Kardoğa Federasyonundan açıklama

 KarDoğa Federasyonundan çevre ile ilgili basın açıklması. Kardoğa Federasyonu 31 Ekim Uluslar Arası Karadeniz Günü nedeniyle yazılı bir basın açıklması yaptı.Basın açıklaması aynen şöyle:Karadeniz'in Karadenizlilerden korunduğu yıllardayız. Sularını koru

Kardoğa Federasyonundan açıklama

 

KarDoğa Federasyonundan çevre ile ilgili basın açıklması. Kardoğa Federasyonu 31 Ekim Uluslar Arası Karadeniz Günü nedeniyle yazılı bir basın açıklması yaptı.

Basın açıklaması aynen şöyle:

Karadeniz'in Karadenizlilerden korunduğu yıllardayız. Sularını korumak isteyen insanlardan suların kaçırıldığı, çevre politikalarının doğa temelli değil sözde gelişme-kalkınma adına rant temelli olduğu günümüzde çevre mücadelesinin değerlerini talan eden siyasetçiler ve onların yeşile boyalı temsilcileri 31 Ekim “Uluslararası Karadeniz Günü”nü kutluyorlar.

31 Ekim’i Uluslararası Karadeniz Günü ilan ettiren biz doğa ve çevre koruma kuruluşları kutlamıyoruz.Kutlayamıyoruz. Çünkü can çekişen Karadeniz,  hayata dönmek için yazılmış reçetesinin yaptırılmasını beklerken kutlama yapılamaz!...

Karadeniz, çok değil yarım asır öncesine kadar dünyanın ekolojik yönden en zengin, biyolojik yönden en bereketli denizlerinden biriydi. Dünyanın oluşum ve gelişim zamanlamasına göre mikroskobik bir zaman sayılan 50 yıl gibi kısa bir sürede (tabiri caizse göz açıp kapayıncaya kadar) bu zengin deniz, bugün ekolojik ölümün uluslar arası galerisi olmuştur.

Havzasındaki 17 ülkenin sanayi ve evsel atıkları bir iç deniz olan Karadeniz’e taşınması sonucu günden güne kirlenen Karadeniz artık canlı yaşamını destekleyemez hale getirmiştir.

İşlenmemiş atıkların kirlettiği sularda oluşan alg yosunlarının sudaki oksijen miktarını azaltması, aşırı balıkçılık, çeyrek yüzyıl önce ticari gemiler tarafından taşınan yabancı ve zararlı bir denizanası türü olan taraklı medüz’ün Karadeniz’deki besin zincirinde üst türünün olmaması nedeniyle aşırı çoğalması başta mersin balığı olmak üzere somon, kefal, çaça balığı, istavrit ve kaya balığının tehlikeli boyutlarda azalmalarına neden olmaktadır.  Uskumru ve kılıçbalığı ise tamamen yok olmuş durumda.

21 Nisan 1992 tarihinde Karadeniz’e kıyı ülkeler, Karadeniz’deki kirliliği ilk kez ciddi bir biçimde ele alarak “Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi”ni (Bükreş Sözleşmesi) imzalanmıştır. Bunun akabinde sorunun çözümüne yönelik yapılan uluslararası çalışmalarda yüzlerce bilim insanı, uzman ve teknik personel görev almış, yıllar süren araştırmalar sonucunda Karadeniz’in iyileştirilebilmesi için kıyı ülkelere uluslararası stratejik eylem planı önermişlerdir.

Karadeniz'e kıyısı bulunan 6 ülke hükümeti 31 Ekim 1996'da Stratejik Eylem Planını kararını imzalayarak, her ülke en geç 31 Ekim 1997 tarihine kadar ulusal eylem planlarını oluşturmayı taahhüt etmişlerdir. Bu gelişmenin ardından STK’ların talebi üzerine 31 Ekim, Uluslararası Karadeniz Günü ilan edilmişti.

Karadeniz Çevre Programı (BSEP) ve Karadeniz Ekosistemini Geri Kazanım Programı’na (BDERP) başından beri destek veren STK’ların da katılımıyla 1996-1997 yılında Türkiye’nin Stratejik Eylem Planı taslak olarak hazırlandı. Benzer çalışmalar diğer kıyı ülkelerinde de yapılmışsa da ne yazık ki hiçbir ülke tamamlayamadı. Karadeniz’e en uzun kıyısı olması nedeniyle bu konuda öncülük yapması beklenen Türkiye ve Karadeniz’e kıyı ülkeler arasında ekonomik açıdan en güçlü ülke olan Rusya STK’ların tüm girişimlerine rağmen taslak eylem planlarını rafa kaldırdı.

O zamandan bu yana Karadeniz’e Tuna nehri üzerinden yük olan kirliliğin minimizasyonu çalışmaları haricinde hiçbir olumlu adım atılmamıştır. O nedenledir ki, 2 binli yılların başlangıcından bu yana 31 Ekim Uluslararası Karadeniz Günü bir takvim etkinliği olarak kutlanmaktadır.

Aradan geçen onca zamana rağmen alınan kararlar tedbire dönüştürülmemesi nedeniyle gönüllü doğa ve çevre koruma kuruluşları olarak bizler Karadeniz Günü'nde kutlayacak bir şey göremiyoruz.

Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu olarak, Karadeniz’e en uzun kıyısı olan ülkemizin imzasının arkasında durmasını ve raflarda tozlanan Ulusal Stratejik Eylem Planı’mızın yine STK’ların katılımıyla güncellenerek biran önce hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Ki, Rusya Federasyonu’ndan da aynı talepte bulunabilelim.

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler