"Millete milliyeti öğretmişiz"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Van'da meydana gelen depremle ilgili, "Kamu kurum ve kuruluşlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin, sağlık kuruluşlarımızın, yerel yönetimlerimizin, arama kurtarma ekiplerimizin, yardım kuruluşlarımızın, güvenlik güçlerimizi

"Millete milliyeti öğretmişiz"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Van'da meydana gelen depremle ilgili, "Kamu kurum ve kuruluşlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin, sağlık kuruluşlarımızın, yerel yönetimlerimizin, arama kurtarma ekiplerimizin, yardım kuruluşlarımızın, güvenlik güçlerimizin ivedilikle bölgeye intikal ettiklerini, edebildiklerini hep birlikte gördük" dedi. Başbakan Erdoğan 23 Ekim Pazar günü Van'da meydana gelen depremde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına, tüm millete sabır ve başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diledi.  

Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğuna söyleyen Başbakan Erdoğan, depremlerle yaşamayı öğrenmek, bu duruma uyum göstermek mecburiyetinde olduğumuzu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, "Zira, depremleri önlemenin, yerkürenin hareketlerini engellemenin, fizik kanunlarını değiştirmenin, böylesi tabii afetlerin önüne geçmenin imkanı bulunmadığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Maalesef, her toplum, her ülke bu acı tecrübeleri yaşıyor, yaşamak zorunda kalıyor. Ancak, bu tecrübelerden dersler çıkarmak, depremin yaralarının sarılmasında en doğru yöntemleri bulmak mecburiyetindeyiz. Nitekim bu son hadisede, geçmişte yaşadığımız acı tecrübelerden büyük oranda dersler çıkarıldığına, geçmişteki hataların tekrar edilmediğine, çaresizlik ve aşırı panik yaşanmadığına şahit olduk. Kamu kurum ve kuruluşlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin, sağlık kuruluşlarımızın, yerel yönetimlerimizin, arama kurtarma ekiplerimizin, yardım kuruluşlarımızın, güvenlik güçlerimizin ivedilikle bölgeye intikal ettiklerini, edebildiklerini hep birlikte gördük. Her ne kadar aksaklıklar, eksiklikler olsa da gerekli teçhizatlar, yardım malzemeleri süratle afetzedelerle buluşturuldu, bölgedeki yaralar bir an evvel sarılmaya başlandı.

 

Deprem anından itibaren, ilgili bakanlarımız, Van milletvekillerimiz, ilgili kurumlarımız derhal deprem mahalline doğru harekete geçtiler. Ben de aynı saatlerde beraberimdeki bakan arkadaşlarımla, İstanbul'dan Van'a doğru yola çıktım ve burada ilk değerlendirmeleri yaptıktan hemen sonra felaketin en ciddi biçimde yaşandığı Erciş ilçemize gittim. Gerek Erciş ilçemizde gerek Van'da incelemelerde bulundum: Hem yetkilileri, hem vatandaşlarımızı dinledim, yaşanansıkıntıları yakinen tespit ettim.

Aksaklıkların giderilmesi, ihtiyaçların karşılanması, çalışmaların koordineli bir şekilde yürütülmesi için bölgede hazır bulunan yetkililere gerekli talimatları verdim ve bakan arkadaşlarımın riyasetinde orada koordinasyon merkezlerini süratle oluşturduk, olgunlaştırdık."

Depremin meydana geldiği andan itibaren, en doğru bilgileri vatandaşlara aktarmaya, her türlü gelişmeyi, her türlü bilgiyi samimiyetle paylaşmaya özen gösterdiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, 80 vilayeti seferber ederek, en yakından en uzağa kadar tüm imkanların koordineli biçimde ihtiyaç sahiplerineulaşması için tam bir hassasiyet içinde olduklarını söyledi. İlk etapta, Başbakanlık kaynaklarından 13 milyon lirayı bölgede yaraların sarılması, ihtiyaçların giderilmesi için seferber ettiklerini belirten Erdoğan,Başbakanlık hesabına vatandaşların yaptıkları yardımın yaklaşık 22 milyon lira rakamına ulaştığını kaydetti.

Bütün bakanlıkların, Türk Kızılay'ı, Başbakanlık Afet ve Acil DurumYönetimi Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü, Türk HavaYollarının, tek tek ismini yamayamadığı her kurumun, depremle ilgili olaraktedbirlerini aldıklarını, harekete geçtiklerini ve çalışmaların içindebulunduklarını dile getirdi. Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"Çadır ve battaniye dağıtımından günlük gıda teminine, sağlıkhizmetlerinden psikolojik desteğe, ısınmadan eğitime, tarımdan maliyeye kadar heralanda ama her alanda geniş spektrumlu bir yaklaşımla bölge insanının elinden tuttuk, tutacağız. Kusurlarımız elbette oldu. Elbette anında bütün ihtiyaç sahiplerine ulaşmak mümkün olmadı. Ancak, böyle büyük ve geniş çaplı bir afette, bu tür aksaklıkların yaşanması takdir edersiniz ki gayet tabiidir. Nitekim, zaman ilerledikçe bu aksaklıklar da giderilmiş, en ücra köşeye kadar ihtiyaç sahiplerine ulaşılmıştır. Deprem anından itibaren, 4.000'e yakın kamugörevlisi, 500 civarında sivil toplum örgütü gönüllüsü, kamuya ait 600 işmakinesi ve araç, 1.000'e yakın sağlık görevlisi, 7'si hava ambulansı olmak üzere146 ambulans, 78 uçak bölgede faaliyet gösterdi. 30 binden fazla çadır, 130 bin civarında battaniye depremzedelere teslim edildi. 11 seyyar hastane bölgeye sevkedildi, 4 tanesi şu anda faaliyet gösteriyor, ihtiyaç halinde diğer 7 tanesi de faaliyete geçecek. Bütün bu faaliyetler, bütün bu yardım organizasyonları, Van'daki deprem için Hükümetimizin acil olarak gerçekleştirdiği çalışmalarınsadece bir kısmı...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yapılan onca uyarıya, yaşanan onca acı tecrübeye, ödenen onca ağır bedele rağmen, tedbirin elden bırakıldığına, çürük binaların inşa edildiğine, nerede yapılacak nerede yapılmayacak buna dikkat edilmeden binaların inşa edildiğine, çürük binalarda yaşandığına şahit olduk, hala da oluyoruz" dedi. Vatandaşlardan biraz daha sabır isteyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Zira kalıcı konutları 24 saatte kurmak mümkün değil. Onun için burada Elazığ'da olduğu gibi Erzurum'da olduğu gibi, Bursada olduğu gibi 6-8 ay gibi bir zamana ihtiyacımız var. Yine şunu unutmayalım; özellikle belirtmek istiyorum: Biz deprem kuşağı üzerinde, fay hatlarının bulunduğu bir bölgede yer alıyoruz, farklı iklim özelliklerinin olduğu, dört mevsimin yaşandığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Haliyle, bugüne kadar yaşadığımız afetler, sel felaketleri, depremler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kaçınılmaz olarak yaşanabilir. Burada önemli olan, bu afetler karşısında her an tedbirli olmak,hazırlıklı olmak ve anında müdahale edebilmektir. Bizi asıl yıkan, bize asıl zarar veren, depremin kendisinden çok, depremekarşı gerekli hassasiyetin gösterilmemiş olmasıdır, felaketlere karşı gerekli hassasiyetin gösterilmemiş olmasıdır. Van depreminde bunu bir kez daha tecrübe ettik. Yapılan onca uyarıya, yaşanan onca acı tecrübeye, ödenen onca ağır bedele rağmen, tedbirin elden bırakıldığına, çürük binaların inşa edildiğine, nerede yapılacak nerede yapılmayacak buna dikkat edilmeden binaların inşa edildiğine, çürük binalarda yaşandığına şahit olduk, hala da oluyoruz.

 

Yıkılan binalar, enkazlar her şeyi ayan beyan ortaya koyuyor. Beton bina adı altında adeta kumdan kaleler, kumdan binalar, kumdan meskenler inşa ediliyor. Binaların kalitesiz malzemeyle yapılması yetmezmiş gibi, 'daireyi, dükkanı, mağazayı genişleteceğim' düşüncesiyle binalardaki taşıyıcı sütunlar kaldırılıyor, kolonlar kesiliyor. Belediyeler de müteahhitler de denetim elemanları da bu ihmallerin cinayetle, intiharla eş anlamlı olduğunu artık kabul etmek durumundadır." 

Bunun yanında, deprem sonrasında özellikle sosyal paylaşım sitelerinde, bazı televizyon ekranlarında, bazı gazete köşelerinde ortaya konan ayrımcı tutum ve tavır da yaralara tuz bastığını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Allah'a hamd olsun milletimiz, bu ırkçı, ayrımcı, bölücü tavır ve imaların hiçbirine prim vermedi. Van depremiyle yer sarsılırken, bizim kardeşliğimiz, uhuvvetimiz, muhabbetimiz daha bir pekişti, daha bir güçlendi. Bu felaket vesilesiyle bir kez daha samimiyetle kucaklaştık. 780 bin kilometrekarenin nasıl bir ve bütün olduğunu, dosta da düşmana da bir kez daha gösterdik." dedi.

 

Hiçbir tahrike prim vermediklerini, hiçbir provokasyona aldanmadıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, "Kalbimize kara düşürecek hiçbir imaya, kardeşliğimize halel getirecek hiçbir tavra, birliğimizi lekeleyecek hiçbir fitne ve fesada eyvallah demedik" şeklinde konuştu. Böyle günlerin, dayanışmanın sınandığı, kalplerin imtihan edildiği günler olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Allah'a şükürler olsun ki, bu millet, birkez daha imtihanı geçmiştir" dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstiklal şairimiz Mehmet Akif, o meşhur mısralarda şöyle söylüyordu: Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya,millet, milliyet nedir öğretmişiz... İşte Van depremi, bu milletin dünyaya, milletin ve milliyetin ne olduğunu öğrettiği bir nasihat olmuştur. Bu vesileyle, en başından itibaren, sağduyuyla, soğukkanlılıkla, aklıselimle hareket eden, milli birliğimiz ve kardeşliğimiz için yapıcı açıklamalarda bulunan tüm siyasi partilerimizi de tebrik ediyorum. Afet zamanlarında ortaya çıkan bu sıcak dayanışmanın, 365 gün boyunca ülkemizin siyasi atmosferine hakim olmasını temenni ediyor, arzuluyorum. Bu millet nice badireler, nice felaketler, nice zorluklar, nice sıkıntılar atlatmıştır. Her ne kadar afet bölgesindeki çalışmalar neticesinde, hepimizi üzen ölüm haberleri alsak da enkaz altından cesetler çıkarılsa da bir tek bebeğin sesi dahi hepimizi sevince boğmaya yetmiştir. Onlarca vatandaşımız, kardeşimiz, yavrumuz arama kurtarma çalışmalarıneticesinde hayata yeniden 'Merhaba' demiş, adeta yeniden dünyaya gelmiştir. Onların sevinç görüntüleri, onların yaşama coşkuları, bizleri de sevindiriyor, bizleri de coşturuyor. Özellikle Azra bebeğin, o minicik yavrunun, Erciş'te enkaz altından, burnu bile kanamadan sağ salim kurtarılması bir nebze de olsa acımızınhafiflemesine vesile olmuştur. Azra bebek, adeta tüm milletimizin umudu, sembolü haline geldi. Azra bebeğin ardından annesi ve anneannesi de çok şükür ki, enkazın altından sağ salim kurtarıldı. Daha sonra da pek çok insanımız o beton blokların, o un ufak olmuş yıkıntıların, enkazların arasından çıkarıldı. Kurtarılan her can bize nefes vermiş, kurtarılan her can bize hayat vermiştir. Ben, arama kurtarma çalışmalarında görev almış tüm ekiplere, ama tüm ekiplere yürekten teşekkür ediyor, kurtuluşlarıyla yüreklerimizi teskin eden can kardeşlerimize, evlatlarımıza Allah'tan uzun ömürler diliyorum."

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyetin 88'inci kuruluş yıldönümünün idrak edildiği, ileri demokrasi adına çok önemli adımlar atmaya hazırlanılan bir dönemde maalesef kirli eller tarafından yine sevince gölge düşürülmeye çalışıldığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, önce Bitlis Güroymak'tan 5 polisin bombalı bir saldırı sonucunda şehit edildiği haberi geldiğini anımsatarak, şunları kaydetti:  

"Aynı olayda biri çocuk 5 sivil vatandaşımız da hayatını kaybetti, birçok sivil yaralandı. Ardından, TBMM'de ülkemize daha demokratik, daha adil ve daha özgürlükçü bir anayasa hazırlama çalışmalarının başlayacağı bir günde Çukurca'da, haince bir terör saldır ısında 25 askerimizi şehit verdik. Ancak, yılmadan, yorulmadan, terörle mücadelemizi de sürdürdük ve sürdürüyoruz. Güvenlik güçlerimizin bir süredir koordineli bir şekilde yürütmekte olduğu operasyonlar, son olayların ardından daha da yoğunlaşmış bir şekilde devam ediyor."

 

Türk silahlı kuvvetlerinin ve polisin, emniyet güçlerinin el ele, omuz omuza dayanışma içerisinde terörle mücadele ettiklerini belirten Başbakan Erdoğan,"Çukurca ve çevresi başta olmak üzere yurt içinde ve sınır ötesinde sürdürülen hava destekli kara operasyonu an be an hedefine ulaşıyor. Terör örgütü önemli kayıplara uğratılıyor. Hükümet olarak, bir yandan terörle mücadelede kararlı adımları atarken, diğer yandan uluslararası temaslarımızı yoğunlaştırıyoruz." dedi.

Başbakan Erdoğan, terörle mücadele kapsamında, Irak Bölgesel Yönetimi eski Başbakanı ve KDP Başkan Yardımcısı Sayın Neçirvan Barzani ile İran Dışişleri Bakanı Salihi'le yüz yüze görüşüldüğünü Mesut Barzani ile ise telefon görüşmesi yapıldığını ifade etti.

Medya sahipleri, genel yayın yönetmenleri ve temsilcileriyle bir araya geldiklerini hatırlatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Yaklaşık 3 saatlik bir toplantıda, hem kendilerini bilgilendirdik, hem medya terör ilişkisine dair bazı hissiyatımızı kendileriyle paylaştık, hem de kendilerini dinleme imkanı bulduk. Terörün propagandasını engellemek, terör örgütünü oksijensiz bırakmak için her türlü tedbiri alıyoruz. Bunu yaparken hiçbir kesimi ötekileştirmiyoruz, hiçbir kesime önyargıyla yaklaşmıyoruz. Bu ülkenin insanlarının bütün hayal kırıklıkları, bütün gönül kırgınlıkları, bütün vicdan yaraları sevgiyle, kardeşlikle, şefkatleiyileştirilecek. Daha fazla adaletle, daha fazla demokrasiyle, daha fazla özgürlükle bu ülke bir uçtan bir uca bir daha kararmamak üzere aydınlanacak. Zira terörün panzehiri daha fazla demokrasidir. Terörün çaresi insan haklarında, hukukta, adalette, özgürlükte, demokraside sebat etmek, ilerlemek, daha müreffeh bir toplum olabilmektedir."

 

Demokrasi açılımlarından, barış ve kardeşlik projelerinden,asla geri adım atılmayacağını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: Şu anda, TBMM'de milletimizin uzun bir zamandır özlemle beklediği yeni anayasanın hazırlık çalışmalarını başlatmış durumdayız. Bu süreci Türkiye'nin geleceği açısından hayati önemi haiz görüyoruz. Bugünün şartlarına uyumlu, daha demokratik, daha adil, daha özgürlükçü bir anayasa Türkiye'nin aydınlık yarınlarına giden yolda çok önemli bir kilometre taşı olacaktır.Bütün siyasi partilerimizin konuya gereken hassasiyet çerçevesinde yaklaşacağına ve yeni Türkiye'ye yakışan anayasanın hazırlanmasına değerli katkılar sağlayacaklarına inanıyoruz."

Başbakan Erdoğan, Hukukçuların, aydınların, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın ve vatandaşların yeni anayasa konusunda sorumluluk üstlenerek katkı sunmalarını istedi.

 

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Gündem