Başbakan Davutoğlu, Kılıçdaroğlu İle Yaptığı Görüşmeye İlişkin Konuştu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bugün yeni anayasa çerçevesinde yaptığı görüşmeye ilişkin, "Tabuları bir kenara koyalım, nerede anlaştığımıza bakalım. Anlaştığımız zemin içinde, hiçbir kısıtlama ve önyargı olmaksızın, Tü

Başbakan Davutoğlu, Kılıçdaroğlu İle Yaptığı Görüşmeye İlişkin Konuştu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bugün yeni anayasa çerçevesinde yaptığı görüşmeye ilişkin, "Tabuları bir kenara koyalım, nerede anlaştığımıza bakalım. Anlaştığımız zemin içinde, hiçbir kısıtlama ve önyargı olmaksızın, Türkiye için hangi sistem doğruysa siz de teklifinizi koyun biz de koyalım ve tartışalım" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu ile bugün yeni anayasa çerçevesinde yaptığı görüşmeye ilişkin bilgi veren Davutoğlu, "Yanlış bir kanaat var, siyasi partiler birbirlerinin hasımlarıymış gibi. Siyasi liderler mutlaka bir sert dil kullanmaları gerekirmiş gibi. Siyasi rakibiz doğru çünkü aynı seçmen tabanından oylar istiyoruz. Hiçbir zaman demokrasilerde siyasi partiler ve siyasi liderler birbirleriyle hasım gibi görmemeliler, gerektiğinde oturup konuşabilmeliler, belli bir seviyeyle eleştiri yapabilmeliler, desteklemek gerektiğinde de birisi doğru söz söylediğinde doğru söz söylüyor demekten çekinmemelidir. Yeni bir gelenek başlatması itibarıyla önemli görüyorum. Bundan sonra da her Başbakan görev aldığında kendi perspektifini muhalefet liderlerine kendisinin perspektifini anlattıktan sonra belli konularda işbirliği imkanlarının araştırılması ülkenin menfaatinedir. Bazı gerilimlerin düşmesini sağlar, toplumda şu veya bu kitleye oy verenlerin birbiriyle daha sıcak, daha yumuşak bakmasını sağlar. Tepede çatışma arttığı zaman tabanda o kesimlere oy verenler arasında da soğukluk yayılması normaldir. Bu görüşmeyi o bakımdan önemli görüyorum. Sayın Bahçeli ile de görüşeceğim. Her şeyden önce verilen mesaj açıktır. Biz, oturup bunları değerlendirebiliriz. Sayın Kılıçdaroğlu ile ekibiyle de sıcak bir ortamda cereyan etti. Tabii ki farklı görüşlerimiz var, ben sizin kanaatinize katılmıyorum dediğimiz çok vesileler oldu ama nihayetinde hepimiz bu ülkenin iyiliği için çalışıyoruz. İktidar demokrasilerin nasıl bir ülkenin olmazsa olmazıdır, muhalefette öyle. O bakımdan çok faydalı bir görüşme oldu. Ben zihnimdeki konuları birer birer kendileriyle paylaştım. Böyle bir geleneği başlatmak için böyle bir girişimde bulundum dedim. Ümit ederim önümüzdeki 4 yıl içinde de bu anlayış devam eder. Gerek üslup gerek muhtevada belli bir seviyeyi yakalamak ümit verici bir gelişme olur" ifadelerini kullandı.

Anayasanın bir mutabakat meselesi olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Toplumun genelinin mutabık olmadığı bir anayasa toplum tarafından kolay kabul edilmez ya da kabul edilse dahi sürdürülebilir olmaz. Ben 380 milletvekiline de sahip olsaydım yine bu görüşmeyi anayasa bağlamında yapardım. Mümkün olan en geniş mutabakatı sağlamak itibarıyla bir ortak zemin olabileceği kanaatindeyim. Farklılıklarımız var, mesele sadece anayasa meselesi değildi ama anayasa bağlamında da ele aldığımızda ben kendi perspektifimi paylaştım. O da kendi perspektifini anlattı" dedi.

