Diyetteki şehir efsaneleri

'Ekmek yersem kilo alırım'. 'Yemekten hemen önce su içersem iştahım kapanır.' 'Meyveyi istediğim kadar yiyebilirim.' Toplumda kulaktan kulağa yayılan diyet hakkındaki 'doğru' bilinen 'yanlışlar' sağlığı riske atmanın yanı sıra verilen kiloların da kısa bi

Diyetteki şehir efsaneleri

'Ekmek yersem kilo alırım'. 'Yemekten hemen önce su içersem iştahım kapanır.' 'Meyveyi istediğim kadar yiyebilirim.' Toplumda kulaktan kulağa yayılan diyet hakkındaki 'doğru' bilinen 'yanlışlar' sağlığı riske atmanın yanı sıra verilen kiloların da kısa bir zaman sürecinde fazlasıyla alınmasına yol açıyor!

 
Uzmanların uyarılarına rağmen birçok kişi arkadaşlarından aldıkları diyet listeleri veya kulaktan dolma bilgilerle zayıflamaya çalışıyor. Oysa diyet hakkında toplumda yaygın bilinen birçok efsane hem sağlığı riske atıyor hem de verilen kiloların tekrar fazlasıyla alınmasına neden oluyor. International Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Ekin Altın, diyetler hakkında doğru bilinen 10 efsaneyi anlattı.
 
1. YANLIŞ: Ekmek yersem kilo alırım
 
DOĞRUSU: Ekmek bizim için en önemli ve en doğru karbonhidrat kaynağı. Ekmeksiz bir beslenme programı düşünülemez. Tam buğday, çavdar ve tam tahıllı ekmekler hem glisemik kontrolü sağlamaya, hem de enerji ihtiyacımızı karşılamaya yardımcı oluyor.
 
2. YANLIŞ: Limonlu/ sirkeli su içmek zayıflatır
 
DOĞRUSU: "Bunu yersen kilo verirsin, bunu yersen vücudun yağ yakar" diyebileceğimiz bir besin maalesef yok. Limonlu/ sirkeli su içmek bazik etki gösterdiği için vücuttaki asitleri temizlemeye yardımcı oluyor.
 
3. YANLIŞ: Bir öğün atlasam kârdır
 
DOĞRUSU: 'Diyet yaparken ne kadar az yersem o kadar çok ve çabuk kilo veririm' düşüncesi yanlış. İdare edebileceğinizi düşünüp öğün atlamaya kalkarsanız, en fazla bir saat içinde o öğünde yiyeceğinizden çok daha fazlasını bir anda bitirmiş bulabilirsiniz kendinizi.
 
4.YANLIŞ:  Yemekten önce bir bardak su içersem iştahım kesilir ve kilo veririm
 
DOĞRUSU: Yemekten hemen önce su içmek doğru değil. Çünkü su, bazikliğe yakın özelliğinden dolayı midenin asidik yapısını bir miktar nötralize ediyor. Oysa midenin sindirim aşamasında özellikle de proteinlerin sindirimi için asidik yapıda olması gerekiyor. Ayrıca yemek öncesi su içmek mide boşalmasının hızlı olmasına ve bağırsaklara gelen yiyeceklerin hızlı emilimine sebep oluyor. Hızlı emilim kan şekerini de hızlı yükseltiyor.  En doğrusu yemekten 15-20 dakika önce içmek.
 
5. YANLIŞ: Haftada 1-2 kez, 30 dakikalık egzersizler yapmam yeterli
 
DOĞRUSU: Hareketsiz kalmak yerine az da olsa spor yapmak kesinlikle daha iyi. Ancak haftada 1-2 kez 30 dakikalık egzersizler yeterli olmuyor. Mümkünse her gün ya da gün aşırı spor yapın. Spora başlayınca süresinin 60 dakikayı bulmasına özen gösterin. Spor yapmak, metabolizmanın hızlanmasını sağlıyor ve hızlı bir metabolizma dinlenme halinde bile daha fazla kalori yakılmasına neden oluyor.
 
6.YANLIŞ: Şekersiz olduğu sürece sınırsız çay ve kahve içilebilirim
 
DOĞRUSU: Şekersiz çay, kahve içmek bize kalori aldırmaz. Ancak fazla çay ve kahve içerek sıvı ihtiyacımızı karşılıyor gibi düşünmemiz su içmeyi aksatmamıza neden oluyor. Oysa bu içecekler suyun yerini kesinlikle tutmazlar. Aksine çay ve kahve, kafein içerdikleri için fazla miktar tüketildiklerinde diüretik etki göstererek vücuttan sıvı kaybına yol açıyor. Sıvı ile birlikte elektrolitlerin, özellikle de sodyum, potasyum ve klorun kandaki seviyelerinin azalması durumu da ciddi sağlık problemleri oluşturabiliyor. Ayrıca çay ve kahve vücutta asitlenmeyi de arttırıyor. Asitlerin vücutta birikmesi de bağışıklık sisteminde rol alan hücreleri yok ederek hastalıklara çabuk yakalanılmasına neden olan serbest radikallerin oluşmasına yol açıyor. Hücre zarındaki proteinleri yıkarak hücreleri işlev yapamaz hale getirmek gibi ciddi sorunlar da yaratabiliyor.
 
Karaciğer yağlanması yapmıyormuş!
 
Florida Üniversitesi Biyomedikal Bilimlerden Prof. Dr. James Rippe'nin yaptığı araştırmada, şekerin karaciğer yağlanmasına sebep olmadığının kanıtlandığı belirtildi
 
Prof. Dr. James Rippe ve ekibinin nişasta bazlı şeker ve pancar şekeri üzerine yaptığı çalışmaya ilişkin makalesi, ''Journal of Applied Physiology, Nutrition and Metabolism'' dergisinde yayınlandı.
 
Rippe makalesinde, ekibiyle birlikte yürüttüğü çalışmada beslenmede yer alan fruktoz-glikoz içerikli şekerlerin karaciğerdeki yağ oranı ve kas arası yağ dokusu üzerindeki etkilerini araştırdıklarını ifade etti.
Makalede, şimdiye kadar şekerle ilgili yapılan çalışmaların büyük çoğunluğunda insanlara, günlük hayatta tüketilmesinin imkansız olduğu dozlarda şeker yüklemesi yapıldığı, bunun da gerçekçi olmadığı kaydedildi.
Bu anlamda çalışmanın dünyada ''ilk'' olduğu öne sürülen makalede, pancar şekeri ve nişasta bazlı şekerin karaciğer yağlanmasına neden olmadığı bilgisi yer aldı.  
 
İnsanlar üzerindeki tek çalışla
 
Prof. Dr. Rippe, makalesinde, çalışmanın gerçek yaşam koşulları baz alınarak, insanlar üzerinde yapılan ''tek'' çalışma olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
 
''Çalışmada 10 hafta boyunca düşük, orta ve yüksek miktarda şeker tüketimine denk gelecek oranlarda pancar şekeri ve nişasta bazlı şeker ile tatlandırılmış, düşük yağlı süt tüketen 64 birey incelendi. Karaciğer yağ oranı ölçümü 'CT' (Sintigrafi), kaslardaki yağ oranı ise 'MR' (Manyetik Rezonans) görüntüleme yöntemi ile belirlendi. Sonuçlar, günlük enerji ihtiyacının küçükten büyüğe farklı bölümlerinin şekerler yoluyla karşılandığı 3 nişasta bazlı şeker ve 3 pancar şekeri deney grubunda, karaciğer ve kas arası yağ oranlarının 10 hafta sonunda değişmediğini gösterdi.''
 
Prof. Dr. Rippe, gerçek hayattaki tüketim miktarları ve biçimi üzerinden yola çıkıldığında nişasta bazlı şekerin de pancar şekerinin de karaciğer yağlanmasına ve insülin direncine neden olmadığının görüldüğünü ifade etti.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Sağlık