Bingöl saldırısında Trabzonlu asker yaralı

Bingöl'de PKK yine sivil ve silahsız askerleri hedef aldı. 7 asker şehit oldu, 63 asker yaralandı. Yaralanan askerlerimizden birisi Trabzonlu olan Latifoğlu.PKK'nın bu kalleşliği ilk değil. Daha öncede sivil ve silahsız askerleri hedef almıştı.Bitlis’ten

Bingöl saldırısında Trabzonlu asker yaralı

Bingöl'de PKK yine sivil ve silahsız askerleri hedef aldı. 7 asker şehit oldu, 63 asker yaralandı. Yaralanan askerlerimizden birisi Trabzonlu olan Latifoğlu.

PKK'nın bu kalleşliği ilk değil. Daha öncede sivil ve silahsız askerleri hedef almıştı.

Bitlis’ten Bingöl’e izinden dönen ve acemi birliğinden usta birliğine giden askerleri taşıyan sivil otobüs konvoyuna yapılan uzaktan kumandalı saldırıda 7 asker şehit 50’e yakın asker ise yaralandı.

Yaralanan askerler arasında bulunan kısa dönem Trabzonlu öğretmen Kenan Latifoğlu’nun durumunun iyi olduğunu ve Bingöl devlet hastanesinde tedavisinin tamamlandığı öğrenildi.

 

Yaralan askerin Trabzonlu avukat Osman Cora’nın dayısının oğlu olduğu belirtildi. Yaralı asker ile ilgili bilgi aldığımız Osman Cora, “Yaralımızın durumu iyi. 6 sivil otobüs ile asker sevkiyatı yapıldığı sırada böyle bir saldırı gerçekleşti. Çok üzgünüz yaralımızın durumu iyi fakat hayatın kaybederek şehit olan 7 askerin ateşi içimize kor gibi düşmüştür” dedi.

1993 YILINDA BİNGÖL OLAYINDA YİNE TRABZONLU VARDI

İŞTE O OLAY...

Yer yine Bingöl...

Bugünkü kanlı saldırıda olduğu gibi hedef yine sivil ve silahsız askerlerdi.
Kanlı saldırıyı gerçekleştiren PKK'lıların başında ise şu anda cezaevinde olan Şemdin Sakık vardı.

Osman Partal olayı şöyle anlatıyordu: Trabzonluyum. İki midibüsteki toplam 50 askerden biriydim. Van-Özalp’taki birliğime gidiyordum. Yol boyunca gereksiz molalar veren şoför bir ara lastik patladığını söyleyip durdu. Lastiğin patlamadığını, krikoya dokunmadığını gördüm. Aksın altına girdiğinde birileriyle konuşma yaptığını duydum.

Galiba telsizle konuşuyordu. Yolumuzu kestiklerinde şoförün kapısını bizzat Sakık açtı. Toprak rengi üniforması vardı üzerinde, aynı renk kasketi ters takmıştı. Omuzundaki tüfeğin namlusu yere bakıyordu.

Şoföre, diğer otobüsün nerede olduğunu sordu. ‘Arkada, geliyor’ cevabını aldı. İki dakika sonra diğer otobüs düştü pusuya. Yani bizi bekliyorlardı.

DOĞULU-BATILI DİYE AYIRDILAR
Geceyarısına kadar teröristlerle yürüdük. Mola verildiğinde niçin kaçırdıklarını, amaçlarını sorduk. ‘TC ateşkes ilan edince, iki gün içinde sizi serbest bırakacağız’ dediler. Saat 01.00 sularıydı. Sakık’ın talimatıyla tek sıra olduk.

Şemdin Sakık nereli olduğumuzu sorup, Doğulu-Batılı diye bizi iki gruba ayırdı. Sakık, doğulu olmayan benim de içinde olduğum 34 kişinin eğitim kampına götürülmesini söyledi. Dağda koşar adım yürümeye başladık. Bize eşlik eden teröristler sürekli değişiyordu.

Toplam 300 kişiydiler. Bir köye gittik. Kapısını çaldıkları evlerden başka teröristler çıkıp gruba katıldı. Kimi terörist evlere gidip istirahat etti. Bir ahıra soktular bizi öldürmek için. Sonra vazgeçtiler. Tekrar yürümeye başladık. Sabahı göremeyeceğimi düşünüyordum. Yıldızlara son kez bakıp annemi, babamı, köyümü düşündüm.

Bir ırmaktan geçerken su içtik. Dağ yoluna çıktık. Davranışları sertleşti. Durdurdular. Saat 03.00 sıralarıydı. Yolun kenarına dizilmemizi istediler. Kolkola girip sıklaşmamızı istediler. Yanımdaki arkadaşıma ‘Devrem bizi vuracaklar’ dedim.

DEVREMİ ÖLÜ GÖRÜNCE BAYILDIM
Kalaşnikof, Bixi ve Kanvasların emniyetlerini açtılar. Sonumuzun geldiğini anladım, kelimeyi şahadet getirip kendimi yere attım. Taramaya başladılar. Dizime bir mermi isabet etti. Vurulanlar üzerime düşüyordu. Kafamı koruyordum. Hepimizin öldüğünden emin olmak için yüzlerce mermi yağdırdılar.

ANNE ANNE DİYEREK CAN ÇEKİŞTİLER

Gittiklerini, seslerin uzaklaşmasından anladım. Altı yedi arkadaşım sağdı henüz. Diğerleri paramparçaydı. Can çekişenler, hırıldayanlar, ağlayanlar, inleyenler... Su istiyorlardı. ‘Anne, anne’ diye bağırıyorlardı. Öldüğümü zannediyordum.

Kendimi çimdikledim, ölmemişim. Devremi beyni parçalanmış görünce bayılmışım. Bizi yan yana dizip 1570 mermi sıktılar Ayılınca şehit arkadaşlarımı sırt üstü çevirdim. Dokunduğum her uzuv elimde kalıyordu. Beyin, ayak...

Olay yerinde 1570 mermi kovanı bulundu. Yani silahsız erlerin herbiri için 50 mermi kullanmışlardı...

O GÜNÜN TANIĞI ERKAN UMAY ANLATIYOR
10 kişilik yakın korumaları arasındaki, ‘hemşire’ diye hitap ettikleri kadın bizimle alay etti. Sakık, ‘Sorunumuz rütbelilerle, size bir şey yapmayacağız’ dedi. Her birimize nereli olduğumuzu sordu. Aramızda Denizli ve Konya’dan olanlar çoğunluktaydı.

Hemşerilerden oluşan timler daha başarılı olur, tehlikelidir diye bir kenara ayırdılar. Şehit olan 33 arkadaşımızın çoğunun bu iki ilden olmasının nedeni bu. Bu arada bir er ‘Ben Kürt’üm’ deyince pkk’lı ‘Kürt-Türk fark etmez. Asker askerdir.

SİLAHLAR 10 DAKİKA HİÇ SUSMADI
Derken yer gök Kalaşnikof cayırtısına boğuldu. Kalaşnikoflar 10 dakika boyunca hiç susmadı. Mehmet’in bana son bakışını unutamıyorum. Sırada yer değiştirmesem, onun önünde dursam beni götüreceklerdi, Mehmet ölmeyecekti. Adana’da ticaret lisesinde sevdiği bir kız vardı. Terhis olur olmaz evleneceklerdi. Askerin üniformasını çıkartıp kendisi giydi"

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bölgesel