"ANAYASANIN RUHU ÖNEMLİ"

Başbakan Davutoğlu, anayasanın ruhunun önemli olduğunu belirterek, "Anayasanın iskeleti kurumlar arası ilişkiyi tanımlar. Ruhu ise insan devlet ilişkisine, insana nasıl bakıldığıyla tanımlanabilir. Ben her bir anayasa ile ilgili genel kanaatimi de paylaştım. Öyle bir anayasa yapalım ki bugünkü konjonktüre bağımlı olmasın yani kişiselleştirmeyelim. Sayın Cumhurbaşkanımız, ben ya da başkaları üzerinden değil, hepimiz. Nihayet 40 yıl sonra muhtemelen hiçbirimiz bu dünyada bu ülkede olmayacağız, o zaman dahi yaşayabilir bir anayasa yapmak lazım" diye konuştu.

"BİZİM KANAATİMİZ ANAYASA REVİZYONU DEĞİL, ÇÜNKÜ ÇOK REVİZE EDİLDİ BU ANAYASA"

12 Eylül Anayasası'nın üzerinden 33 yılın geçtiğini anlatan Davutoğlu, "Bugün, bu anayasa ile yaşanamayacağını da söylüyoruz. Kendisine de söyledim. Mutabık kaldığımız hususlardan birisi 12 Eylül darbesiyle gelen anayasal ve yasal hukukun tümüyle kaldırılması ve ciddi bir darbeden arındırılmış sivil bir siyasete geçiş. Bunlar anayasadır, Siyasi Partiler Kanunu'dur, Seçim Kanunu'dur. Bütün bunlar çerçevesi. Önemli olan esasta anlaşmak. Esas da şu, bu anayasa değişmeli. Bizim kanaatimiz anayasa revizyonu değil, çünkü çok revize edildi bu anayasa. Biz yeni bir anayasa, gerçek anlamda reform niteliği taşıyan anayasa reformu istiyoruz. İkinci husus ki orada da geniş bir toplumsal taban olduğu kanaatindeyim. 12 Eylül Anayasası devleti esas alan, devleti tanımlamadan yukarıda bir yerde görüp vatandaşı devlete göre tanımlayan ve bu anlamda da temel hak ve hürriyetlerden hareket eden bir anayasa olmaktan çok özgürlükleri verdikten sonra kısıtlayan detaycı bir anayasa" dedi.

Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz öyle bir anayasa yazalım ki devleti esas alsın. Devlet dediğimiz şey, bizim meselemizdir. Devleti, biz insanlar ve vatandaşlar olarak biz yönetiriz. Öyle bir şey var ki anayasada devlet var bir yerde, ulaşamadığımız, biz de ona uymak durumundayız. Hayır, devleti biz tanımlayacağız. Temel hak ve hürriyetler konusunda hiçbir kısıtlamanın gelmediği az, öz ve net bir anayasa. Yine herhangi bir şekilde gücün tekelleşmediği, güçler ayrılığı prensibinin en iyi şekilde bir anayasa. Bu sadece yürütmede gücün Başbakan ya da Cumhurbaşkanında gücün birikmesi değil. Yargıda da güç tekelleşmeyecek, bürokraside de güç tekelleşmeyecek. Gücün tek meşruiyet kaynağının halk olduğunu, halkın onayını almamış hiçbir mekanizmanın meşruiyet kazanamayacağı bir yapı öngörüyorsak, bunu verecek bir anayasa. Şimdi anayasanın ruhu bu."

"TABULARI BİR KENARA KOYALIM"

"Anayasanın iskeletine gelince, bu ruhu gerçekleştiren, bu ruhu teminat altına alan bir yürütme biçimini tartışalım" diyen Davutoğlu, "Yani, Başkanlık sistemi bu ruhu hayata geçiriyorsa doğrudur. Parlamenter sistem bu ruhu hayata geçiriyorsa doğrudur. Başkanlık sisteminde bu ruhu iskelet halinde hayata geçiren örnekler de vardır, parlamenter sistemde. Burada şu argüman geliyor. Bizim 150-200 yıllık bir parlamenter geçmişimiz var ama 200 yıllık parlamenter sisteme baktığımızda bizde aslında parlamenter sistem uygulanmadı. Ülkenin seçilmiş başbakanın yüce divana çıkarıldığı dönemlere mi parlamenter sistem mi diyeceğiz? Bugünkü sistem parlamenter sistem de değil. Bizim teklifimizi de açık bir şekilde Sayın Kılıçdaroğlu'na söyledim, eğer bu şekilde evrildikten sonra siyasal sistem, doğru olanın başkanlığa geçmek olduğunu, Başkanlık Sistemi'ni de bu ruha şekilde tanımladığımızda iddia edildiği gibi diktatörlüğe otoriter yapıya dönüşmeyeceğini. Ama bu ruha sahip olmazsa, parlamenter sistem de buna dönüşebilir. Parlamenter sistemden kaynaklanan otoriter yapılar da vardır yani Hitler Almanyası parlamenter sistemden doğdu. Dolayısıyla, tabuları bir kenara koyalım, nerede anlaştığımıza bakalım. Anlaştığımız zemin içinde, hiçbir kısıtlama ve önyargı olmaksızın, Türkiye için hangi sistem doğruysa siz de teklifinizi koyun biz de koyalım ve tartışalım" ifadelerini kullandı.

"YANLIŞI GİDERMEK İÇİN ÇÖZÜM YOLU DÜŞÜNELİM"

Davutoğlu, "12 Eylül Anayasası ile devam etmeyeceğiz" diye anlaşmışsak herkesin kendi çözümünü ortaya koyması lazım, sonra da bunu tartışmamız lazım. Bugün mutabık kaldığımız hususlardan birisi, yöntemi de ifade ettim. 2007 seçimlerinden sonra AK Parti olarak biz bir anayasa çalışması yaptık. AK Parti'nin teklifi olarak kamuoyuna açtık. 2011'de bütün partilerin eşit katılımıyla mutabakata dayanarak yol alınacak bir anayasa uzlaşma komisyonu oluşturuldu, orada da netice alınamadı, 60 maddede mutabakat sağlandı. Şimdi, mutabık kaldığımız Sayın Kılıçdaroğlu ile. Anayasa Uzlaşma Komisyonu aldığı yerden çalışmalarını süreli olarak, 6 ay gibi 3 gibi geri kalan çalışmayı sürdürsün ve ulaştığı sonuçları bize aktarsın. Bu çalışmayı yaparken biz Başkanlık sistemi ile kanaatler ve modelimizi gündeme getiririz. Eğer, CHP başka bir şey teklif ediyorsa parlamenter sistem bağlamında, o da kendi teklifini sunar. Nihayette CHP'nin rahatsız olduğu Başkanlık Sistemi'nden veya diğer partilerin neyse, bunu tartışalım. "Şurada başkanlık sisteminin yanlış olduğunu düşünüyoruz" dedikleri yerde gerekirse o yanlışı gidermek için çözüm yolu düşünelim" dedi.

"BÜTÜN DARBE İZLERİNİ SİLEN BİR ANAYASA YAPALIM"

"Anayasanın bazı maddeleri var ki o parlamenter sistemde de aynıdır" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Parlamenter sistemde öyle veya böyle, gösteri hakkı, mülkiyet hakkı, basın özgürlüğü. Bunlar, parlamenter sistemde olsa, bunlar hangi sistemde olursa olsun geçerli. Yönetim sistemini tanımlayan paragraflarla ilgili maddeler ve ruhu iyice oturduktan sonra anayasanın, bu sefer oturur konuşuruz, bu ruha uygun bir iskeleti inşa edelim. Biz başkanlık sistemini doğru görürüz, bunun eksikliklerini giderecek şeyleri diğer partilerden duymak isteriz. Onlar bir sistem getiriyorsa onlar da onu getirirler, onu tartışırız ama burada olmaması gereken şey şu konjonktürel bir tartışma yapmayalım. Zaten bütün mesele buradan çıktı. 1876'dan bu yana bizde ki bütün anayasalar tepkisel anayasalar şeklinde ortaya çıktı. Bizim tepkisel olmayan, oturup soğukkanlı bir şekilde, kişiselleştirmeden, dediğim gibi hiçbirimiz baki değiliz hepimiz faniyiz. Bunu ben, Başbakanlık Cumhurbaşkanlığı ilişkisi için de telakki etmeyi zillet olarak görürüm. Keşke biz, 12 Eylül'ü rafa kaldıran, bütün darbe izlerini silen anayasa yapalım. Burada hepimizin bu mirası ortaklaşa yapacağımız yapı oluşturalım. Bu, Sayın Kılıçdaroğlu için de benim için de diğer muhalefet partileri için de bir şereftir" şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler