Kamu Emekçileri Sendikası Trabzon Dönem Sözcüsü Muhammet İkinci yaptığı açıklama ile Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde Güvenlik güçlerine yapılan hain saldırıyı kınadı.

 

Muhammet İkinci yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

 

"Ülkemizi içine alan karanlık her geçen gün biraz daha koyulaşıyor. Giderek Suriyelileşen ülkemizde toplum olarak her geçen gün biraz daha ölüyor, ortak geleceğimizi kaybediyoruz.

 

Son olarak geçtiğimiz hafta IŞİD tarafından İstanbul Sultanahmet’te, ardından Diyarbakır Çınar’da PKK tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırı sonucu yaşadığımız kayıplar nasıl bir dipsiz kuyunun içine  çekildiğimizi gösteriyor. İnsanlarımızın kaybına neden olan bu saldırıların sorumlularını kınıyor, yaşamını yitirenlerin ailelerine baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

 

Yaşanılanlardan öğrendiğimiz bir şey var ki o da toplum olarak hep birlikte kaybettiğimiz, bu savaşın kazananı olmadığıdır. İçine sürüklendiğimiz bu şiddet ve çatışma sarmalında kaybeden hep  sivil-asker-polisi ile  yoksul halk çocuklarıdır. Ölüm hep emekçi halkımızın kapısını çalmaktadır. Siz hiç zengin çocuklarının çatışmalarda  öldüğünü gördünüz mü?  Bu savaş durmalı, bu gidişata son verilmelidir. Bu yol, çıkmaz bir yoldur.

 

Bir kez daha ifade ediyoruz. Ne şiddete başvurarak, çatışma  yoluyla, silah kullanarak ne de güvenlikçi bir bakış açısıyla operasyonlarla Kürt sorunun demokratik-barışçıl  çözümü mümkün kılınabilir. O nedenle;

 

PKK silahlarını susturmalı, şehir savaşlarını durdurmalıdır.

 

Siyasi iktidar  şehirlerdeki kuşatmayı kaldırmalı, sokağa çıkma yasaklarına ve operasyonlara son verip halkın can ve mal güvenliğini sağlamalıdır.

 

Sorunun demokratik  çözümü için meclis içinde ve dışındaki tüm kesimlerin katılımı ile açık bir süreç işletilmelidir.

 

Emperyalist merkezlerin ülkemizdeki askeri konuşlanmasına son verilmeli, Suriye’ye yönelik savaşçı politikalarından vazgeçilmelidir. Suriye’nin geleceğine Suriyeliler karar vermeli, tüm dış güçler Suriye’den elini çekmelidir.

 

Ülkemizde yaşanan Kürt Sorunu özelinde yayınladıkları bildiri nedeniyle bilim insanlarına yönelik adeta bir cadı avı başlatılmış bulunmaktadır. Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla harekete geçen YÖK’ten Rektörlere, Savcılardan medyaya tüm güçler eliyle bilim insanlarına yönelen bir şiddetle ve linç kampanyasıyla karşı karşıya bulunuyoruz.

 

Voltaire’in  “ Düşüncelerinize katılmıyorum ancak onları dile getirebilmenizi sonuna kadar savunurum” dediği  tarihten 250 yıl sonra,  ülkemiz düşünce ve ifade özgürlüğünün nasıl bir zorbalıkla  engellenmek istendiğine tanıklık ediyor. Demokrasilerde  rahatsız edici de olsa şiddet içermeyen en aykırı fikirlerin dahi dile getirilmesine tahammül göstermek esastır.  Yapılması gereken fikirlerden korkmak değil, demokrasiyi, hukuku, adaleti tesis etmektir.

 

Demokrasinin bir gereği olan düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında AKP iktidarının saldırısı altındaki  tüm bilim insanlarının, akademisyenlerin  yanında olduğumuzu ifade ediyor, bilim insanlarına yönelen  saldırıların biran önce sonlandırılmasını talep ediyoruz.

 

Toplumun farklı kesimlerince dile getirilen her muhalif çıkış,  siyasi iktidar tarafından başkanlık rejimi inşası yolunda topluma hiza verme,  sindirme, zorla rıza sağlama için fırsata dönüştürülmektedir. İktidar tarafından üretilen şiddet, nefret ve sevgisizlik dili tüm toplumu zehirlemektedir. Oysa bugün ihtiyacımız olan daha çok demokrasidir, özgürlüklerdir. Dayanışma, barış, kardeşlik ve sevgi dilidir. Çocuklarımızın, gençlerimizin yaşamasıdır.

 

KESK Trabzon Şubeler Platformu olarak bu amaçla ülkemize ve insanımıza olan sorumluluğumuzu yerine getirmek için kararlılıkla mücadele edeceğimizi ifade ediyoruz. "