBMM’nin millet adına yürüttüğü yasama, denetim ve temsil parlamenter diplomasi görevleri açısından yoğun geçen bir yıl olmuştur. Bu vesileyle Meclis çalışmalarına katkı sağlayan siyasi partilerimizin genel başkanlarına, Meclis başkanvekillerimize, başkanlık divanı üyelerine, komisyon başkalarına ve üyelerine, milletvekillerimize, sivil toplum kuruluşlarına, vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.
 
Çiçek, "1 Eylül 2013 ve 10 Eylül 2014 tarihleri arasında başkanlığımıza 173 kanun tasarısı gelmiştir, 47 tasarı kanunlaşmış, 151 tasarı genel kurul gündemine girmiştir. 10 Eylül 2014 tarihi itibarıyla 101 tasarıyla ilgili komisyonlarda, 297 tasarı ise genel kurul gündeminde bulunmaktadır. Ayrıca bu dönemde 647 kanun teklifi gelmiş 175 teklif kanunlaşmış, 186 teklif ise genel kurul gündemine girmiştir. 2 bin 52 teklif ilgili komisyonlarda, 11 teklif ise genel kurul gündeminde bulunmaktadır. Bu yasama yılında bazı kanun ve tasarıları birleştirmek suretiyle 58 kanun kabul edilmiş, 24 TBMM kararı da alınmıştır" diye konuştu.
 
Bu yasama yılında TBMM Başkanlığı’na yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında 156 Başbakanlık tezkeresinin geldiğini anlatan Çiçek, 23 tezkerenin istem üzerine, 135 tezkerenin ise milletvekillerinin üyeliğinin sona ermesi sebebiyle Başbakanlığa iade edildiğini ve 10 Eylül 2014 tarihi itibarıyla 964 dokunulmazlık dosyasının ilgili komisyonda bulunduğunu belirtti.
 
"EN FAZLA KANUN ÇIKARAN PARLAMENTO BİZİM PARLAMENTOMUZDUR"
 
"Zaman zaman Meclis çalışmalarıyla ilgili yapılan değerlendirmede bir hususu kamuoyunun gündemine getirmiştik" diyen Çiçek, "İleri demokrasi ülkeleri içerisinde en fazla kanun çıkaran parlamento bizim parlamentomuzdur. Hatta zaman zaman dedik ki ’Meclis kanun fabrikasına döndü’. Bunun sebepleri üzerinde kısaca bilgi vermek istiyorum. Neden biz çok kanun çıkarıyoruz ya da her türlü sorunu neden kanunla çözmek gibi bir yöntemi tercih ediyoruz? Tabiatıyla yeni ihtiyaçlar yeni düzenlemeleri gerektirir. Eski kurumlar ya da eski kurallar günün ihtiyaçlarına cevap vermiyorsa yeni kurallar koymak, mevcut kuralları gözden geçirmek gerekiyorsa yeni kurumlar kurmak parlamentoların görevidir. Dolayısıyla çıkardığımız yasaların önemli bir kısmı ihtiyaçtan kaynaklanıyor, ihtiyaç var onun için bu yasaları çıkarıyoruz. Bu temel ihtiyaçların başında Türkiye’nin AB ile müzakere süreci geliyor. Türkiye, AB’ye tam üye olmak istiyor. Kendi mevzuatını AB standartlarına uygun hale getirme mecburiyetindedir, onu da ulusal program olarak yayınlamakta, zaman zaman da güncellemektedir ki. O nedenle ki kendi mevzuatımızı AB standartlarına uygun hale getirmek söz konusu olduğunda yasaların önemli bir kısmında köklü değişiklikler yapmak icap ediyor. Bu, bazen temel yasaların tümünü değiştirmek şeklinde tecelli etti geçmişti. Bazılarında ise yürürlükteki kanunların birkaç maddesini değiştirmek icap etti. Onun içindir ki her bir kanundaki değişikliği ayrı bir kanun değişikliği olarak Meclis’e sevketmek icap ettiğinde bu müzakere sürecine olumlu katkı sağlayamayacağı için bir zaruret sebebiyle uyum paketleri olarak çözüme kavuşturulmaya çalışıldı, uyum paketleri adı altında yasalar çıkarılmış oldu. Dolayısıyla TBMM’nin çok sayıda kanun çıkarmasının birinci haklı ve zaruri sebebi budur" ifadelerini kullandı.
 
İkincisini ’hükümet programı gereği’ olarak açıklayan Çiçek, "Hükümetler topluma vaatlerde bulunuyor. Hükümet programında vaat ettiği hususların yasaya talif eden kısımlarını yasa çıkarmak suretiyle karşılamak mecburiyetindedir. Bunun içindir ki hükümet programının icabı olarak yasalar Meclisimize geliyor. Bunlar olumlu açılardan Meclis’in gündemine gelen kanun tasarılarıdır. Ancak yakın siyasi tarihimiz açısından üzerinde durmamız gereken birkaç husus var. Bunlar da neden bu kadar yasa çıkarmamamız gerektiği halde çıkarmak durumunda olduğumuz şeklinde değerlendirebilirsiniz. Bunlardan bir tanesi bürokratik kalitedir. Kanun yapım süreçlerinde yeteri kadar üzerinde durulamadığı için o alanı kapsayan ihtimallerin tamamı kanuna dercedilemediği için bir kanunu çıkarıyoruz, sonra kısa bir süre sonra bu kanunun eksiklikleri ortaya çıkıyor. Ondan sonra bir defa daha kanunda değişiklik yapıyoruz, dolayısıyla bürokratik kalite, yasama kalite ciddi ölçüde tesir ediyor” diye konuştu.
 
Çiçek, "Neden çok kanun çıkarıyoruz, bu kadar teferruatlı kanun çıkarıyoruz? 10 maddeyle düzenlenmesi mümkün olan bir alan bazen 30 maddeyi, 50 maddeyi buluyor. Bunun da sebebi, Türkiye’nin siyasi tarihinde geçirmiş olduğu bir kısım merhalelerle alakalıdır. Geçmiş uygulamalardan kaynaklanan bürokrasideki endişe bu kadar kanun, çok maddeli kanun çıkarmayı zaruri kılıyor. Bürokrasinin gözü teftişten korkmaktadır, ’Ne olur ne olmaz başıma iş gelir mahkemeye giderim aklına ne gelirse bunu kanun haline getirmeye çalışıyor. Bu da yasama kalitesini olumsuz etkiliyor. Tüzüklerle, yönetmeliklerle düzenlenmesi gereken husus kanun hükmü haline getiriliyor o zaman, TBMM içeriğine baktığımızda sadece yasa yapmıyor ikincil mevzuatı da kendisi çıkarmak gibi bir durumla karşı karşıyadır. Bu da geçmiş uygulamaların ortaya çıkardığı olumsuz bir tablodur" diye konuştu.
 
Türkiye’de taşların yerli yerine oturtulamadığını anlatan Çiçek, "Demokraside üç tane erk var, yasama, yürütme, yargı. Bu üçünün barış içinde olduğu dönem son derece sınırlıdır. Kuvvetlerin birbirlerinin görev alanına müdahaleleri ve zaman zaman kamuoyu önünde yaptıkları tartışmalar ister istemez yasama faaliyetine olumsuz yönde etki etmektedir. Özellikle yürütme ile yargı arasındaki sıkıntılar geçmişti, yargının yerindelik denetimi yapmak, yargının hukuksal denetim yapmak yerine, yerinden denetim yapmak gibi bir yola sapmış olmasının sonucu olarak yürütme organı da birçok hususu ikincil mevzuatla düzenlemek yerine kanun çıkarmak şekliyle soruna çözüm bulmaya çalışmaktadır. Ümit ederiz ki yargı hukuksal denetimi yaparsa, erkler birbirinin görev alanına müdahale etmezse teftiş, açık aramak, insanları mahkeme önüne çıkarmak gibi bir anlayıştan kurtulur, yol gösterici bir yola gidilebilirse, belli görevleri yapan yasama süreçlerine katılan bürokratlar da ’aman ne olur ne olmaz başıma bir iş gelir’ diyerek kanun içine boca etmeye çalışmazsa o zaman TBMM bu kadar yasa çıkarmak mecburiyetinde kalmaz. O zaman çıkarılan kanunlar da daha sağlıklı olabilir" şeklinde konuştu.
 
Yasama organı olarak üzerinde durulması gereken diğer bir hususun denetim faaliyetleri olduğunu belirten Çiçek, bunun birincisi kadar önemli bir faaliyet olduğunu ve yasama organının etkin bir denetim yapamaması durumunda demokrasi açısından sıkıntıların olacağını ifade etti. Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Geçmiş dönemlerle ilgili mukayese yapıldığında 24. dönemde denetim faaliyetleri açısından ciddi bir artışın olduğunu görmek mümkündür. Bu yasama yılında bin 474 sözlü soru önergesi verilmiştir, bu önergelerden 65’i cevaplanmış olup, bin 280 önerge Genel Kurul gündeminde bulunmaktadır, 129 önerge ise işlemdedir. Demek ki verilen önergelerin çok az bir kısmı cevaplanma imkanı bulunabilmiştir. Bu dönemde 22 bin 63 yazılı soru önergesi verilmiş, 3 bin 636 yazılı soru önergesi süresi içinde, 5 bin 834 yazılı soru önergesi süresi geçtikten sonra cevaplandırılmış, süresi geçtikten sonra cevaplandırılanlar hariç olmak üzere 8 bin 720 yazılı soru önergesi gelen kağıtlar listesinde yayınlanmış, bir önerge geri alınmış olup, 3 bin 872 önerge ise halen gündemdedir, işlemdir.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Siyaset