Türkiye her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da önemli başarılara imza atıyor. Elbette bu noktaya hiç kolay gelmedik. Bildiğiniz gibi 2002 yılında Türkiye'yi büyük borç altında aldık. Biz son derece başarılı bir borç yönetimiyle borç oranını düşürdük. 2002'de kamunun yüz lirasının 62 lirası borçtu, şimdi 22 lirası borç... Sadece borç oranlarını düşürmeklede kalmadık, Türkiye 2012 yılında ortalama 61 ay vadeyle borçlanabilen bir ülke konumuna yükseldi.

 

Şu anda da 2012 itibariyle söylüyorum, ortalama vade süremiz 69 aya kadar uzamış durumda. Biz iktidara geldiğimizde devlet vatandaşına borçluydu. Devlet vatandaşına borçlu olur mu? Devletin çalışanlarına olan 13,5 milyar liralık borcunu sahiplerine ödedik. Biz devlet olarak vatandaşlara olan borçları öderken, vatandaş da refah seviyesinin artmasıyla birlikte devlete olan borçlarını ödemeye başladı.

 

 

Şimdi geliyorum sevindirici habere. Türkiye en büyük borç ödemesini IMF'e yaptı. Biz iktidarı devraldığımızda Türkiye'nin IIMF'e borcu 23.5 milyar dolardı. Perşembe günü yaptığımız yeni bir ödeme ile Türkiye'nin IIMF'e olan borcunu 400 milyon dolara kadar düşürdük.

 

Şimdi ben buradan gençlere sesleniyorum... 'Biz bu ülkenin milliyetçisiyiz' diyen zevata şunu söyleyin; Milliyetçilik bu ülkenin kasasınıı boşaltmak, peşkeş çekmek değil, bu ülkenin kasasını doldurmaktır. Onlar boşalttı, biz doldurduk ve hala dolduruyoruz. 3 ay sonra 14 Mayıs'ta IMF defterini kapatacağız. IMF konusunda da bize devredilen borçları ödemiş, bitirmiş olacağız. Şimdi bundan sonra IMF ile alacak ilişkisi kurabiliriz. Bizden bir borç talebi var artık, görüşmeler olumlu sonuçlanırsa Türkiye artık IMF'ten alacaklı bir ülke durumuna yükselecek.

 

 

Bütün bu borçları öderken, aynı zamanda Türkiye'ye çok büyük yatırımlar yaptık, kasamızı rekor seviyede doldurduk. Sayın Bahçeli ve karşısındaki BDP birbirinizden beslenmeyin, bizim milliyetçilik anlayışımız sizin gibi etnik milliyetçilik anlayışı değildir. Bizim milliyetçiliğimiz millete hizmetkar olmaktır.

 

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdarooğlu'nun ve Türkiye'nin ana muhalefet partisinin keşke bölgesel bir vizyonu olsa, keşke yurtdışına gidip ortaya bölgesel bir vizyon koyabilseydi. Ama böyle bir anamuhalafet, böyle bir genel başkan yok. CHP Başkanı'nın yurtdışında tek yaptığı şey kendi üülkesini şikayet edip ağlamak. Türkiye'nin hasımlarına sözcülük yapıyorlar.

 

Yurtdışında Türkiye'ye karşı konuşup, kötülüyorlar. Gazeteci kılığındaki polis katillerinden dolayı Türkiye'yi şikayet ediyorlar. İngiltere'de bir operasyon kapmasında 50 gazeteci tutuklandı. Siz İngiltere'den birilerinin dünyayı gezip 'İngiltere'de gazeteciler tutuklu' dediğini duydunuz mu? Ben duymadım.

 

 

Türkiye'yi gazetecilere tutuklayan ülke olarak karalayanların İngiltere'den bahsettiğini hiç duydunuz mu? CHP'nin yaptığı açık açık polis katillerinin sırtını sıvazlamaktır.

 

Irkçılık, kafatasçılığı yapan bu partinin yaptıkları nedir? Bu hal nedir? Bu CHP'nin hali nedir? Hale bak ya! Hayvanların önüne makarna atıp 'köylü saman bulamıyor' diyen yalancılar bu partinin içinde... Bu nasıl bir partidir? Allah CHP seçmenine sabır versin, metanet versin, ne diyim ben artık.

 

 

Haftasonu Mardin'de kardeşlerimizle hasret giderdik. Toplu açılışlar yaptık. İlçelerde açılışlar yaptık.

 

Mardin'den Midyat'a giderken onbinlerce insanın bütünleştiğini görünce başka bir heyecanı yaşadım. Orada şunu söyledim: Bizim 3 kırmızı çizgimiz vardır. Biz etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçiliğe karşıyız. Biz Kürt, Laz, Arap ve Türk milliyetçiliğini de ayağımız altına alıyoruz. Çünkü değerler silsilesi içinde ırki milliyetçilik yoktur, bu şeytandandır.

 

Bahçeli Midyat konuşmamı beğenmemiş, zaten sen beğenme diye bu konuşmayı yaptım. Kızıltepe'ye gittik. yollarda halkımızla selamlaşarak Kızıltepe meydanına geldik. 20 bini aşkın Kızıltepeli bizi karşıladı. Bunlar indirilmiş kıtalar değil onlar o ilçenin insanları. 

 

 

Bahçeli bizi İmralı'yla işbirliği olan bir parti içinde göstermenin gayreti içine giriyor. Onu Kenya'dan getirip sizin iktidara bunu kimin teslim ettiği bellli ve sizin verdiğiniz karar da belli. Ben şunu her yerde teyiden söylüyorum; biz müzakereyi parlemanto çatısı altında olanlarla yaparız, mücadeleyi de parlemonta dışında olanlarla yaparız. Biz her türlü güvenliği sınırda veririz, gitmek isteyenler gider. Eskisi gibi sorunlar yaşanmaz.

 

Bizim inanın ki; tek derdimiz milletin huzuru ve refahı. Bu ülkenin 780 bin kilometre karesine aynı hizmeti getirmek durumundayız. Güneydoğuya ve doğuya 36 katrilyon yatırım yaptık. Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey görülmemiştir. Batı hangi hizmetleri aldıysa doğu da güneydoğu da aynı hizmetleri alıyor.

 

 

Terör konusunda Kayseri'de bize verilen mesaj neyse Mardin'de de bize verilen mesaj aynısdır. İkisi de akan kanın durdurulmasını istemektedir. Ben bir ifade kullanmıştım; anneliğin siyaseti de ideolojisi de yoktur.

 

Kayseri'ye gidiyorsun oradaki anne Türkçe olarak 'kanı durdurun' diyor. Mardin'e gidiyorsun oradaki anne bize Kürtçe olarak 'kanı durdurun' diyor. Çocuklar da samimiyetin diliyle bize bu akan kandan şikayet ediyorlar. CHP'liler bu seslere yürek vermek yerine işin yine magazin tarafına kaydılar.

 

 

BDP milletvekilleri Sinop'a gidiyor. CHP ve MHP'lilerden oluşan gruplar orada bir provokasyonun içinde yer alıyorlar. Beğenirsin, beğenmezsin, bu gelenler bu ülkenin seçilmiş milletvekilleri. Yapacakları toplantı yasalar içinde olduğu sürece saygı duymak zorundasın. Bunların genlerinde bu tür toplantılara saygı yoktur, saygısızlık vardır.

 

Bu tür toplantılara saygı duyulmak zorunda. MHP, orada bunu engellmeke suretiyle ülkemize huzur getirmiyorsun, huzuru engelliyorsun. Ondan sonra Ankara'dan konuşursun, Sivas'ın ötesine geç görelim seni. MHP, ırkçılık yaptınız, bu ülkenin tamamını kucaklamadınız, şeytani anlayışa sarıldınız.

 

Bu ülkede hep sıkıntı oldu. İşte AK Parti'nin farkı budur. MHP BDP sadece ırkçılığın diliyle konuşur, CHP'nin ne konuştuğu bile belli değil ama AK Parti milletin diliyle, gönül diliyle konuşur.