Fethullah Gülen'den Libya açıklaması

 İslam'a ve Hz. Muhammed'e (S.A.V.) hakaret içeren filmi şiddetle kınayan Fethullah Gülen çok çarpıcı açıklamalar yaptı. İslam'a ve Hz. Muhammed'e hakaret içeren filmi şiddetle kınayan Fethullah Gülen, tepkilerde ifrata ve tefrite düşmemek gerektiğine dik

Fethullah Gülen'den Libya açıklaması

 

İslam'a ve Hz. Muhammed'e (S.A.V.) hakaret içeren filmi şiddetle kınayan Fethullah Gülen çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
 
İslam'a ve Hz. Muhammed'e hakaret içeren filmi şiddetle kınayan Fethullah Gülen, tepkilerde ifrata ve tefrite düşmemek gerektiğine dikkat çekti. Libya’daki saldırıya değinen Gülen, “İstihbarat servisleri yaptı gibi geliyor bana.
 
Fakat, Müslümanın oyuna gelmemesi lazım. Müslümanın kollarını germesi, ‘bunu yapmayın’ demesi lazım.” dedi.
 
Fethullah Gülen'in konuyla ilgili değerlendirmesi http://www.herkul.org internet sitesindeki 'Herkülnağme' bölümünde yayınlandı.
 
Fethullah Gülen, filmdeki hakarete tepki göstermek için olaydan habersiz insanlara roket atmanın Müslümanca bir tavır olmadığını vurguladı. Libya’daki saldırıyı ‘vahşet’ olarak değerlendiren Gülen, şöyle konuştu: “Bunlar terbiyesizlik yaptılar. Bu meselenin esasında diplomasi zaviyesinden belki reddedilmesi gereken bir yolu vardı, bir yöntemi vardı. 
 
Siz bunu kullanmadan, bu adamın cürmü yok ki sen yıkıyorsun? Yani biri suç işliyor, biri film çeviriyor, birisi o filmi Amerika’da sahnelendiriyor. Sen o işten hiç haberi olmayan elçiliğe roket atıyorsun, adam öldürüyorsun, konsolosları öldürüyorsun, insanlıkla telif edilemez bunlar. Bunları eğer Müslümanlar yapıyorlarsa Müslümanlıktan haberleri yok.
 
Başkaları yapıyorsa bunlara sahip çıkanlar varsa bunlar da Müslümanlık adına cinayet işliyorlar. Kimsenin Müslümanlığın dırahşan çehresini karartmaya hakkı yoktur, zift atmaya hakkı yoktur.”
 
Bir soru üzerine Gülen, “İstihbarat servisleri yaptı gibi geliyor bana. Fakat Müslümanın oyuna gelmemesi lazım.
 
Müslümanın kollarını germesi, ‘bunu yapmayın’ demesi lazım. Kitle psikolojisiyle hemen bizde bu oyuna geliyoruz maalesef. Bir yerde onlar camiye karşı bir şey yaptılar, biz Afrika’da tuttuk bir düzine kiliseyi yaktık. Bu Müslümanca bir tavır değil ki. Geçende kalktı bir tanesi Ceziret’ül Arap’ta ‘hiçbir yerde kilise olmaması lazım’ dedi. Bu ne demektir yani? ‘Siz hiçbir yerde, kendi dünyanıza hakim olduğunuz yerde camiye fırsat vermeyin’ demek, ‘minareleri yıkın’ demektir.
 
Diyalog arandığı bir dönemde, İslamifobia’nın başını alıp canavarlaştığı bir dönemde bu sözler dostça söylenmiş sözler değil, insanca söylenmiş sözler değil.” ifadelerini kullandı.
 
‘EFENDİMİZ’İ İNSANLIĞA ANLATAMAMIŞIZ’
Fethullah Gülen Hocaefendi, “Efendimizin saçına toz kondurmamalı. Ama bu mesele sadece buna münhasır kalmamalı.
 
Acaba biz Efendimizi anlatabildik mi dünyaya? Niye O’nu anlamayan, tanımayan bunca insan var? Bu canlı bombalar böyle? Bu masum insanların üzerlerine gidip onları öldürmeler devam ettiği sürece o hadiselerde İslamiyet’i okuyorlarsa niye İslamiyet’i kabul etsinler ki?
 
Haçlı barbarlığının yaptığından farkı nedir bunların? Moğol barbarlığının yaptıklarından farkı nedir bunların? Demek ki biz Efendimizi anlatamamışız insanlığa. İnsanlığın İftihar Tablosunu bir iftihar tablosu gibi sunamamışız.
 
Alemde O’na karşı hayranlık uyaramamışız. O’nu bizim zihnimizde bizim tavırlarımızda ve davranışlarımızda bir sıradanlığa mahkum etmişiz. Biz gibi göstermişiz. Oysa ki biz –bağışlayın şahsım adına diyeyim- benim gibi kıvır zıvır olabilir. Ben kıvır zıvır olabilirim.
 
