Kürtçe yayın resmen başladı!

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, AA'nın Kürtçe yayınına ilişkin yaptığı açıklamada, "Anadolu Ajansı'nı bu çok geç kalınmış ama çok hayırlı ve çok olumlu adımı attığı için tebrik ediyorum. Çünkü bu sadece insan hakları açısından, sadece evrens

Kürtçe yayın resmen başladı!

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, AA'nın Kürtçe yayınına ilişkin yaptığı açıklamada, "Anadolu Ajansı'nı bu çok geç kalınmış ama çok hayırlı ve çok olumlu adımı attığı için tebrik ediyorum. Çünkü bu sadece insan hakları açısından, sadece evrensel kültür açısından önemine vurgu yapmakla kalmayıp, aynı zamanda bölgenin tarihini, sosyolojisini, siyasetini, kültürel olaylarını, ticaretini, iktisadını, gelişmesini kalkınmasını hayatın bütün sektörlerini tamamını kapsayan kuşatan bir faaliyettir." dedi.

Haberlerin Kürtçenin iki farklı lehçesinde üretilip servis edilmesini çok önemli bulduğunu söyleyen Eker, "Bu dile de hizmet eder. Hem bölgede yaşayan Kürtçe konuşan insanlara hem de bütün insanlığa önemli bir hizmettir." şeklinde konuştu.

Anadilin önemine dikkat çeken Eker "İnsanlar geliştikçe, başka toplumlarla, eğitim düzeyleriyle karşılaştıkça başka diller de öğrenir. Ama insanın anadili son derece önemlidir. Bu sebeple anadili Kürtçe olan milyonlarca insanın annelerinden öğrendikleri dil ile Anadolu Ajansı'nın haberlerini takip edecek olmaları hayırlı bir adımdır." ifadelerini kullandı.

İnsanın doğuştan kendisinin seçemediği iki vasıftan birinin annesinin sütü, diğerinin ise ana dili olduğunu kaydeden Eker, "İnsan bunları seçemez, tayin edemez. Bu çok önemli iki husustur. Anneden öğrendiğiniz dil, anneden aldığınız süt bana göre çok kutsaldır. Nasıl ki sütünü içtiğimiz anne bizim için aziz, mübarek, kutsal ve ayağı öpülesi kutsal bir varlık ise aynı sebeple bize dilimizi öğreten, yeryüzünde bir varlık olarak diğer varlıklarla iletişimizi sağlayan ilk dil olması sebebiyle anadil de çok önemlidir." diye konuştu.

Anadolu Ajansını bu hayırlı adımı attığı için kutladığını vurgulayan Eker, "Anadolu Ajansı şimdiye kadar Türkçe, Arapça, Rusça, Boşnakça, İngilizce dillerinde yayın yapıyordu ve bunlara ilaveten Kürtçe'nin iki lehçesin de de yayına başlaması önemlidir. Umarım ki bu diller zenginleşir. Anadolu Ajansı evrensel manada geçerli olan diğer dilleri de umarım kapsamına alır. Örneğin, İspanyolca, Çince gibi birçok dili de kapsamına alır. Çünkü bu Anadolu Ajansı'nın değerini arttırır. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları açısından, bölge ve Ortadoğu açısından Kürtçe'nin hususi bir etkisi var. O yüzden bu adım son derece önemlidir." şeklinde konuştu.

Kürtlerin yaşadığı ülkelerdeki farklı alfabe ve lehçelelerin kullanası hakkındaki görüşlerini de açıklayan Eker, Latin harflerinin Kürtçe'nin fonetiğine uygun olmadığını, Arap alfabesinin Kürtçe'nin kullanımına daha uygun olduğunu söyledi. Eker şöyle konuştu: "Benim görevim değil ama dilin alfabesi de çok önemlidir. Mesela güneydeki Kürtler Arap alfabesi kullanıyor, ama Türkiye'deki Kürtler ise Latin alfabesini kullanıyor. Ben Latin alfabesinin Kürtçenin fonetiğine ve ifade gücüne çok fayda sağlamadığını, işi zorlaştırdığını düşünüyorum. Sanki güneyde, Irak'ta yaşayan Kürtlerin, kullandıkları alfabenin Kürtçenin dil kullanımına daha uygun düştüğünü düşünüyorum. Ben iki alfabeyi yani Arap ve Latin alfabesini ve bunların dildeki karşılıklarını biliyorum çünkü ve bunun kolaylaştıracağını düşünüyorum."

Anadolu Ajansı'nın Kürtçe yayına başlamasının sadece Kürt bir siyasetçi ve bakan olarak değil bir vatandaş olarak da kendisini çok sevindirdiğini belirten Eker, görüşlerini şöyle dile getirdi: "Bir dil ne kadar çok sektörde, ne kadar çok sekmende ve alanda kullanılırsa o kadar çok gelişir. Dil birliği de öyle sağlanır. Eskiden Türkiye'de insanlar Türkçe konuşurken televizyon ve radyo yaygınlaşmamışken bir Karadenizli ile Akdenizli, bir doğulu ile batılı konuşurken bariz lehçe farklılıkları ile iletişimde zorlanmalar olurdu. Ama son 20-30 yıl televizyon ve radyoların yaygınlaşması ile yani medya ve ajanslarda dilin kullanılması ile bir dil birliği, lehçe birliği telaffuz birliği sağlandı. Dolayısıyla ile bugün Türkiye'nin her yerinde insanlar Türkçe konuştuğu zaman daha kolay ve birbirine çok yakın bir lehçe ve telaffuz ile konuşuyorlar."

Aynı durumun Kürtçe için de söz konusu olduğunu kaydeden Eker, Kürtçe üzerinde geçmişte uygulunan yasaklara atıfta bulunarak, Kürtçe'de tartışılan dil birliğine ilişkin şunları söyledi: "Aynı şey Kürtçe için de geçerlidir. Kürtçede geçmişte akademi olmadığı, dilin kullanımı yasak olduğu, medreseler gizli kapaklı, sık sık kapanma tehdidi ile çalıştıkları için o medreselerde yetişen insanların Kürtçede kullandıkları kelimeler ile ovadaki örneğin Bismil'deki, Kızıltepedeki ve diğer yerlerdeki insanların kullandıkları kelimeler farklılaştı. Neden? Çünkü bunlar birbirinden kopuktu ve arada bir iletişim yoktu. Kelimeler ortak kullanılmıyordu. Şimdi ise ajans, televizyon, radyo, gazete ile bunlar imkan dahiline giriyor ve adeta bir akademi vazifesi görüyor. Yani oralarda kullanılan dil ile ilgili müşterek şeyler artıyor."

AA'nın Kürtçe yayına başlamasının Kürtçe'nin geliştirilmesine de katkısı sağlayacağını dile getiren Eker, şu ifadeleri kullandı: "Çünkü dil kullanıldıkça, dil birliği sağlandıkça gelişir. Dil farklı coğrafyalarda yaşayan insanlar arasında iletişim aracıdır. O zaman bu iletişim daha kolay olur ve farklı coğrafyalarda yaşayan insanlar aynı kelimeler, aynı kavramlarla anlaşırlar ve aynı zihinsel süreci geliştirirler. Aynı şeyleri anlarlar. İletişim kolaylaşır. Bu dilin bizatihi gelişmesine katkı sağlar."

AK Parti hükümetleri döneminde atılan demokratikleşme adımlarını hatırlatan Bakan Eker, AA'nın Kürtçe yayına başlamasının da bu adımlardan biri olduğuna vurgu yaptı. Eker "Burada ben aynı zamanda bir Kürt olarak, anadili Kürtçe olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak da sayın başbakanımıza şükran borçluyum. Böyle bir insiyatif geliştirdiği ve buna imkan, fırsat ve cevaz verip böyle bir projeyi hayata geçirdiği için. Bu bu son derece önemli bir gelişmedir." dedi.

Çözüm süreci hakkında da konuşan Eker, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'nin geldiği ve içinden geçmekte olduğu süreci titizlikle ve dikkatle izlemek lazım. Atılan adımları hassasiyetle ve dikkatle atmak lazım. Çözüm süreci kararlı olunan bir süreçtir ve sayın başbakanımız bunu en yüksek düzeyde ve defaten, tekrar tekrar söyledi. 'Biz çözüm sürecine bir zarar gelmesine fırsat vermeyiz, burada kararlıyız ve sadece elimizi değil, başımızı, gövdemizi taşın altına koyduk' diye. Bu kadar kararlı bir duruş sergileyerek bu süreci bugüne kadar bu insiyatifle getiren hükümet bundan sonraki süreci de ancak kolaylaştırır ve bunu hızlandırarak atılabilecekleri adımları atar."

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Gündem