Fakat O insanlığın iftihar tablosu, Allah’ın hususi mahiyette yarattığı, hususi bir donanımla gönderdiği, Cibril’i geride bırakan bir insandır. Acaba biz ona ümmetlik vazifesini bihakkın yaptık mı?” diye konuştu.
 
‘Müslümanların Masumiyeti’ isimli filme gösterilen tepkiye değinen Gülen, şu görüşleri dile getirdi: “Dengeyi de bazen tutturamıyoruz. Milimi milimine muradı ilahi takip edilmesi lazım ki dengeyi bulalım. Allah (cc) tembihatı sübhaniyesini yapıyor.
 
Günde 40 defa ihdinassıratel müstakim, 'bizi iftrattan tefritten uzak tut, dengeli olmaya muvaffak kıl' diyoruz. Ne cismaniyetimize yenik düşelim, ne de onu görmezlikten gelelim. Ne aklımıza yenik düşelim ne de onu görmezlikten gelelim. Ne hakperestlik mülahazasına, feveranlarımaza yenik düşelim.
 
Ne de bütün bütün fevaransız olalım. Böyle bir şey yaptılar mı böyle hani nerede inanmış insan varsa eline bir sopa almalı, kendine ters ne kadar insan varsa geçmeli yamaçlarına onları tırpanlamalı geçmeli. Eğri düşünenler, eğri konuşanlar bir daha öyle bir şey konuşmaya teşebbüs etmemeliler.
 
İşte bu meselenin ifratı bu. Hafizanallah yapılan onca saygısızlık karşısında duyarsızlık, kendi değerlerine karşı saygısızca davranmanın ifadesidir. Fakat tavırlar ve davranışlar hususi ile büyük işlerde, böyle ciddi işlerde, biz böyle bir şeye teşebbüs ettiğimiz zaman geriye dönüşü ne olur bunun?
 
Bunları da çok iyi düşünmek lazım. Ondan sonra da ortak akıl deyin 20 insanın aklına müracaat edin bu mevzuda. Şöyle yapılınca şunun olma ihtimali var, şöyle yapılınca şunun olma ihtimali var. O meseleleri değerlendirirken geriye dönüşlerine bağlı olarak değerlendirmek lazım. Yapacağımız her şey size ne kazandırır? Ona bakmak lazım. 
 
Bir şey kazandırmıyorsa bir yönüyle belki kendi davanızı, kendi düşüncenizi, kendi mefkurenizi karalıyorsanız, onun çehre-i dırahşanına zift atıyorsanız, el alemin nazıranda kötü gösteriyorsanız umumun hukukuna tecavüz etmiş sayılırsınız. Bütün Müslümanların hukukuna tecavüz etmiş sayılırsınız. Samimi olmak başka bir meseledir. Yani bir yerde deseler ki senin efendinin kakül-ü gülberleri içinde 5 tane değil de 15 tane beyaz tüy vardı. 
 
Eğer bu O'na hakaret maksadıyla söylenmişse bir taraftan burnumun kemikleri sızlamalı 'ben vefasızım sana karşı' demeliyim. Bir diğer taraftan da bir ürperti yaşamalıyım. Haşa ve kella. 'Sen insanların en şirinisin. Beyazlık bir şirinlik emaresiyse o sende olmalı. Siyahlık bir şirinlik emaresiyse o sende olmalı' demeliyim.
 
O mevzuda iç alemim itibariyle hemen ona kilitlenmeliyim. Fakat o mevzuda ortaya koyacağım tavra gelince ona umumun hukuku, İslamiyet’in hakkı, Allah'ın hakkı, Kur'an'ın hakkı, Seyyid-ül Beşer'in hakkı taalluk ettiğinden dolayı indî karar veremem o hususta. Bazan iyi bir şey yaptık gibi görülürüz de orada, öyle zannederiz, fakat yaptığımız şeylerle kendi dünyamızı yıkmış oluruz.
 
Evet, burada da yine ifrata tefrite düşmemek lazım. Alakasız kalma, bu bir yönüyle tefrittir. Alakasız kalma. Şöyle demişler Efendimiz (SAV) için bir karikatür yapmışlar. Geçen sene o karikatür yapan bu sene de bir filim çevirir.
 
Böyle müteheyyiz fıtratı olan insanları burada heyecana getirmek, provokasyona sevk etmek, İslam dünyasında bir kısım olumsuzluklara sebebiyet vermek. Bu hep oldu böyle.
 
Bazen kendileri yaparlar onları yani. Gider sonra başkalarının kulelerini yıkarlar. Yaparlar. Bütün bunlarda çok soğuk kanlı, çok tedbirli, çok temkinli hareket etmek lazım. Geriye adım atma meselesi onda bir ihtimal dahilindeyse bence ileriye bir adım atmamalı.
 
Burada durduğumuz yerde durmalı. Evvela o mevzuda çok ciddi, kalpten, yürekten bir alaka duymalı"

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler